“Tam Gün” Yasası’na İlişkin Kaygılarımızı, Uyarılarımızı Bir Kez Daha Hatırlatıyoruz


  • Ağustos 27, 2010
  • 1551

“TAM GÜN” YASASI’NA İLİŞKİN KAYGILARIMIZI, UYARILARIMIZI BİR KEZ DAHA HATIRLATIYORUZ

Anayasa Mahkemesi “Tam Gün” Yasası ile ilgili olarak CHP’nin açmış olduğu davada konu hakkında bilgi almak üzere, TTB Merkez Konseyi Başkanı ve yöneticilerini 14 Temmuz 2010 Çarşamba günü sözlü açıklama için çağırmış bulunmaktadır. Bu önemli görüşme ve Anayasa Mahkemesi’nin hem hekimleri hem de sağlık ortamını etkileyecek yaşamsal kararı öncesinde TTB’nin çağrısıyla tüm Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’da da bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Tam Gün Yasası’yla ilgili kaygı, talep ve uyarılarımızı kamuoyuyla bir kez daha paylaşmak üzere 13 Temmuz 2010 Salı günü gerçekleştirilen basın toplantısına Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra  TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen de katıldı.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören basın toplantısını açarken yaptığı konuşmada, TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın başından beri konunun takipçisi olduğunu ve Anayasa Mahkemesi’nin bugüne dek yapılan uyarıları, dile getirilen talepleri dikkate alacağına inandıklarını belirtti.

Odamız Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu ise yaptığı açıklamada; söz konusu yasanın hekimliği, sağlık hizmet ortamını, halkın sağlık hakkına erişimini kökünden etkileyecek önemde bir düzenleme olduğunu, konunun basitçe bir muayenehane açmak ya da kapamak sorunu olmadığını dile getirdi. Dr. Çerkezoğlu Tam Gün Yasası’nın sağlıktaki ihaleci, tüccar sisteminin bir ihtiyacı olarak gündeme getirildiğini ve hekimlere de yurttaşlara da bir fayda getirmeyeceğini vurguladı. Dr. Çerkezoğlu İstanbul Tabip Odası olarak halkın sağlık hakkı ve hekimlerin insanca, güvenceli, onurlu çalışma hakkı doğrultusunda  konunun takipçisi olmayı sürdüreceklerini duyurdu.

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen ise Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın önemli bir ayağı olduğu bizzat Hükümet tarafından dile getirilen Tam Gün Yasası’nın (yürürlüğe girmesi halinde) sağlık alanının ticarileştirilmesi, piyasalaştırılması yolunda atılacak bir diğer adım olacağına dikkat çekti. Dr. Demirdizen bu yasayla sağlık alanında hayati öneme sahip ekip çalışması yerine, bireyciliğin, rekabetin, piyasa ortamının getirildiğini, hekimlere ve sağlık çalışanlarına hastane tekellerinin insafında, gece-gündüz demeden, rekabet kurallarıyla çalışmanın  dayatıldığını vurguladı.


BASIN AÇIKLAMASI

TAM GÜN YASASI İPTAL EDİLMEZSE SAĞLIK ALANINDA TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN OLUMSUZLUKLAR YAŞANACAKTIR

Değerli Basın Mensupları,

Anayasa Mahkemesi kamuoyunda kısaca “Tam Gün” olarak bilinen ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kimi maddelerinin iptali için başvuruda bulunduğu yasayla ilgili olarak büyük olasılıkla bu hafta içinde yaşamsal bir karar verecektir.  Anayasa Mahkemesi konu hakkında bilgi ve görüş almak üzere, TTB Merkez Konseyi Başkanı ve yöneticilerini 14 Temmuz 2010 günü saat 09.30’da, sözlü açıklama için çağırmış bulunmaktadır.

Hem hekimleri hem de toplum sağlığını yakından ilgilendirecek bu yaşamsal kararın öncesinde, İstanbul Tabip Odası olarak söz konusu yasaya neden itiraz ettiğimizi, kaygılarımızı, tepki ve taleplerimizi kamuoyuyla bir kez daha paylaşmayı gerekli görüyoruz.

Bu yasa ile ilgili Hükümetin,  Sağlık Bakanı’nın kamuoyuna söylediklerinin doğru olmadığını, gerçeği yansıtmadığını, aldatmaca olduğunu biliyoruz.

