İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği’nden “Yenidoğan Çetesi” Duruşmasında Sağlıkta Dönüşüm Politikalarına Eleştiri


  • Haziran 30, 2025
  • 391

TTB Disiplin Yönetmeliği askıda, onur kurullarımız işlem yapamıyor.
TBMM'yi bir an önce yasal düzenleme yapmaya davet ediyoruz.

30 Haziran Pazartesi günü Bakırköy Adliyesi önünde düzenlenen ortak basın açıklamasında, İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği yetkilileri, yenidoğan yoğun bakım servislerinde yaşanan ihmallerin “sağlıkta dönüşüm” politikalarının kırılganlaştırdığı bir sistemsel soruna işaret ettiğini vurguladılar.

İlk olarak söz alan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küküçosmanoğlu, şöyle konuştu:

“Yenidoğan Çetesi davası, münferit hekim hatalarının ötesinde, ‘sağlıkta dönüşüm’ adıyla uygulanan politikaların faturasını kesiyor. Bu sorun yalnızca adli bir süreç değil, toplum vicdanında yargılanan sağlık sistemimizin gerçeğidir. Sağlık hizmetinin ticarileşmesine dur demeden, benzer ihmallerin önünü alamayız.”

Dr. Küküçosmanoğlu ayrıca adalet vurgusu yaparak, “Geciken adalet adalet değildir. Suçluların hak ettikleri cezayı alması, masumların ise aklanması en temel beklentimizdir.” ifadelerini kullandı ve “Sağlığın ticaret değil, kamunun hizmeti olması” talebini yineledi.

Akabinde, Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Dr. Pınar Saip ortak basın açıklaması metnini okudu. Metinden öne çıkan başlıklar şöyle:

“Eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti, herkesin en temel hakkıdır. Yenidoğan Çetesi vakası, mevcut sistemdeki ticarileşmenin, kamusal sorumluluğu nasıl zayıflattığının çarpıcı bir örneğidir. Bugün ‘Yenidoğan Çetesi’ tartışıyorsak, yarın başka ‘çeteler’in ortaya çıkmayacağının garantisi yok; bu nedenle sağlık politikaları kökten değişmelidir.”

Metinde ayrıca şu çağrı yer aldı:

“Yenidoğan davası ivedilikle sonuçlandırılmalı; meslek örgütlerimize disiplin soruşturması yetkisi tanınarak, ihlallerin üzerine mesleki denetim mekanizmalarıyla gidilmelidir.”

Basın açıklaması, sağlık politikalarının Meclis gündemine taşınması ve “kamucu, parasız, erişilebilir” bir sağlık modeli için kamuoyu desteği çağrısıyla son buldu.

Okunan Açıklama şöyle:

Yenidoğan davası bir an evvel sonuçlandırılmalı, TTB ve tabip odalarının mesleki soruşturma yürütebilmesi için kanuni düzenleme yapılmalıdır!

Bugün kamuoyunun yakından izlediği yenidoğan skandalı davasının 5. duruşması görülüyor. İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği olarak bu skandal patlak verdiği ilk andan itibaren bu skandalı münferit bir olay olarak değil sağlık sisteminin çöktüğünü gösteren bir olay olarak niteledik. Sağlıkta uygulanan piyasacı politikalar sonucu sağlık alınır satılır bir meta, hastalar müşteri, sağlık kuruluşları ticarethane durumuna getirilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak daha yüksek kâr etme amacıyla etik ve kanun dışı işlemler daha sık görülür hale gelmiştir. Bu gibi olayların yaşanmaması için uygulanmakta olan piyasacı sağlık politikaları terk edilmeli, sağlık giderleri genel bütçeden karşılanmalı, bütçeden sağlığa ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık sistemi kamusal olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli hizmet sunacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Böyle bir sağlık sistemi mümkündür. Eksik olan, bu yönde müdahalede bulunacak siyasi iradedir.

