SÜRGÜNLERE PROTESTO


  • Ağustos 20, 2010
  • 2054

 

“1 MİLYON İYİ İNSAN ARADIĞINI” SÖYLEYEN
TÜRK KIZILAYI DERNEĞİ KENDİ ÇALIŞANLARINI
SENDİKALI OLDUKLARI İÇİN SÜRGÜN EDİYOR!

Bizler Türk Kızılayı Derneği Kan Merkezlerinde çalışan flebotomi uzmanı hemşire, laborant, şoför, idari personel, hizmetli personel gibi görevleri yerine getiren sağlık çalışanlarıyız. Bir yardım kuruluşu olan Kızılay’da yıllardır sağlık hizmeti veren çalışanlar olarak, yaklaşık 1aydır yaşadığımız sorunlara çözüm bulmak, çalışma yaşamımız ve özlük haklarımız konusunda söz ve karar sahibi olabilmek için sendikamız  DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş’e üye olduk. Amacımız, emeğimizin karşılığını alabilmek, başta işgüvencesi olmak üzere en temel haklarımızı, geleceğimizi ve çocuklarımızın geleceğini güvence altına alabilmektir. Bunun için yasal ve Anayasal hakkımız olan sendikalı olmak konusunda ilk adımlarımızı atarak sendikamıza üye olduk.
Ancak, bu sendikal örgütlenme çabalarımız,  tüm toplumu iyilik yapmaya, “Aynı Çatı Altında, Aynı Amaç Uğruna, Bir Arada Bulunmaya”davet eden, Kızılay tarafından çeşitli biçimler altında uygulanan baskılarla engellenmeye çalışılıyor. Kızılay Genel müdürlüğü ve birim amirlikleri tarafından önce “sendikaya üye olanların dağıtılacağı ve işten çıkartılacağı” yolunda çeşitli tehditlerle başlayan bu baskılar ardından geçtiğimiz hafta İstanbul Çapa Kan Merkezi’nde 15 yıldır çalışmakta olan Funda Keleş adlı flebotomi uzmanı hemşire arkadaşımızın Van’a geçici görevlendirilmesiyle devam etti. İşyerindeki sendikal çalışmanın önde gelen unsurlarından olan Funda Keleş arkadaşımızın iyi niyet taşımayan bu geçici görevlendirmeyi kabul etmeyerek gerekli yasal başvurularda bulunmasının ve sendika Genel Merkezimizin girişimlerinin ardından  15 Ekim 2008 günü sözkonusu  geçici  görevlendirme geri alındı. Ardından Kızılay Genel Müdürlüğü tarafından 16 Ekim 2008 Perşembe günü (dün) 7 hemşire, 1 veznedar, 2 şoför ve  1 hizmetli personel 11 üyemizin Kızılay’a ait bir birimin dahi bulunmadığı Şırnak ve Ardahan kentlerine  nakilleri yapıldı.
Yıllardır Kızılay’ın çeşitli birimlerinde ve Çapa Kan Merkezi’nde başarıyla ve özveriyle çalışmakta olan bizler sadece sendikamıza üye olduğumuz için tamamen haksız ve hukukdışı olan bu uygulamaya maruz kaldık.
Bu uygulama haksızdır, çünkü hiçbir geçerli nedene bağlı olmayıp bütünüyle sendikal örgütlenmeyi ortadan kaldırmaya yöneliktir. Hukuksuzdur, çünkü  İş Kanunun görevlendirmeyi düzenleyen 22. maddesine ve Kızılay ile imzalamış olduğumuz sözleşmenin içeriğine aykırıdır.
“Bir milyon iyi insan arayan” Türk Kızılay Derneği  yöneticileri ne yazık ki, kendi çalışanlarına karşı aynı iyi niyeti sergilemiyor. Bu ülkede yaşayan 70 milyon için hayati öneme sahip bir kurum olan Kızılay yöneticilerinin gerçekleştirdikleri bu nakiller hiçbir geçerli nedene dayanmayan bir yaklaşımın ürünüdür ve sürgün niteliğindedir. Bizler bu sürgünlerin asıl amacının ne olduğunu gayet iyi öğrendik ve biliyoruz. Bu yaklaşımın asıl hedefi sürgün edilen biz 11 sağlık çalışanı değil, Kızılay’ın tüm Türkiye’deki 46 biriminde çalışmakta olan 1300 sağlık emekçisidir. Bizi sürgün ederek, artık sendikal haklarının farkına vararak adım atmaya başlayan tüm Kızılay çalışanlarına gözdağı verilmeye çalışılmakta ve sendikal örgütlenme ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Bir kez daha ifade ediyoruz ki, sendikalı olmak yasalar ve Anayasa ile güvence altına alınmış olan temel bir haktır. Bu hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz. Kızılay yöneticileri tarafından gerçekleştirilen bu sürgünleri kabul etmiyor, derhal durdurulmasını istiyoruz. Bu haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı her türlü yasal ve meşru yollarla girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Yıllardır çalışanı olmaktan onur duyduğumuz Kızılay, yalnızca varolan yöneticilerin değil, biz Kızılay çalışanlarının ve bağışçıları, donörleri ve ihtiyaç sahipleriyle tüm toplumun ortak bir değeridir. Bu değere, yönetimlerden kaynaklanan yanlışlıklar karşısında bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda  kendi emeğimize,  geleceğimize ve coluğumuzun çocuğumuzun ekmeğine sahip çıkacağız.
Onurlu bir yola çıktık. Alnımızın teriyle çalışıyor, hakkımız olanı istemek için, işgüvencesi için, güvenceli bir gelecek için yürüyoruz.
Sürgün Olmak Değil, Sendikalı Olmak İstiyoruz!
Kızılay’da Sendikal Baskılara Son!
Örgütlenme Hakkımız Engellene mez!
Yaşasın Sendikal Mücadelemiz!

17.10.2008


DİSK / DEV SAĞLIK-İŞ


Bu HABERİ Paylaş!