Dr. Ersin Arslan'ı Katledilişinin 11. Yılında Anıyoruz... Sağlıkta Şiddet Sona Ersin!
- Nisan 17, 2023
- 665
Dr. Ersin Arslan’ın Aramızdan Koparılışının On Birinci Yılında,
Sağlıkta Şiddet Nedeniyle Kaybettiğimiz Tüm Sağlık Çalışanlarını Saygıyla Anıyoruz
Bugün Dr. Ersin Arslan'ın, tedavi ettiği bir hastasının yakını tarafından öldürülmesinin üzerinden 11 yıl geçti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası bu kara günü yalnızca bir anma günü değil aynı zamanda bir mücadele günü olarak da kabul etti (Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü).
Her yıl bu kara günde, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmeye çalıştık. Yöneticiler, ülkeyi yönetenler o günden bugüne kulaklarını tıkadı, görmezden geldi, görmezden gelmeye de devam ediyor. Gün geçmiyor ki sağlıkta yeni bir şiddet olayı yaşanmasın. Ne yazık ki geçen 11 yılda hekimler ve sağlık çalışanları görevleri başında şiddet görmeye ve öldürülmeye devam etti.
Evet! Bugün Dr. Ersin Arslan’ın 17 Nisan 2012 yılında görevi başındayken hastanesinde öldürülmesinin 11. yılı. Ancak ne yazık ki sağlıkta şiddet sorunu hâlâ çözülmüş değil. Tam aksine tırmanarak devam ediyor. Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası olarak şiddetin nedenlerini sorgulamaya, şiddeti ortadan kaldıracak sağlık politikalarını dile getirmeye, görünür kılmaya ve bu politikaların hayata geçirilmesi için mücadele etmeye devam ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Bu 17 Nisan’da, “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü”nde meslektaşımızı anarken yine yüksek sesle bizi duymak istemeyenlere inat taleplerimizi yüksek sesle haykıracağız!
AKP, iktidara geldiği andan itibaren uygulamaya koyduğu ve adına “Sağlıkta Dönüşüm Programı” dediği, sağlığı özelleştirmeyi, paralı hale getirmeyi amaçladığı politikalarla sağlığı alınır-satılır meta haline getirdi. Apartman bodrumlarına, penceresiz mekanlara sıkıştırılan Aile Sağlığı Merkezleri; bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin geleceğini çalan kara delikler olarak şehrin en uzak yerine kondurdukları ve halkın parasını çarçur ettikleri Şehir Hastaneleri; eğitimden uzaklaşan, niteliği değil niceliği gözeten üniversite hastaneleri hem pandemide hem de depremde enkaz altında kaldı.
Güvencesiz ve kötü çalışma koşullarıyla, güvenli olmayan çürük binalarda sağlık hizmetinin verilemeyeceğini, yaşadığımız depremlerle de acı şekilde deneyimledik. Keza, alınamayan randevular, alınsa bile 5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalıklar, yapılamayan ameliyatlar, mesleki özerkliğe yapılan müdahaleler, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ve aynı zamanda toplumun sağlığını bozdu. Sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları şiddeti körükledi. Sağlık sistemi bizzat sağlıksızlığı üretir hâle geldi.
Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin ardından bugüne dek sağlıkta şiddete dair hangi yasal düzenleme yapıldıysa hekimler ve sağlık çalışanlarının mücadelesi sayesinde yapılmıştır. Buna rağmen etkili ve caydırıcı bir “sağlıkta şiddet yasası” adına bir arpa boyu bile yolun alındığını söylemek zordur. Ancak çok iyi biliyoruz ki sağlıkta şiddetin son bulması yasalarla değil, “Sağlıkta Dönüşüm Program”nın tarihin çöp sepetine atılmasıyla mümkün olacaktır. Bu da mücadeleye devam etmekle mümkündür. İstanbul Tabip Odası böyle bir mücadeleye öncülük yapmaktadır ve yapmaya devam edecektir. Hep beraber mücadeleye devam!
Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz hekimler ve sağlık çalışanları, şifa dağıtmaya çalışırken ölmek istemiyoruz, YAŞATMAK İÇİN YAŞAMAK İSTİYORUZ!
İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu