Muayenehaneme Ve Muayenehane Açma Hakkıma Dokunma!


  • Haziran 06, 2011
  • 3043

  05.06.2011

"Muayenehaneme Ve Muayenehane Açma Hakkıma Dokunma!"



HALKIMIZA,

3 Ağustos 2010 tarihinden itibaren Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmelik gereği, siz değerli halkımıza yıllardır sağlık hizmeti sunan muayenehane hekimleri olarak, yeni muayenehanelerin açılamayacağını ve var olan muayenehanelerimizin ise 4 Ağustos 2011 tarihinde kapanmak zorunda kalacağını bildirmek istiyoruz.

Hekimlik mesleği, hastanelerde ve diğer sağlık birimlerinde daima hasta-hekim ilişkisi üzerinden yürütülmüştür. Muayenehaneler de bu ilişkinin doğrudan uygulandığı temel sağlık birimlerinden biridir.

Ancak son yıllarda, SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI adı altında başlatılan uygulamalar, Türkiye’de sağlığın ticarileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin uluslararası sermaye piyasasının denetimine geçmesi, parası olmayanın sağlık hizmeti alamayacağı gibi, hekimlerin de zorunlu olarak sağlık patronlarına bağlı çalışmasını amaçlamaktadır. Program bu çerçevede muayenehaneleri kapatıp, hasta-hekim ilişkisini bozarak daha fazla kar amacına yönelik kendi istediği kuralları uygulamaya geçirmek istemektedir.

Muayenehanelerin kapatılması yalnızca mesleklerini muayenehane hekimliği yaparak sürdüren hekimlerin değil tüm hekimlerin sorunu olup, çıkarılan yönetmelik ve düzenlemeler hekimlerin mesleklerini özgürce ve büyük sağlık tekellerine hükmeden yerli ve uluslararası sağlık sermayesinden bağımsız olarak yapabilme hakkını, olanaklarını ve ortamını tamamen yok etmektedir.

Muayenehanelerin kapatılması, halkın da hekim seçme özgürlüğünü ve istediği tarz sağlık hizmetini alma hakkını yok etmektedir. Halkın muayenehane hekimi ile kurduğu ve yıllardır sürdürdüğü güven ilişkisi bir anda ortadan kaldırılacaktır.
İlgili Yönetmelik Türkiye koşullarını görmezden gelerek hazırlanmış, ruhsatlı ve çalışır durumda bulunan muayenehanelerden deprem yönetmeliği, yangın yönetmeliği, imar ruhsat yönetmeliğine uygunluk belgelerini istemektedir. Bu belgelerin yanı sıra kapı, merdiven, asansör gibi fiziki koşullarla ilgili kendi uygun gördüğü ölçüleri dayatmakta, koşulları olmayacak yönde değiştirmekte, böylece serbest çalışmak isteyen hekimi imkansıza mahkum etmektedir.

Ülkemizdeki yapılaşmanın %80’inin ruhsatsız ve yeni yönetmeliklere uygun olmadığı bilinmektedir. Bu bilgi ışığında ve bir yıllık bir süre içerisinde ruhsatlı muayenehanelerin istenen koşullara uyum sağlaması akıl dışı ve olanaksızdır.
Öngörülen koşulların mevcut muayenehaneler için yerine getirilmesinin imkansızlığı bir yana, ülkemizin içinde bulunduğu imar sorunları nedeniyle ilgili yönetmeliğin yayım tarihinden itibaren yeni muayenehane açmak da mümkün değildir.
Hayatın her alanında ve her koşulunda, yapılan ve yapılması gereken hekimlik mesleğini, varolan binaların fiziki koşulları çerçevesinde mahkum etmek bilimsel ve demokratik düşünceyle bağdaşmaz.

Sağlık Bakanlığı, muayenehaneleri, tıbbi müdahale yapılan (hastaneler, aciller vb. gibi) yerler kapsamında düşünmüş, hastanın kendi tercihiyle ve isteğine bağlı olarak hizmet almaya geldiği muayenehaneyle gerçekten bu tarz koşullara sahip olması gereken birimleri bir tutmuştur. “Sedye ve tekerlekli sandalye ile gelen hasta”nın tedavisi için gereken koşulları muayenehaneler için de istemektedir. Muayenehane ve tedavi merkezlerinde yapılmakta olan tıbbi işlemlerin farkını bilmiyormuş gibi davranılmasını, yine art niyetin, ayrımcılığın göstergesi olarak algılamak gerekmektedir.

Ayrıca ilgili yönetmelikle getirilen kısıtlamaların doğrudan serbest muayenehane hekimlerine yönelik olması, diğer meslek gruplarını kapsamaması, hekimlere yönelik bir negatif ayrımcılığı ortaya koymaktadır. Bu yönetmelik gereği bir binanın 1. katındaki hekim muayenehanesi kapatılırken, üst katlardaki diğer meslek grupları çalışmalarını sürdürebileceklerdir. Oysa yönetmeliğin hazırlanış amacında belirtilen tehlike ve riskler diğer meslek grupları, buralarda çalışanlar ve buralardan hizmet alan kesim için de geçerliliğini sürdürüyor olacaktır.

