İktidarın Hekim Korkusu: 14 Mart Yürüyüşümüze Barikat Kuruldu


  • Mart 16, 2015
  • 2092



İstanbul Tabip Odası’nın her yıl gerçekleştirdiği, gelenekselleşmiş olan Tıp Haftası Yürüyüşü polis barikatıyla engellendi.

Tıp Haftası etkinliklerinin son gününde, 15 Mart 2015 Pazar günü 12.00’da Tünel Meydanı’nda toplanan hekimler “Hekimlik İlkelerinden, Nitelikli Sağlık Hizmetinden Ödün Yok” ve “Güvenceli, Emekliliğe Yansıyan İnsani Ücret, Şiddete Son, Mesleki Yıpranma Hakkı, Halka Ücretsiz, Eşit, Ulaşılabilir, Nitelikli Sağlık Hizmeti” pankartlarının arkasında bir araya geldiler.

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu (İMOK) bileşeni olan meslek odalarından yönetim kurulu üyeleri de hekimlere destek vermek üzere Tünel Meydanı’ndaydılar. Burada İMOK adına bir açıklama yapan Dönem Sözcüsü, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Kazım Mermer; “Bize sağlıkta reform diye anlatılanın gerçekte sağlıkta özelleştirme olduğunu biliyoruz. Hekim arkadaşlarımızın sadece özlük hakları için değil, halkın sağlık hakları için mücadele ettiklerini biliyoruz. Bu mücadelede yanlarındayız, birlikteyiz” diye konuştu.

Coşkulu kortej “Sağlık Haktır Satılamaz”, “AKP Sağlığa Zararlıdır”, “Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir”, “Parasız, Eşit, Anadilde Sağlık”, “Hekimiz Köle Değil” sloganlarıyla Galatasaray Lisesi’ne dek yürüdü. Bu noktada polis barikatlarıyla ve tomayla kortejin önü kesildi. Bu fiili ve hukuksuz engelleme hekimlerin tepkisiyle karşılandı.

Odamız Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç burada yaptığı konuşmada; “AKP iktidarı korkuyor. Demokratik taleplerimizi dile getirmemizden, haklarımız için mücadele etmemizden, bir araya gelmemizden korkuyor. Her yıl yaptığımız geleneksel tıp haftası yürüyüşünün önüne polis barikatı çekilmesinin başka açıklaması yoktur. Biz hekimler ve sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Haftası’nda esnek, kuralsız çalıştırılmaya, emeğimizin sömürülmesine, sağlık alanının ticarileştirilmesine, paran kadar sağlık anlayışına karşı sokaktayız. Halkın eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti alması talebiyle sokaktayız. Emek sömürüsünü gerçekleştirmek insanları sınırlarının üstünde çalıştırmaktan geçer. Bizim köle gibi çalışmamızı istiyorlar. Kamuoyunda hekime rahat ulaşabilmeyi başlı başına bir olumluluk olarak sundular, bu durumu halkı yanıltmak için kullandılar. Oysa biz biliyoruz ki bir yıl içinde sağlık kurumlarına müracaat eden insan sayısı 3 katına yükselmiştir. Acillere başvuru alabildiğine artmıştır ancak bu sağlık kurumlarına başvuran insanların yüzde 90’ı memnuniyetsiz ayrılmıştır. Ama hükümet büyük bir yanılsama yaratarak bir yandan sağlığı paralı hale getirip, hastaneleri ticarileştirip hastaları müşteri haline getirirken diğer yandan sağlık alanında çok olumlu adımlar atılıyor görüntüsü yaratmaktadır. Bizler sağlık alanında yaşanan gerçek durumu haykırmak üzere buradayız. Yine bizler üniversite ortamının özerk, bilimsel, demokratik olması talebiyle buradayız. Türkiye’nin en köklü, eski kurumlarından biri olan İstanbul Üniversitesi’nde geçtiğimiz günlerde yapılan rektörlük seçimlerinde öğretim üyeleri seçimlerini Demokratik Üniversite Girişimi’nin adayı olan Prof. Dr. Raşit Tükel için kullandılar. AKP iktidarının bu süreçte öğretim üyelerinin tercihine saygı duyup duymayacağını, nasıl bir tavır takınacağını merakla bekliyoruz. Bizler üniversiteleri yeniden bilimsel, özerk, demokratik ortamlar kılabilmek adına elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bizim amacımız, geleneksel yürüyüşümüzü her yıl olduğu gibi gerçekleştirmek, emniyet mensuplarını, valiliği barikatları kaldırmaya, bu anti demokratik uygulamadan vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi.

