Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu Nasıl Çalışır?
- Hekim Sözü Ocak-Şubat 2022
- 483
Gülriz Erişgen / Prof Dr., TTB Onur Kurulu Üyesi
Mesleğin değerleri, mesleki bilgi birikiminin, hastalıklardan korunma, tanı,
tedavi, rehabilitasyon süreçlerindeki uygulamaların, bunlardan elde edilen
deneyimin insanlık yararına kullanılmasını, geliştirilmesini gerektirir.
Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu, Türk Tabipleri Birliği’nin çalışma ve etkinliklerine katkıda bulunmanın yanı sıra güncel sorunlar ve ikilemlerle ilgili görüşler üretmek üzere kurulmuştur. Kurul, zaman zaman kesintiye uğramakla birlikte yaklaşık otuz yıldır çalışmalarını sürdürmektedir.
Etik Kurulun çalışmalarını üç başlıkta değerlendirmek mümkün. Bunlardan ilki, Etik Kurulun yaptığı yıllık çalışma programı doğrultusunda görüşler oluşturarak Merkez Konsey’e sunması. Örneğin 2018-2019 döneminde Etik Kurul, mültecilerin sağlık hakkına erişimi, geleneksel tamamlayıcı sağlık uygulamaları konularını programına aldı ve bunlarla ilgili hazırladığı raporları yayınlanmak üzere Merkez Konseyi’ne iletti. “Hukuka uygun sınırlama sebepleri olmaksızın hekimlerin mesleklerini icra etmelerinin meslektaşlarınca engellenmesi konusunda oluşturulan görüş” de bu kapsamdaki çalışmalardandır.
Güncel ya da dönemsel olarak öne çıkan etik sorunlar Etik Kurul’un diğer çalışma alanıdır. “Salgınlara Yönelik Türk Tabipleri Birliği Etik Kurulu Görüşü” bu çalışmalardan biridir. 2020 yılından itibaren yaşantımızı ve mesleki uygulamalarımızı derinden etkileyen pandemi, Etik Kurul’da ele alındı. Etik Kurul tarafından; Hekimlerin salgının yönetiminde ve toplumun bilgilendirilmesinde yol gösterici rollerinin yanı sıra sorumluluk alanlarının da belirlenebilmesi amacıyla bir görüş oluşturuldu.
Aşı konusunda tereddüt, aşı reddi ve aşı karşıtlığı olarak isimlendirilen yaklaşımları gösterenlerin giderek artması ile bunun sağlık hakkı ve toplumsal bağışıklığın sürdürülmesi kavramları ile yarattığı çelişkiler Etik Kurulda değerlendirildi ve “Aşı Konusunda Yaşanan Tereddütler, Aşı Reddi ve Aşı Karşıtlığı Konusunda Etik Kurul Görüşü” başlıklı metin yayınlandı.
Pandemi yönetiminde gerekli önlemler yerinde ve zamanında alınmadığı ve aşının yaygın bir biçimde uygulanması konusundaki sorumluluklar yeterince yerine getirilmediği için toplumsal bağışıklık sağlanamamış, son dönemde vakalar ve ölümler artmıştır. Bu durum devletin bireylerin ve toplumun haklarının, refahının korunması için belirli eylemleri zorunlu kılma yetkisi olduğu göz önüne alınarak, zorunlu aşı uygulaması tartışmasının gündeme gelmesine yol açmıştır. Bu tartışma, Etik Kurulun konuyu değerlendirilmesini gerektirmiştir. “Zorunlu Aşı Uygulaması Hakkında Etik Kurul Görüşü” bu bağlamda geliştirilmiştir.
Bilgi-iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve günlük yaşantımızda giderek etkisini arttırması ile teletıp uygulamaları da giderek yaygınlaştı. Pandeminin çevrim için etkinlikleri artırması da bu artışı hızlandırdı. Etik kurul, sağlık hakkına erişim, kişisel sağlık verilerinin ve mahremiyetin korunması konularında sorunlar barındıran teletıp uygulamaları ile ilgili görüş bildirdi.
