TOPLUMSAL CİNSİYET PERSPEKTİFİNDEN PANDEMİDE KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARI RAPORU Ne minnet, ne şiddet! - Damla Uçak*


  • Hekim Sözü Kasım-Aralık 2021
  • 448

Raporda toplumsal cinsiyet ile ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, sağlık kurumlarının çeşitli kademelerinde sağlık çalışanı olarak görev yapmış/yapmakta olan kadınların bu dönemde tanık oldukları olaylar, karşılaştıkları sorunlar, fiziksel ve psikolojik zorluklara yer verildi.

Temiz Giysi Kampanyası Derneği, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlık Alanındaki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uygulamalarında Yaygınlaştırılması” adlı proje kapsamında kadın sağlık çalışanların çalışma koşullarının toplumsal cinsiyet perspektifiyle değerlendirildiği bir alan araştırması gerçekleştirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji lisans öğrencisi Sena Arslan tarafından alan araştırması tamamlanan ve Acıbadem Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı AD öğretim üyesi Dr. Yeşim Yasin tarafından yazılan rapor, Yasin’in ifadesiyle, ‘Türkiye’de pandemide görev yapmış kadın sağlık çalışanlarının bu süreçte neler yaşadığını doğrudan, kendi seslerinden anlayabilmek için’ hazırlandı. Raporda toplumsal cinsiyet ile ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, sağlık kurumlarının çeşitli kademelerinde sağlık çalışanı olarak görev yapmış/yapmakta olan kadınların bu dönemde tanık oldukları olaylar, karşılaştıkları sorunlar, fiziksel ve psikolojik zorluklara yer verildi. İstanbul dışında, Aksaray, Ankara, Artvin, Balıkesir, Bursa, Çorum, Elâzığ, Konya, Manisa, Muş, Sakarya, Samsun, Tekirdağ illerinde 79 kadın sağlık çalışanıyla görüşülerek hazırlanan raporda dikkat çeken başlıkların bazıları şöyle:

  • 79 katılımcının 30’u (%38) COVID-19 ile enfekte olduğunu belirtmiştir. Sağlık çalışanları, özellikle hasta sayısının arttığı dönemlerde kendileri için rehberde yazılan standart uygulamaların dışına çıkıldığını ifade etmiştir. Bu yanıyla, çalışanın hastalık sürecini nasıl geçirdiği, COVID-19 salgınının Türkiye’de nasıl bir seyir halinde olduğuna bağlı olarak farklılaşmıştır.

“Mesela eşim Covid’de çalışırken pozitif oldu ve pozitifken nöbeti tuttu, yani sabah nöbeti devrederken çıktı hastaneden. Ben de öğrendiğimde nöbetteydim, bizim klinikte herkes öğrendiğinde nöbetçiydi, yani öyle bir yoğunlukta çalışıyorsun düşün. Ve yerine adam bulmaya çalışıyorsun, bulamıyorsun yani. Karı koca doktorsan, eşin pozitif çıksa bile sana karantina yok, çalışmaya devam ediyorsun”. (Asistan hekim, 27, EAH)

“Covid olan zaten genelde izin kullanıyordu, izin sürecindeydi. Onun dışında odayı dezenfekte ettirip, yıkayıp her yerini dezenfekte falan ettik. İzin süresi ilk başta 14 gündü sonra 10 güne düşürdüler. Negatife dönmemiz beklenmedi. Pozitif dahi olsak çalışmaya başladık.” (Hemşire, 28, Devlet Hastanesi) “Diyelim yanımda semptomu olan birisi var, test verme durumun tamamen senin hassasiyetinle ilgili. İstersen verirsin, istersen vermezsin.” (Uzman hekim, 26, Üniversite Hastanesi)

  • Sağlık personeline yapılan ek ödemelerle ilgili açıklamalar, ödemelerin Sağlık Bakanlığının belirttiği şekilde yapılmadığı ve tüm sağlık çalışanlarını kapsayan bir düzenleme olmadığı için adil bir uygulamadan uzak olduğu şeklindedir.

