Muayenehane, Tıp Merkezi, Laboratuvar Ve Müesseseler Tekelci Sağlık Sermayesine Kurban Ediliyor


  • Temmuz 26, 2011
  • 2482

26.07.2011

Hekimlerin serbest meslek icra etme hakkı yok edilirken hekim emeği ile kurulan kuruluşlar ortadan kaldırılmak isteniyor.

Danıştay’ca maddeleri defalarca iptal edilen Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikle gerçekleştirilmesi olanaksız fiziki standartlar ve çalışma koşulları sonucu hekimler “Tekelci Sağlık Sermayesinin” çalışanı durumuna getirilmekte ve alan tamamen sağlık sermayesinin denetimine sunulmaktadır.

31 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan fiziki koşulları yerine getiremeyen Tıp merkezleri ve dal merkezleri ruhsatları iptal edilerek kapatılacaktır.

6 Ocak 2011 tarihinden itibaren yeniden ruhsatlandırmaya tabi tutulan, “planlama ve istihdam” ile de hekimlerin çalışma alanları olan yeni açılacak biyokimya, mikrobiyoloji ve patoloji laboratuvarları, görüntüleme merkezleri vb. sağlık birimlerine yılda bir kez kura sonucu açılma izni verilecektir.

3 Ağustos 2010 tarihli yönetmelik gereği ise yeni muayenehane açılması imkansızlaştırılarak  mevcut 8500-9000 muayenehane 4 Ağustos 2011 tarihinden itibaren kapatılacaktır.

Tüm bu düzenlemeler hekim birikimi ve emeği ile açılmış ve açılacak olan özel sağlık kuruluşlarının, bundan sonra merkezi olarak Sağlık Bakanlığı bürokratları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcilerinin oluşturduğu Planlama ve İstihdam Komisyonu’nun insafına bırakıldığını göstermektedir.

Bu düzenlemelerde hekimleri temsil eden kurumlara yer verilmemiş; Türk Tabipleri Birliği, Tabip Odaları ve Uzmanlık Dernekleri devre dışı bırakılmıştır.

Özel hastanelerden sağlık hizmeti almak, her geçen gün gerek yurttaşlar gerekse ülke kaynaklarının kullanımı açısından oldukça “pahalı” bir duruma gelmektedir. Hekimlerin bin bir emekle elde ettikleri diplomalarını rehin alan, bağımsız çalışmalarına ipotek koyan uygulamaların amacı ne yazık ki yerli ve uluslararası sağlık sermaye tekellerine ve özelleşme yolundaki kamu işletmelerine güvencesiz ve ucuz hekim işgücü yaratmak ve müşteri olarak gördükleri hastaların ise özel hastaneler dışında gidebilecekleri kanalları tıkamaktır.

Açık olan şudur ki; muayenehane ve hekim kuruluşlarına yönelik bu yaklaşım “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın bir parçası ve gereğidir.

Muayenehanelerin ve diğer sağlık çalışma alanlarımızın kapatılması, yalnızca mesleklerini muayenehane hekimliği yaparak sürdüren hekimlerin değil, ülkemizde sermaye ve işletmeci yönetici baskısı görmeden özgürce “iyi hekimlik” yapmak isteyen tüm hekimlerin sorunudur. Çıkarılan yönetmelik ve düzenlemeler ile hekimlerin mesleklerini icra etme yerlerini seçme özgürlükleri, özerklikleri ellerinden alınarak; hekimler bir kez daha  piyasalaşan sağlık sektörünün kölesi haline getirilmek istenmektedir.
 
Bilimsellikten uzak, hekimlere ve hekimlik mesleğine karşı negatif ayrımcılık yapan, meslek kuruluşları olarak oluşmasında hiçbir şekilde yer almadığımız bu kararlara ve yönetmeliklere karşı hukuksal ve demokratik mücadeleyi bugüne dek sürdürdük, sürdürmekteyiz. Ancak gelinen noktada ilk etapta tüm yurtta yasal, ruhsatlı ve izinli tüm muayenehaneler, yönetmelik gereği Sağlık Bakanlığı’nın zorladığı fiziki koşulları ve talepleri yerine getiremediğinden dolayı 4 Ağustos 2011 tarihinde kapatılma durumu ile karşı karşıyadır.

Sağlık Bakanlığı, içinde sınırlı işlemler yapılabilen muayenehaneleri, tıbbi müdahale yapılan hastaneler, aciller vb. yerlerle bir tutarak, bunun yanı sıra kendi kurumlarında gözetmediği fiziki koşulları isteyerek açık bir şekilde ayrımcılık yapmaktadır. Üstelik aynı binada yalnızca muayenehane hekimliği yapan hekimin muayenehanesi kapatılırken, diğer meslek gruplarının çalışmalarını sürdürmeleri negatif ayrımcılığın açık göstergesidir. Oysa yönetmeliğin hazırlanış amacında belirtilen tehlike ve riskler diğer meslek grupları, buralarda çalışanlar ve buralardan hizmet alan herkes için geçerliliğini sürdürüyor olacaktır.

Hükümetin söylev ve uygulamalarıyla hekimleri halkın gözünde küçük düşürdüğü, emeğini değersizleştirdiği ve her alanda sıkıştırmaya niyet ettiği bir dönemden geçiyoruz.

Sağlık Bakanlığı mücadelemiz sonucu ve hukuksal kararlara bağlı olarak her ne kadar sözlü beyanlarında “4 Ağustos 2011 tarihinde muayenehaneleri kapatmayacağını” dile getirmiş olsa da, bunu resmi olarak bildirmeyerek ve süreçte belirsizliği önceleyerek hekimler üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir.

Tüm bu gelişmeler çerçevesinde, Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası olarak haklı mücadelemize devam ederek mesleğimizi serbest icra etme hakkımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz.

Bizler, Kamusal sağlık sisteminin bütünüyle işletmeleştirildiği ve sistemin özel sağlık tekellerine kaynak aktarımına yol açtığı bir ortamda; hekimlik mesleğini serbest olarak icra etme hakkının, hekimin muayenehanesinde sağlık hizmeti sunma hakkının Anayasal ve mesleki bir hak olduğunu yineleyerek;
• Yeni laboratuvar, müessese, tıp merkezi ve polikliniklerin açılmasını olanaksız hale getiren ve “Planlama” olarak tanımlanan keyfiyete dayalı bu uygulamadan ve mevcutların çoğunun kapanmasına yol açacak olan yeniden ruhsatlandırılma işleminden vazgeçilmesini,
• Mesleğimizi özgürce sürdürebilmek için muayenehanelerin kapatılmamasını ve açılmayı zorlaştırıcı, engelleyici hükümlerin kaldırılmasını,
• Açılmış muayenehaneler için ek koşulların getirilmemesini,
• Avrupa başta olmak üzere tüm gelişmiş ve modern ülkelerde olduğu gibi muayenehanelerin açılması ve denetlenmesinin tabip odalarının ve uzmanlık derneklerinin görüşü doğrultusunda, meslek kuruluşlarının da içinde yer alacağı kurullarla yapılmasını ve hızla bu yönde bir yönetmelik düzenlemesi yapılmasını,
• 4 Ağustos’ta tüm muayenehanelerin kapanmasına yol açacak olan ilgili yönetmeliğin acilen iptalini
talep ediyoruz.

Basına ve kamuoyuna duyurulur.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
 İSTANBUL TABİP ODASI


Bu HABERİ Paylaş!