Etik Kurul’un üçüncü uygulama alanı da Mesleki uygulamalarımızla ilişkili mevzuat ve düzenlemelerin tıp etiği açısından değerlendirilmesidir. Örneğin Sağlık Bakanlığının açlık grevlerinde tıbbi müdahale ile ilgili “hayati tehlikeye girdiği veya bilincinin bozulduğu hekim tarafından belirlenenler hakkında, isteklerine bakılmaksızın derhal hastaneye kaldırılmak suretiyle muayene ve teşhise yönelik tıbbi araştırma, tedavi beslenme gibi tedbirlerin kişilerin hayatları için tehlike oluşturmamak şartıyla uygulanması” şeklinde hukuki değerlendirmede bulunmuştur. Bunun üzerine Etik kurul, ölüm orucu ve açlık grevleri eylemlerinde hekim tutumu üzerine tekrar görüş yayınladı.
Bu kapsamda bir başka örnek, Etik Kurul’un halen gündeminde olan “Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik” taslağıdır. Etik Kurul bu taslağı tıp etiği yönünden değerlendirerek görüş oluşturmak üzere çalışmaktadır.
Etik kurulun Türk Tabipleri Birliği etkinlikleri içinde onlarca yıldır oluşturduğu görüş ve bunların gerekçelerine dair örnekleri artırmak mümkün. Bunlara TTB web sayfasından elektronik olarak ulaşılabilir. Kurul, bunların yanı sıra Dünya Tabipler Birliği tarafından oluşturulan metinlere de katkı sunmaktadır.
Etik bildirgeler, hekimliğin farklı alanlarının, sağlık alanındaki farklı disiplinlerin bilgi ve deneyimleri ile oluşturulan uzlaşı metinleridir. Mesleki uygulamalarında hekimlerin en önemli rehberidir. Etik bildirgeler değişen koşullara, günün gereksinimlerine göre yeniden gözden geçirilip, güncellenir. Bildirgelerin oluşturulmaları, geliştirilip güncellenmeleri, hekimlerin seçilmiş temsilcilerinin en geniş katılımlarıyla oluşturulan tartışma ortamında gerçekleştirilmelidir. TTB Etik Kurulu gereksinimlerin belirlenmesi, bildirgelerin geniş katılımla tartışılıp geliştirilmesi ve güncellenmesinde önemli işleve sahiptir. 2018 yılında TTB Etik Kurulu, 2009 yılında kabul edilen ve yayınlanan etik bildirgelerin güncellenmesi ve gereksinim duyulan başlıklarda yeni bildirgeler geliştirilmesi amacıyla çalışma başlattı. Tıp tarihi ve etik anabilim dalları, uzmanlık dernekleri ve tabip odalarından, oluşturulması, geliştirilip güncellenmesi gereken bildirgelere ilişkin önerileri istendi. Aralık 2018’de düzenlenen çalıştayda bu öneriler doğrultusunda yedi çalışma grubu on dört bildirge üzerinde çalıştı. Çalışma gruplarında hazırlanan metinler TTB Etik Kurulu tarafından, gruplarla iletişim sürdürülerek, gözden geçirildi. Bildirgeler, TTB delegelerinin tartışmasına açılmak üzere 2019 yılının Aralık ayında gerçekleştirilen TTB Olağanüstü Genel Kuruluna getirildi. Genel Kurulda ayrıntılarıyla tartışıldı ve kabul edildi.
TTB Etik Kurulu sözü geçen bu çalışmaları tıp etiği uzmanı, temel ve klinik alanlardan hekimler ve farklı alanlardan sağlık ve etik konuları üzerinde çalışan üyeler ile yürütmektedir. TTB Etik Kurulu Çalışma İlkelerine göre “Etik kurul; tıp etiği uzmanı, tıbbın temel ve klinik çeşitli dallarından temsilciler ile Hemşirelik, Felsefe, Sosyoloji, Hukuk gibi alanlardan gelen, sağlık ve etik konuları üzerinde çalışan ve TTB Merkez Konseyi’nce belirlenen 13’ü aşmayacak sayıda üyeden oluşur.” Kurul gerektiğinde üyeleri dışında kişilerin görüşüne başvurabilir ya da olguya özel geçici komisyonlar, çalışma grupları kurulabilir.