  • Hükümet sürekli olarak yanıltıcı beyanlarla hekim ücretlerine yönelik açıklamalar yapmakta ve hekimleri hedef tahtası haline getirmektedir. Biliyoruz ki global bütçeye geçildiği, Kamu Hastane Birlikleri kurularak maaşların da döner sermayeden ödeneceği koşullarda şu andaki ücretleri almak bile hayal olacaktır. Çünkü Kamu Hastane Birliği işletmesi kurulduğunda devletin maaş ödemesi kalkacak elde edilen gelir ölçüsünde para ödenecektir.
  • Ayrıca hekimlerce yine çok iyi bilinmektedir ki Sağlık Bakanı ve Başbakan’ın kamuoyuna duyurduğu ücretler kağıt üzerinde olup tavan rakamları yansıtmaktadır. Halen mevcut döner sermaye ödemeleri bile tavandan yapılmamakta, tasarıda belirtilen mesai dışı çalışma ile elde edilecek kazanca ulaşabilmek ise günde en az 13-14 saat çalışmayı gerektirmektedir. Bu gerçeği de bütün hekimler bilmektedir.
  • Emekli hekimlere 1.250 TL civarında ödeme yapılmaktadır. Yasa mevcut emeklilere hiçbir iyileştirme sunmamakta; yasa çıktıktan bir yıl sonra emekli olan hekimin maaşında ise 19-44 TL arasında iyileştirme yapmaktadır. Bugün çalışmakta olan hekimler için bir tür zorunlu bireysel emeklilik sigortası getirilerek 30 yıl sonra emekli olacakların maaşının 2.000 küsur TL’yi ancak geçeceğini vaat etmektedir. Oysaki bugün emekli bir yargıcının maaşının 3.500 TL’nin üzerinde olduğu bilinmektedir.
  • Yasa araştırma ve sağlık hizmeti açısından da eğiticilere, öğretim üyelerine daha iyi bir ortam sağlamamaktadır. Hekimleri güvencesiz bir ortamda çalışmaya iten bu anlayış, hekimlerin gelirini performans sistemiyle hastaların cebinden alınacak paraya, daha fazla ve niteliksiz hasta bakmaya endekslemiştir. Son beş yılın performans uygulamasının sonucu budur.
  • Sağlık hizmetlerinin katkı-katılım payı, fark ücreti getirilerek giderek daha fazla paralı hale dönüştürülmesi gidilen yolu göstermektedir.
  • Yasa radyoloji çalışanlarının sağlığını riske etmektedir.
  • Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası ise sağlık hizmet sunumunda zarar gören vatandaşı mahkemelerde süründürüp -eğer parası varsa- sigorta avukatlarıyla boğuşmaya ve yıllar sonra zararını tazmin etmeye yöneltirken hekimlerden de içine ittiği uzun ve olumsuz çalışma koşullarında daha fazla yapacağı hatalar için prim kesmektedir. Amerika’nın iflas etmiş modelini Türkiye’de yaşatmayı hedeflemektedir. Sürekli suçlu ilan ettiği hekimleri şiddete maruz bırakmaktadır. İşin özü ise kesilen paralarla sigorta şirketlerini zengin etmeye, kaynak aktarmaya dayanmaktadır.

 

Yasa tasarı halindeyken uyarmıştık, yine uyarıyoruz:
Tam Gün adıyla bilinen yasa halen TBMM gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı ile birlikte değerlendirildiğinde Bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri ile tıp fakülteleri hastaneleri başta olmak üzere sağlık ortamında telafisi mümkün olmayan sakıncalar doğacaktır:

  • Hastane gelirlerinin artırılması temel hedef olurken, nitelikli hasta bakımı, eğitim ve araştırma bugünkünden daha da geri plana itilecektir;
  • Zor ve zaman harcanması gereken hastalardan uzak durularak, sadece "bakılan" hasta sayısının artırılmasına çalışılacak;
  • Öğretim üyesinden sağlık ocağı hekimine tüm sağlık çalışanları, emekliliğe yansımayan düşük bir temel ücrete mahkum edilerek, daha fazla hasta bakıp daha fazla kazanç elde etmeye yönlendirilecektir.
  • Sonuç olarak verilen sağlık hizmeti her alanda giderek kötüleşecektir.

Biz; hekimlerden taşeron işçilere, kamu-özel ayrımı olmaksızın bütün sağlık çalışanlarının, iş güvencesi başta olmak üzere, özlük haklarının kalıcı bir şekilde düzeltilmesini;
Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının, iyi ve nitelikli hizmet üretecekleri, işsizlik kaygısı duymayacakları ve emekliliklerinde geçinebilecekleri düzenlemelerin acilen yapılmasını bir kez daha talep ediyoruz.

Buradan Anayasa Mahkemesi’ne sesleniyoruz:
Bugüne dek uyarılarımıza kulak verilmemiştir. Bu yasa basit bir “çalışma alanı” düzenlemesi değildir. Bu yasa sağlık alanında hekim iş gücü piyasası düzenlemesidir.
Neredeyse 7 gün 24 saat çalışmayı dayatan, hizmetin niteliğini daha fazla tehlikeye sokan, ülkenin kaynaklarını özel sigorta şirketlerine aktaran/heba eden, radyoloji çalışanlarının sağlığı başta olmak üzere uzun çalışma süreleri sonucu bütün sağlık çalışanları ile birlikte halkın sağlığını tehdit eden bir düzenlemedir.
Anayasa Mahkemesi’nden; sadece bizlerin değil, gelecek nesillerimizin de sağlık hakkını gasp eden uygulamaların bir parçası olan bu yasayla ilgili yürürlüğü durdurma ve iptal kararı vermelerini talep ediyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
İSTANBUL TABİP ODASI


Bu HABERİ Paylaş!