“Ek ödemelerle ilgili sorun yaşıyoruz. Eşitsizliğiyle ilgili sorun yaşıyoruz. Aynı işi yapan kişiler arasında 10 kat kadar bir ödeme farkı oldu. Bakanlık adına çalışan ve yüksek öğretim kurumu adına çalışanlar arasında. Toplum nezdinde çok ciddi ödeme aldığımızı düşündüren bir açıklama yapmışlardı ama karşılığı yok bunun.” (Asistan hekim, 27, Üniversite Hastanesi)

“… sağlık çalışanlarına müjde, tavandan ödeme yapılacak gibi açıklamalar yaptılar. Ama aslında üç aylık döneri kimseye ödemediler. Reklam yaptılar aslında. Burada çalışırken de şunu yaşadık, normalde aile hekimliği asistanlarına döner verilmiyordu burada (Sakarya) ama sürekli Covid’de çalışıyoruz. Daha sonra baş asistanın çabasıyla biz, enfeksiyonda çalışıyor gibi gösterildik ve ancak öyle alabildik. Tavandan falan değildi ödeme.” (Asistan hekim, 25, ASM)

TOPLUMSAL CİNSİYETİN FARKLI YÜZLERİ:

  • COVID-19 salgınının yarattığı ağır çalışma koşulları, cinsiyet temelli işbölümü dağılımını değiştirmemiş ve kadınlar hem sağlık kurumlarında hem de evlerde temizlik, yemek, çocuk/hasta/yaşlı bakımı gibi işlerden sorumlu olmaya devam etmiştir. Araştırmanın özellikle kadın hekimlerle ilgili bulguları, zaman içinde toplumsal cinsiyet rolleri açısından değişen fazla birşeyin olmadığını da düşündürtecek niteliktedir.

“E yani hastalar da beni görünce sekreter zannedip ‘doktoru çağırsana’ filan diyorlar ya da serviste ‘hemşire hanım’ filan diyorlar, yani akıllarına ilk gelen şey o oluyor. Ama yani altı sene oldu ben atanalı ve altı sene içinde, eskiden çok güceniyordum bu duruma ama şimdi işime geliyor. Benim doktor olduğumu zannetmiyorsa ‘doktor yok’ diyorum mesela. Şaka yapmıyorum, ‘ben doktor değilim, ben bilemem ki’ diyorum. Bunu biraz lehime çevirdim. Çünkü onlar doktor görmek istiyor.” (Asistan hekim, 30, EAH)

“… Kadın olarak seni -yani poliklinik yapıyor olsan bile- içeri girip ‘doktor ne zaman gelecek’ diye soruyorlar, öyle söyleyeyim. Kapıda adım yazıyor, içerde masada oturuyorsun, sana gelip ‘doktor ne zaman gelir’ diye soruyor. … Aynı renk kıyafet giydiğim erkek doktor vardı. İkimizde de steteskop var. Ona sesleniyorlar ‘hocam ne zaman çıkarız’ diye. Sonra bana ‘hemşire hanım, şu serumu çıkar’ falan yaptılar. Aynı kıyafet, aynı ekipman ama sadece kadın olduğum için bile doktor değilsin gibi oluyor. Serviste bir gün üç kadın hekim vizit yapıyorduk. Hastalara soruyoruz; ilaçlarını soruyoruz, reçete yazıyoruz her şeyi yapıyoruz doğal olarak. Ve yanımızdaki hasta yakını şey diyor telefonda konuşurken ‘sabahtan beri doktor bekliyoruz, gelseler de görüşeceğiz bakalım’.” (Asistan hekim, 27, Üniversite Hastanesi)

