Gün Yaşama Sarılma Günüdür İstanbul Tabip Odası Deprem Felaketindeki Sağlık Hizmetlerini Değerlendirdi


  • Şubat 09, 2023
  • 2178

6 Şubat Pazartesi gecesi Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve pek çok ilde hasara, can kaybına yol açan şiddetli depremler sonrası yaşanan gelişmeler ve Deprem Bölgesindeki sağlık hizmetlerine ilişkin İstanbul Tabip Odası bugün bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıda açılış konuşmasını yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç genel durum bilgilendirmesi yaptı ve Türk Tabipleri Birliği ile Tabip Odalarının organizasyona dahil edilmemesine tepki göstererek “Bakanlık, alanı TTB’ye ve bölge tabip odalarına açmalı. Buradan çağrımızı yineliyoruz. 4. güne girildi, enkaz altındaki ölümlerin artması, ezilmelere bağlı sorunlar, hipotermi ve açlığa bağlı sıkıntılarda kritik saatlerdeyiz. Geri dönülmez noktadayız. Bütün gönüllü yapılara, organizasyona hekimler bir an önce dâhil edilirse ölümler engellenir” dedi.
Deprem bölgesinden İstanbul başta olmak üzere diğer illere ve hastanelere yaralı sevkiyatlarının başladığını söyleyen Dr. Oruç, İstanbul’da 17 hastaneye 250 hasta getirildi ve birçoğu yoğun bakım hastası. Biz normal günlerdeki gibi bir sağlık hizmeti vermemeliyiz. Bizim esas önceliğimiz depremden zarar gören insanların bir an önce kurtarılması. Bunun için de sağlıkçıların durumları, izinleri, çalışma saatleri, branşlara göre çalışmaları gibi durumlar yeniden organize edilmeli” diye konuştu.
Deprem bölgesinde sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleriyle koordinasyon içinde olunması gerektiği, TTB ve tabip odalarının deprem bölgesine malzeme ve insan gücü ulaştırma konusunda yetkili sayılması ve engellenmemesi çağrısı yapıldı.

ADLİ TIP UZMANI YETERSİZ

Deprem bölgesinde cesetlerin sokaklarda, hastane bahçelerinde olması, seyyar tuvalet ihtiyacının halen karşılanamaması, su kesikliği ya da suya kanalizasyon karışması gibi durumların halk sağlığı açısından tehlikeli boyutlara yol açabileceğini dile getiren Dr. Oruç:
"TTB Merkez Konsey başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı Adli Tıp Uzmanı olarak, defin işleminin 24 saat geçmeden yapılmasının halk sağlığı açısından gerekli olduğunu söylemişti. Ancak deprem zamanlarında defin işleminin bazı prosedürleri olur. Fotoğraflanma, parmak izi gibi işlemlerin yapılması gerekiyor. Sahada Adli Tıp Uzmanı eksikliği olduğu kesin, ayrıca görünen o ki afette nasıl defin işlemi yapılacağı bilgisi de yok maalesef. Bugün değilse bile ileri vadede ciddi bir halk sağlığı sorunu var. İlk günden itibaren sahra hastanelerinin kurulması çağrısını yaptık. Bazı yerlerde hala hiç hastane yok, küçücük çadırlarda hatta yıkılmayan binaların zemin katlarında sağlık hizmet sunulmaya çalışılıyor. Dolayısıyla salgın tehdidi de var. Suyun olmadığı, seyyar tuvaletlerin olmadığı yerde bu sorunun doğması çok gecikmez. Bir an önce kirli su ve atık suyun arındırılma çalışmaları başlamalı.”
Dr. Oruç’un ardından söz alan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Anestezi Uzmanı Dr. Hacer Ayşen Yavru da alandaki organizasyonsuzluğa dikkat çekerek 99 depremi ile karşılatırdı ve o dönemde de sahada olan bir hekim olarak daha organize bir yapı olduğunu dile getirdi. Ülkede bu konuda oldukça deneyimli bir sağlık ekibi olmasına rağmen kullanımının ve sahanın organize edilmesinde sorunlar yaşanmasının çok acı verici olduğunu söyleyerek, bugün deprem bölgesinde görev yapan sağlıkçılara uzun süreli destek gerekeceğini ekledi. Enkazdan çıkarılan vatandaşların büyük çoğunluğunun ezilme nedeniyle diyaliz gerektirdiğini ya da yoğun bakım servislerinde kontrol altına alındığını da belirten Dr. Yavru; “Hemen hemen bütün yoğun bakımlarda buna göre önlem alındı, yoğun bakımlar mümkün olduğu kadar boşaltıldı. Günlük rutin ameliyatlar birkaç pilot hastane dışında devam ediyor. Bu da tüm yoğun bakım kapasitesinin kullanılmasını kısıtlamakta maalesef. O nedenle şimdilik yeterli görünüyor ama ilerleyen zamanlarda ne olacak onu göreceğiz ona göre tedbirleri değiştirmek gerekebilir" dedi.

Konuşmaların ardından basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nergis Erdoğan okudu.
Basın Açıklaması şöyle:

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Tabip Odaları deprem bölgesinde sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleriyle koordinasyon içinde olmalı, deprem bölgesine malzeme ve insan gücü ulaştırma konusunda yetkili sayılmalı, engellenmemelidir.