2017’den beri içinde bulunduğum dönemde, kurulun yaptığı yıllık çalışma programında yer alan konular ya da süreçte ortaya çıkan güncel sorunları önce kurul üyelerinden bir ya da ikisi ele alarak etik kurulun görüşüne zemin oluşturmak üzere bir hazırlık yapmaktadır. Sonrasında kurul bir araya gelerek bu zeminde, uluslararası belgeler, mevzuat, varsa daha önce oluşturulmuş görüşler, Dünya Tabipler Birliğinin görüşlerini dikkate alarak gereksinimi karşılayacak, sorun ya da ikilemin çözümüne katkı sağlayacak bir metin oluşturmaya çalışır. Etik Kurul’un çalışma ilkelerinde yer alan “oluşturulan görüşün meslek etik değerleri ve sağlık hakkı ile gerekçelendirilmesi gerekliliği” vurgusu önemlidir.
TTB Etik Kurulu’nun 2017-2018 Çalışma Raporunda belirtildiği gibi tıbbi uygulamaların yarattığı değer sorunları yanında teknoloji yoğun sağlık hizmetlerinin çeşitliliği ve neden olduğu çok boyutlu ve karmaşık ikilemler, sağlık hakkının dönüştürülerek talebe indirgenmesi, sağlık hizmetlerinin metalaştırılması tıp etiğine olan gereksinimi her geçen gün artırmaktadır. Tıbbın uygulayıcısı olan hekimlerin ve TTB’nin bu değer tartışmalarının dışında kalması olanaklı değildir. Bu sorumluluk gereği TTB bünyesinde Etik Kurul yapılanması oluşturulmuş ve bugüne kadar çok değerli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 1990’lı yıllardan beri süren bu çalışmalara katkı sunan herkesin emeklerini saygıyla anımsamak önemlidir.
Etik bildirgeler hekimliğin binlerce yıllık değerler bütününün mesleki uygulamalara ışık tutan rehberleridir. Mesleğin değerleri, mesleki bilgi birikiminin, hastalıklardan korunma, tanı, tedavi, rehabilitasyon süreçlerindeki uygulamaların, bunlardan elde edilen deneyimin insanlık yararına kullanılmasını, geliştirilmesini gerektirir. Ancak hekimliğin değerleri bundan ibaret değildir. Sağlığı etkileyen sosyal koşulların, toplumsal eşitsizliklerin doğrudan ve dolaylı etkilerinin insanların iyilik hallerini, sağlıklarını ve sağlık hizmetlerine erişimlerini nasıl olumsuz etkilediğinin bilgisiyle eşitsizliklerle mücadele de hekimlik değerlerinin bir gereğidir. Öte yandan gerek ekonomik, gerek sosyal koşullar nedeniyle ya da insanların kendilerine özgü özellikleri bakımından daha kırılgan, görece daha riskli toplum kesimlerinin gereksinimlerine duyarlı olmak da hekimlik değerlerinin bir bileşenidir. Etik bildirgeler bu süreçlerde hekimlerin kılavuzu olacaktır. Ancak bildirgelerin alanı bununla sınırlı değildir. Çünkü hekimlik değerleri zorlu koşullarda tutum almayı da gerektirir. İnsanlık tarihi savaş, çatışma koşullarında artan hak ihlallerinin tanıklığıyla doludur. Böylesi dönemlerde insan hakları ihlallerinin güvenlik politikalarının aracı haline getirildiği bilgisinden hareketle tutum almak da hekimlik değerlerinin olmazsa olmazıdır. İnsan hakları ihlalleri baskı rejimlerinin gündelik uygulamalarının içinde yer almaktadır. Bu bağlamda işkence ve kötü muamele başta olmak üzere her gün pek çok hak ihlali gerçekleşmektedir. İnsan hakları ihlallerinin egemen güçler tarafından güvenlik gerekçeleri ile “meşru” gösterilmeye çalışıldığı zamanlarda, hekimlik değerleri bu ihlallerin tıbbi bulgularının belgelenmesinde tutum almayı da gerektirmektedir. Başka türlü