Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz! Dr. Ekrem Karakaya’nın Ölümünün Birinci Yılında Sağlıkta Şiddet Nedeniyle Kaybettiğimiz Tüm Sağlık Emekçilerini Andık


  • Temmuz 06, 2023
  • 667

Konya Şehir Hastanesi'nde görevli Dr. Ekrem Karakaya'nın 6 Temmuz 2022 günü silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesinin birinci yılında ülkenin dört bir yanında eşzamanlı basın açıklamaları düzenledi.

İstanbul'da, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi Samatya Merkez Polikliniği, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Bahçelievler Devlet Hastanesi ve Güzeltepe Aile Sağlığı Merkezi'nde yapılan basın açıklamalarına İstanbul Tabip Odası ile sağlık emek-meslek örgütlerinin yönetici, temsilci ve üyeleri katıldı.

İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde düzenlenen basın açıklamasında İstanbul Tabip Odası (İTO) Başkanı Nergis Erdoğan konuşma yaptı. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çeken Dr. Erdoğan, hekimlerin hedef gösterilerek, itibarsızlaştırıldığını söyledi. Hastane önündeki basın açıklamasına Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Hekimler Birliği Sendikası İstanbul Şubesi  destek verdi. 

Dr. Suna Dilbaz'ın Polis Zoruyla İfadeye Götürülmesi Protesto Edildi

Dr. Ekrem Karakaya'nın anıldığı basın açıklamasında Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Dr. Suna Dilbaz’ın, hakim olan bir hasta yakınıyla yaşadığı diyalog sonrası çalıştığı poliklinikten hastalarının gözü önünde hukuksuz bir şekilde polis zoruyla ifadeye götürülmesi de protesto edildi. Basın açıklamasında söz alan Dr. Dilbaz hem kendisinin hem de hastalarının yaşadığı mağduriyeti anlattı. 

Dr. Ekrem Karakaya'yı anmak için yapılan basın açıklamalarında okunan ortak metin şöyle:

Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz!

Konya Şehir Hastanesinde çalışan Dr. Ekrem Karakaya'yı tam bir sene önce, 6 Temmuz 2022'de çalıştığı kurumda silahlı saldırı sonucu kaybettik. Kendisini ve sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiğimiz tüm sağlık emekçilerini saygıyla anıyoruz.

Ne yazık ki sağlıkta şiddet nedenli kaybettiğimiz meslektaşlarımızın biri dışında hepsini son 20 sene içinde kaybettik. Son yıllarda sağlıkta şiddet gözle görülür şekilde arttı ve artık çalışma alanlarımızın rutini haline geldi.Toplumsal şiddetteki artışın ve ayrışmanın sağlık kurumlarına da yansımasının yanında; sağlık sistemindeki değişiklikler, hekim-hasta ilişkilerinde yaşanan dönüşüm ve elbette sağlık çalışanlarının siyasiler tarafından her fırsatta hedef gösterilmesi de bu ciddi artıştan sorumludur.

Sağlıkta şiddetteki artışın en büyük sorumlularından olan, hastalarla sağlık çalışanlarını birbirlerine düşman eden sağlıkta dönüşüm programının yirminci yılındayız. “Artık hastanelerde sıra beklemeyeceksiniz; artık siz doktoru değil, doktor sizi bekleyecek.” şeklinde propagandaların yanında, sağlık kurumlarında idarenin baskısı ve performansa dayalı ek ödeme sistemi gibi uygulamaların tümü ile birlikte sağlığın ticarileşmesi hızlanırken sağlıkta şiddetin kapıları da sonuna kadar açılmış oldu. Sağlıkta dönüşüm programı ve aynı politikalar tarafından oluşturulmuş “beyaz reform” ile geçen 20 senenin sonunda hekim ve sağlık çalışanları olarak, sağlık kurumlarını cehenneme çeviren bu sağlık sistemini değiştirmeden sağlıkta şiddetin azalmayacağını çok iyi biliyoruz. Sağlıkta şiddeti önlemek her şeyden önce güçlü bir politik irade gerektirir. Sürekli günü kurtarmaya çalışan eylem ve söylemlerinden anlaşıldığı üzere kamu otoritesinin sağlıkta şiddeti öneleme konusunda böyle bir iradeyi gösteremeyeceği anlaşılmaktadır.

Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak sağlıkta şiddete on yıllardır dikkat çekmekteyiz. Özellikle son 15 yıldır eylemlerle ve taleplerimizle sağlıkta şiddeti bitirebilmek için yoğun derecede mücadele ettik. Yasa teklifleri oluşturduk. Ancak ne yazık ki Bakanlık ve Kamu Otoritesi gerekli düzenlemeleri yapmadı ve ancak birimiz hayatını kaybettikten sonra sağlıkta şiddetle ilgili zayıf düzenlemeler yapmakla yetindi. Beyaz kod verilerini dahi kamuoyu ile paylaşmayı reddeden anlayış için maalesef sağlığın ticarileşmesi bizlerin yaşamı da dahil her şeyden daha büyük bir önem arz ediyor.

Hayatımızı kaybetmemize kadar giden ve gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen şiddeti uygulayanları ve buna kayıtsız kalanları asla affetmiyoruz. Her geçen gün bizler için daha tehlikeli hale gelen sağlık kurumlarının güvenliğinden kamu otoritesi sorumludur. Güvenli çalışma ortamlarında, insanca çalışma koşullarında yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi


Bu HABERİ Paylaş!