“… hemşireler zaten bizim astımız değiller, yani ben hemşire sanılmaktan rahatsız olmuyorum ama yani, diğer açıdan rahatsız oluyorum. Şöyle, erkek sağlık memuru var. Yanında da ben varım, birlikte bir iş yapıyoruz. Ve o işi benim yaptığım belli, mesela gerçekten dikişi ben atıyorum. O beni asiste ediyor. Görüyorsun bunu, ona rağmen ona doktor bey, bana hemşire hanım diyor mesela. Ben genelde pek cevap vermem çünkü ne dersen de gene aynısını diyorlar. Bir de şey, biraz hemşirelere de saygısızlık olabiliyor bazen. Sanki hemşire zannedilmek kötü bir şeymiş gibi filan. … Ben zaten aynı yerde çok uzun süre çalıştığım için ve hemşireler hani beni bildikleri için, yani gerekiyorsa söylüyorum. Önemli bir şey olur, atıyorum, hasta yakını benim yerime sağlık memuruna gider. Halbuki bana haber vermesi gerekir. Öyle durumlarda, ben söylüyorum. Genelde de özür dilerler. Diyorum ki, ‘özür dilemeyin, yani kötü bir şey değil hemşire zannetmeniz’. Kadın olduğum için hemşire diyorsunuz, sıkıntı orada yani. Seni hiç ciddiye almazlar, böyle ‘gülüm, tatlım, balım’ filan derler.” (Asistan hekim, 33, EAH)

  • Öte yandan raporda hemşirelerin, pandemide insan üstü bir iş yüküyle çalışmalarına rağmen hem maddi hem de mesleki anlamda hak ettikleri değeri görmediği ifade edilmiş ve değersizlik hissinin hemşireler arasında en çok dillendirilen duygu olduğuna dikkate çekilmiştir.

“Çok sahipsiz bir meslek olduğumuzu düşünüyorum. Nasıl diyeyim, yasalarla desteklenmemiş, ortada. Yani iki ucu açık bir meslek. Her taraftan saldırıya uğrayabilen, baskı altında kalabilen, sürekli birilerinin kendi altlarına yaptıramadığını bize yaptırmaya çalıştığı, direttikleri bir meslek grubu diyebilirim aslında. Arada kalmış bir meslek diyebilirim.” (Hemşire, 44, Üniversite Hastanesi)

“Açık konuşmam gerekirse bu süreçte hemşireliğin daha değersiz olduğunu gördüm. Bunu gördükten sonra; bu arada ben doktora yapıyorum. Onu bu dönem dondurdum ve bu dönem beni çok düşündürdü, hani hem mesleğim adına hem de hayatım adına ‘buna değer mi’ diye çok düşündüm. … Ne kadar yüksek lisansı bitirsen, uzman diye görünsen de bunu kimse bilmiyor. Bu kalıbı, bu statüyü değiştiremiyorsun. Ve ne kadar bilgilenirsen bilgilen hala hastanede dahi ‘profesör hemşire mi var’ deniyor yani. Bu açıdan beni çok düşündürdü, mesleğimden soğuttu yani.” (Hemşire, 32, Üniversite Hastanesi)

SONUÇ VE ÖNERİLER

Raporun sonuç kısmında öne çıkan bazı öneriler ise şunlardır:

  • Kadın sağlık çalışanlarının gerek kurumsal gerekse akademik terfi ve yükselmeleri önündeki engeller kaldırılmalı, yönetim kademelerinde eşit temsiliyet ilkesi gözetilmelidir.
  • Sağlık kurumlarında kreş ve bakımevi hizmetleri arttırılmalı, bu hizmetlerin sunulamadığı durumlarda çalışan personel için ekonomik destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Sağlık kurumlarında ‘şiddete sıfır tolerans’ gösterilmeli ve Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası tüm unsurlarıyla etkin olarak işletilmelidir.
  • COVID-19 sağlık çalışanları için ‘illiyet bağı aranmaksızın’ iş kazası ya da meslek hastalığı olarak kabul edilmeli, bu yönde gereken yasal düzenleme yapılmalıdır.

 

 

Raporun tamamına ulaşmak için: Temiz Giysi Kampanyası (2021) “Ne Minnet Ne Şiddet”: Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Pandemide Kadın Sağlık Çalışanları http://www.temizgiysi.org/wp-content/uploads/2017/03/Ne_Minnet_Ne_Siddet_TR.pdf

 

* Temiz Giysi Kampanyası Derneği Proje Koordinatörü


Bu İÇERİĞİ Paylaş!