Basına ve Kamuoyuna,
Ülkemiz doğu ve güneydoğu illeri Dünya tarihinde eşine benzerine nadir rastlanan iki depremle ağır bir yıkıma uğradı. On ilimizde milyonlarca insanın etkilendiği bu afet yalnızca o bölgenin değil tüm ülkenin hatta dünyanın sorunudur. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü, deprem nedeniyle en üst düzey 3. Seviye Acil Durum’ ilan etmiştir.
Afet yönetiminde tıpkı sağlık hizmetinde olduğu gibi en önemli evre önleyici tedbirlerin alındığı zarar azaltımı ve hazırlık aşamalardır. 6 Şubat deprem felaketinden yıllar önce bilim insanları tarafından Doğu Anadolu fay hattı üzerinde yer alan bölge için defalarca deprem uyarısı yapılmasına rağmen bu ilk iki aşamada hiçbir şey yapılmamış olduğu hasarın devasa boyutundan anlaşılmaktadır. Çünkü afetler kurumsal, bölgesel ve ulusal afet planları olmayan hazırlıksız toplumlara en büyük zararları vermiştir.
Afet ve acil durum müdahale hizmetleri” yönetmeliğine göre ulusal düzey hizmet grubu planları, ana çözüm ortağı bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile destek çözüm ortakları tarafından birlikte hazırlanmalıdır.

Bütün doğal afetler insan sağlığını doğrudan tehdit eder. Bu nedenle ulusal düzeyde hazırlanacak her tür afet planında hekim örgütleri kurum, kuruluş ve destek çözüm ortağı olarak yer almalıdır. Hem afet öncesi planlarda hem de afet sırası ve sonrasında yapılacaklar konusunda planlayıcı, karar verici mekanizmaların içinde olmak zorundadır.

Afet öncesi aşamaları geçen bölge halen afet sırası aşamasındadır. Kısa vadede yapılacaklar olaya zamanında, hızlı ve etkili müdahale ederek kayıpların en düşük seviyede tutulması, afetzedelerin su, yiyecek, giyecek, ısınma, barınma, psikolojik destek gibi hayati ihtiyaçlarının en kısa süre içerisinde ve en uygun yöntemlerle karşılanması, yangın, salgın hastalık gibi ikincil afetlerin önlenmesidir.

Bu amaçların tümü farklı düzeylerde sağlık hizmetleri ile ilgilidir ve uzun soluklu bir mücadele, çalışma gerektirmektedir. Bölgede görevli meslektaşlarımız yıkılan, ağır hasar gören hastane binalarında, kimi yerlerde elektrik olmayan koşullarda, bazen aç, susuz büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Koşullar bilinmesine rağmen halen her branştan yüzlerce hekim, her gün gönüllü çalışma talebiyle İstanbul Tabip Odasına başvurmaktadır.

Bölgede sağlık hizmetlerinin önündeki en önemli engel enkazın kaldırılamamasıdır. Ülkedeki inşaat ve madencilik faaliyeti durdurularak tüm iş makineleri ve operatörleri bölgeye sevk edilmeli ve enkaz bir an önce kaldırılmalıdır. Çünkü enkazın kaldırılamaması her an salgın hastalıkların ortaya çıkmasına yol açacak bir zemin hazırlamaktadır.

Sorunların ancak karşılıklı iş birliği ve dayanışma ile çözüleceğine inanan İstanbul Tabip Odası yetkililere aşağıdaki hususları hatırlatmayı görev ve sorumluluğu kabul etmektedir:
İstanbul Tabip Odası depremin birinci günü il sağlık müdürlüğüne her tür destek için hazır olduğunu bildirmiştir. Üyemiz hekimlerin en önemli amacı tüm olanaklarıyla, dayanışma içinde can kurtarmaktır. Her koşulda ve özveriyle çalışmaya hazır olduklarını İTO’na yaptıkları gönüllü çalışma başvuruları ile göstermişlerdir.

Orta vadede bölgede görev yapan hekimler, sağlık çalışanları ve diğer gönüllülerin deprem nedeniyle yaşadıkları maddi ve manevi travmalarla çalışmaya devam etmek yerine, dinlenmeye alınmalı ve yerlerine yeni ekipler getirilmelidir. Bölgede çalışan sağlık ekiplerinin bir plan dahilinde birer haftalık vardiyalarla çalışması sağlanmalıdır. İyi planlandığı takdirde çok sayıda gönüllü hekim ve sağlık çalışanı olduğundan bu koşulun sağlanması sorun olmayacaktır.

Yaralıların gönderildiği illerdeki sağlık organizasyonu olağanüstü koşullar göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir.

Yeterli olan afet ilanı yerine yetkililerin özgürlükler ve hakların da kısıtlanmasını getiren OHAL ilanı siyasi ve maksadını aşan bir uygulamadır. Sorunlar OHAL ve sosyal medyaya getirilen kısıtlamalarla çözülemez.

İnsanların barınma, beslenme, soğuktan korunma gibi ihtiyaçları doğrudan sağlıklarını ilgilendirdiği için tıbbi malzeme ve insan gücü yanı sıra bu hizmetleri sağlayacak desteğin ulaştırılmasında da Tabip Odaları engellenmemelidir.

Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlükleri, TTB ve tabip odaları ile koordinasyon içinde olmalı, deprem bölgesinde sağlık hizmetlerinin planlanmasında, deprem bölgesine tıbbi malzeme ve insan gücü ulaştırma konusunda engellenmemeli, yetkili sayılmalıdır.

Dayanışma yaşatır, gün yaşama sarılma günüdür.

İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu


Bu HABERİ Paylaş!