adalete erişim, onarım ve ihlallerin tekrarlanmaması mümkün olmayacaktır. Hekimlik tarihi mesleki bilginin kötüye kullanıldığı, bunun için güç odaklarının hekimler üzerinde baskı oluşturduğu dönemlerin tanıklıkları ile doludur. Bu bağlamda hekimlerin yer aldığı “tıbbi!” deneylerin gaddar örnekleri hekimlik tarihinin kara sayfalarına yazılmıştır. Bunların bir kısmı ifşa edilmiş, Nürnberg mahkemelerinde olduğu gibi hak ihlallerinin bileşeni olan hekimler açısından kısıtlı da olsa yüzleşme, yargılama ve adalete erişim süreçleri işletilmiştir. Tuskegee vakasında olduğu gibi on yıllar sonra geç gelen bir özür gerçekleşmiştir. Japonya’da 731. Birimde yaşanan vahşet için ne yazık ki aynı şeyi söylemek olanaksızdır. Bu nedenle alanın mesleki değerler çerçevesinde düzenlenmesi çok önemlidir. Etik bildirgeler uzlaşma metinleridir. Hekimliğin farklı alanlarının, sağlık alanındaki farklı disiplinlerin ve sağlıkla ilgili sosyal bilimlerin bilgi birikimlerinin, deneyimlerinin katkısıyla gerçekleştirilen derinlikli tartışmaların ışığında geliştirilirler. Bildirgelerin geliştirilmesi sürecinde hasta hakları ile ilgili örgütlü yapıların katkılarının alınması da çok önemlidir. Etik bildirgeler yaşayan organizmalardır, değişen koşullara, günün gereksinimlerine göre yeniden gözden geçirilip, güncellenirler. Geliştirilen ve güncellenen bildirgelerin son gözden geçirilmesi ise hekimlerin seçilmiş temsilcilerinin en geniş katılımlarıyla oluşturulan tartışma ortamında gerçekleştirilir ve bildirgelere son hali verilir. Türk Tabipleri Birliği Etik Bildirgeleri de bu bakış açısı ile ve özenle geliştirilmiştir. 2009 yılında kabul edilen ve kitabı basılan Etik Bildirgelerin bazılarının güncellenmesi ve gereksinim duyulan başlıklarda yeni bildirgeler geliştirilmesi amacıyla Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalları, Uzmanlık Dernekleri ve Tabip Odalarından bildirge geliştirilmesine gereksinim olan alanlarla, güncellenmesi gerektiğini düşündükleri bildirgelerle ilgili önerileri istenmiştir. 2018 yılının Aralık ayında farklı disiplinlerden 77 kişinin katılımıyla iki günlük bir çalıştay düzenlenmiştir. Çalıştayda yedi çalışma grubu 14 bildirge üzerinde çalışmıştır. Çalıştay sonrası elektronik ortamda devam eden grup çalışmaları ile bildirge taslakları oluşturulmuştur. Çalışma gruplarından gelen bildirgeler TTB Etik Kurulu tarafından titiz bir çalışmayla tek tek ele alınmış, düzenlenmiş ve tüm bildirgeler yedi çalışma grubunun koordinatörlerine geri bildirim vermeleri amacıyla tekrar iletilmiştir. Gelen katkılar dikkate alınarak Etik Kurul tarafından son hali verilen bildirgeler TTB Delegelerinin tartışmasına açılmak üzere 2019 yılının Aralık ayında gerçekleştirilen TTB Olağanüstü Genel Kuruluna getirilmiştir. Genel Kurul tarafından ayrıntılarıyla tartışılmış ve kabul edilmiştir. Bu kitap 71. Olağanüstü Genel Kurul’da kabul edilmiş bildirgelerle birlikte geçmişten gelen ve halen geçerliliğini koruyan tüm TTB Etik Bildirgelerini kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Böylece bildirgelerin bütünlüklü olarak sağlık ortamına sunulması amaçlanmıştır. Etik Bildirgelerin hekimliğin mesleki değerlerinin korunması ve geliştirilmesine katkı sunması en büyük dileğimizdir.