Prof. Dr. Raşit Tükel de yaptığı konuşmada hekim yürüyüşünün önüne çekilen barikatı protesto ederek; “Biz yıllardır 14 Mart Tıp Haftası’nı halkın sağlık hakkı, sağlık emekçilerinin hakları için yaptığımız bir yürüyüşle sonlandırıyoruz. Bugüne kadar bu hakkımız engellenmedi. Demokratik bir ülkede hekimlerin hakları için, halkın sağlık hakkı için yürümesi engellenemez. Emniyet güçleri önümüze barikat kurarak haklarımızı ihlal ediyorlar, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz, mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

Oda Başkanımız Prof. Dr. Selçuk Erez ise yaptığı konuşmada; “Emniyet mensuplarına sesleniyoruz; Hipokrat’ın önünü açın, İbn-i Sina’nın önünü açın. Biz burada halkın sağlığının ne denli tehdit altında, ne denli kötü durumda olduğunu ifade etmek üzere toplandık. Hükümetin göz boyamaya dönük adımlarının ardında sağlık alanının gerçekte ne denli kötü bir tablo içinde olduğunu ifade etmek üzere buraya geldik. Demokratik bir hak olan yürüyüş ve basın açıklaması yapma hakkımızı engelleyemezsiniz. Bu yaptığınız hukuksuzdur. Anayasaya, uluslar arası hukuka göre suçtur. Barikatları derhal kaldırmanızı talep ediyoruz” dedi.

Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ozan Toraman ise; “Emniyet güçleri bizim güvenliğimizi sağlamak için buradalar. Bizim taleplerimizi barışçıl, demokratik bir şekilde, güvenle dile getirebilmemizi sağlamak için buradalar. Bu hakkımızın engellenmesi anayasal bir suçtur, uluslar arası sözleşmelere göre suçtur. Unutmasınlar biz burada önümüzde set çeken güvenlik güçlerinin de sağlık hakkı için mücadele ediyoruz. Bu ülkede herkesin nitelikli sağlık hizmetine ulaşabilmesi için mücadele ediyoruz. Hükümetin açıkladığı Sağlıkta Dönüşüm Programı rakamlarının gerçeği yansıtmadığını biliyoruz. Çevremizdekilere sorsak, bir üniversite hastanesine, bir devlet hastanesine gittiğinizde gönül rahatlığıyla ‘nitelikli sağlık hizmeti alıyorum’ diyen kim var?  Acillerde en canınız yandığı anda, çile çekmeden tedavisini olabilen kim var? Bu ülkenin insanları katkı-katılım payları, reçete parası, ilave ücret ödüyor ama karşılığında gerçek, nitelikli bir sağlık hizmetine ulaşamıyor. Bu sağlık sistemine güvenemiyorsunuz. İşte bu yürüyüş bu gerçeği seslendirmek için var. Biz görevimiz gereği yolunda gitmeyen şeyleri anlatmak için buradayız ve bu mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.

Yaklaşık 1 saatlik bekleyişin ardından barikatın açılmaması “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarıyla protesto edildi. Yürüyüşte Taksim Atatürk Anıtı’na bırakılmak üzere taşınan çelenk protesto için, barikatta bekletilen tomanın önüne konuldu. Yine yürüyüşte taşınan Hipokrat ve İbn-i Sina portreleri de tomanın ve polis barikatının önüne konuldu. 2015 yılı 14 Mart Tıp Bildirgesi de bu noktada, Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Dilek Kanmaz tarafından okundu. Bildirgede; “Hekimler, meslektaşları ve diğer sağlık çalışanlarıyla beraber ekip olarak herkesin gereksinimine göre nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyorlar; başta performans olmak üzere sağlık çalışanlarını birbirine düşüren, hekimler arasında ayrımcılık yapan sağlık politikalarına itiraz ediyorlar.

Sağlık hizmetlerinin basamaklandırılarak sunulmasının iyi hekimlik ilkelerinin gereği olduğunu savunuyorlar. Koruyucu sağlık hizmetleri yolu ile hastalıkları daha oluşmadan önleyen toplum ve toplumsallaşmış sağlık algısı içerisinde sağlıklı ve özgür bir yaşama ulaşmak istiyorlar. Sağlık hizmetlerinde hastalığın ekonomik gelir artışı yolu olmasına itiraz ediyorlar.

Hekimler, hastasına yeterince zaman ayırarak, gerçek bir hasta hekim ilişkisi içesinde nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyorlar. Yüzlere varan poliklinik sayıları ve uzun çalışma saatlerine itiraz ediyorlar. Hekimler sağlıklı bir toplumun barış içerisinde yaşayan, özgür toplumlarda daha olası olduğunu biliyorlar. Toplum içerisinde ayrımcı söylemlerle, ötekileştirme politikalarına itiraz ediyorlar. Hekimler, ülkemizde ve bölgemizde büyük yıkımlara neden olmuş savaşçı politikaların sonucunda oluşan milyonlarca mülteci, yüzbinlerce ölüm ve sakatlıklara neden toplumsal sorunlara karşı barış olmadan sağlık olmaz diyorlar. Savaş ve yıkım politikalarına, nefret söylemine, yoksulluğa itiraz ediyorlar. Hekimler özgür bir şekilde iyi hekimlik yapmak istiyorlar. Yaşamı, doğayı, barışı ve eşitliği hemen şimdi talep ediyorlar” denildi.

Bildirge için tıklayınız.


Bu HABERİ Paylaş!