Bilindiği gibi bu davada yargılanan hekimler hakkında Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde İstanbul Tabip Odası olarak soruşturma başlatmıştık. Ancak Anayasa Mahkemesi, Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun disiplin cezasını düzenleyen 39. maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti ve karar 29 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazetede yayınlandı. Yüksek Mahkeme, iptale gerekçe olarak disiplin cezalarına ilişkin yeterli hukuki belirlilik olmadığını göstermiş, Onur Kurulu’nun disiplin cezası verirken somut olayın özellikleri, eylemin ağırlığı ve oluşan zararın büyüklüğüne göre kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun hareket etmesini sağlayacak yeterli ve gerekli mekanizmaların bulunmadığını belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi, Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 39. maddesinin iptal kararı nedeniyle doğabilecek hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edebileceğinden bahisle iptale ilişkin kararın Resmî Gazetede yayımlanmasından başlayarak 9 ay içinde bu maddenin TBMM tarafından yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Kanun maddesi yeniden düzenleninceye kadar Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan bir kanun maddesi hükmüne dayalı bir işlemin yapılması, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı için hâlihazırda tabip odalarımızın Onur Kurulları ve Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu karar alamamaktadır, boşa düşmüş vaziyettedir.

Türk Tabipleri Birliği, Anayasa’nın 135. ve 6023 sayılı kanunun 1. maddesi uyarınca mesleki deontolojinin korunması amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup “halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza ve geliştirmeye çalışmakla” görevli kılınmıştır. Mesleki denetimi yapma yetkisi münhasıran Türk Tabipleri Birliği ve bağlı tabip odalarına aittir. Bu kapsamda hekimler hakkındaki etik ihlal iddialarını, bağımsız şekilde yapacağı soruşturma ve kovuşturmalarla inceleyerek karara bağlamak hekim meslek kuruluşunun yetkisinde olduğu gibi, aynı zamanda başlıca yükümlülüklerindendir. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları meslek ilke ve kurallarına aykırı hareket eden hekimleri üye olup olmadığı fark etmeksizin etik ilkeler açısından denetlemeye yetkilidir. Bu kapsamda eylemlerin ağırlığına göre hekimlere uyarı, kınama, para, geçici meslekten men cezaları verebilir. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bu yükümlülüğümüzü layıkıyla yerine getirmeye devam edebilmek için bir an önce 6023 sayılı kanunda düzenleme yapılması zorunludur.

Bugün görülen davada sorumluluğu bulunan kişilerin adil bir yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları almaları, suçu bulunmayan kişilerin aklanması elbette öncelikli isteğimizdir. Davada çok sayıda tutuklu sanık bulması nedeniyle davanın “geciken adalet, adalet değildir” ilkesi gereği hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasını arzu ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu ve 65 Tabip Odasının onur kurullarının önünde, aralarında kamuoyunun yakından takip ettiği dosyaların da olduğu yüzlerce başvuru karara bağlanmayı bekliyor. Bunlar arasında bugün 5. duruşması yapılmakta olan yeni doğan skandalı davası ile ilgili dosya da bulunuyor. Bunların sonuçlandırılabilmesi için hızlıca iptal edilen maddenin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde ceza alması gerekenlerin cezasız kalması hem suça teşvik niteliği taşıyacak hem de kamuoyu vicdanını zedeleyecektir.

Türk Tabipleri Birliği tıbbi deontoloji kurallarını belirlemeye yetkili tek kurum olması nedeniyle ilgili heyetleriyle birlikte Anayasa Mahkemesinin kararının gerekçesine uygun bir kanun teklifi önerisi hazırladı. TBMM Sağlık Komisyonunda bugünlerde görüşülmekte olan torba yasaya kanun teklifimizin eklenmesini ve bir an önce yasalaşmasını talep ediyoruz.

İSTANBUL TABİP ODASI
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ


Bu HABERİ Paylaş!