Sağlık Bakanlığı kendine bağlı sağlık kurumlarına (aile sağlığı merkezleri, hastaneler vb.)ne yazık ki muayenehane hekimleri için öngördüğü hiçbir kuralı uygulamamaktadır.

Bunun yanı sıra, Dünya Sağlık Örgütü hasta muayenesi için en az 12- 20 dakika süre ayrılmasını öngörürken, kamuda ve özel sağlık sektöründe uygulanan performansa bağlı çalışma, hasta muayene süresini 5 - 9 dakikaya kadar düşmüştür. Sosyal Güvenlik Kurumu ve doğal olarak Sağlık Bakanlığı, özel sağlık sektöründe, 8 saatlik mesai süresince, uzmanlık farkı gözetilmeksizin bir hekimin günde 50 hasta bakabileceğini (60dk x 8 saat = 480 dk; 480dk / 50 hasta = hasta başına düşen süre 9,6 dakika) öngörmektedir. Kamusal sağlık sisteminde yine performansa bağlı olarak hasta muayene sayısında sınırlama dahi yoktur. Ayrıca bu süre içerinde hekim bilgi girme, rapor yazma, reçete yazma işlemlerini de yapmak zorunda bırakılmaktadır.

Uygulanan politika ile gelinen noktada, daha birinci basamak koruyucu hekimlik aşamasından itibaren sağlık hizmeti sözleşmeli işletmeler olarak Aile Sağlığı Merkezlerine devir edilmiş durumdadır. Diğer yanda kamu hastaneleri giderek işletmeleşmekte, şehir merkezindeki değerli satışa çıkarılmakta ya da özel vakıf hastanelerine dönüştürülmekte, diğerlerinde döner sermaye işletmeleri ile kaderlerine terk edilmektedir.

Özel hastanelerden sağlık hizmeti almak, her geçen gün gerek yurttaşlar gerekse ülke kaynaklarının talanı açısından oldukça “pahalı” bir duruma gelmektedir. Hekimlerin bin bir emekle elde ettikleri diplomalarını rehin alan, bu diplomaları ve meslekleri üzerinde kendi inisiyatiflerini ortadan kaldıran uygulamaların amacı ne yazık ki yerli ve uluslararası sağlık sermaye tekellerine ucuz hekim işgücü yaratmak ve müşteri olarak gördükleri hastaların özel hastaneler dışında gidebilecekleri kanalları tıkamaktır.

Kar amacı güden ve performansa dayalı hizmeti sunan özel hastanelerde sürekli fark ücreti ve katkı payı ödemek zorunda bırakılan hastalar, gönüllü olarak muayenehane hekimlerini tercih edebilmektedir.  Eğer muayenehaneler kapanacak olursa hastaların hakkı olan bu tercihi de ortadan kalkacak; hasta özel sağlık sektörüne, sağlık sermayesine teslim olmakla karşı karşıya kalacaktır.

Uygulanan SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI ve buna bağlı olarak getirilen koşullardan dolayı artık muayenehane hekimleri, mesleklerini özel sektör dışında bağımsız olarak yapma ve sürdürme olanağı bulamayacaktır.

Hastanın her zaman “daha iyi bir sağlık hizmeti” alma beklentisi en doğal hakkıdır. Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası bu hakkın her zaman yanında olmuş, yıllarca bunu savunmuştur. Ayrıca hastaların daha insani ve daha iyi koşullarda sağlık hizmeti alması, hekimlerin de aynı koşullarda daha iyi bir sağlık hizmeti sunması ortak bir istek olup, meslek kuruluşumuz çalışmalarını bu ilkeler doğrultusunda yürütmüştür.

Sağlık hizmetinin sunumuyla ilgili yapılması gereken düzeltmeler ve düzenlemeler konusunda Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları, uzmanlık dernekleri ve diğer meslek odaları yetkilendirilmeli ve sürecin takipçisi olabilmelidir.
İlgili yönetmelik gereği ve yaşanan süreç açısından siyasi iktidarın uygulamaları yasalara uygun görünse bile demokratik, bilimsel,  akılcı ve meşru değildir.

Muayenehane hekimleri olarak meşru ve haklı olan mücadelemiz açısından;
• Mesleğimizi bağımsız olarak sürdürebilmek için muayenehanelerin kapatılmamasını ve açılmasını zorlaştırıcı, engelleyici hükümlerin getirilmemesini,
• Açılmış ve ruhsatlandırılmış muayenehaneler için ek koşulların getirilmemesini, yasal haklarının sürdürülmesinin sağlanmasını,
• Avrupa başta olmak üzere tüm gelişmiş ve modern ülkelerde olduğu gibi muayenehanelerin açılması ve denetlenmesinin Tabip odalarının ve uzmanlık derneklerinin görüşü doğrultusunda, meslek kuruluşlarının da içinde yer alacağı kurullarla yapılmasını ve hızla bu yönde bir yönetmelik düzenlemesi yapılmasını,
• 4 Ağustosta tüm muayenehanelerin kapanmasına yol açacak olan ilgili Yönetmeliğin acilen iptalini talep etmekteyiz.

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

İSTANBUL TABİP ODASI


Bu HABERİ Paylaş!