Bilindiği gibi İstanbul İli; Anadolu (Kuzey ve Güney) ve Avrupa (Bakırköy, Beyoğlu ve Fatih) yakasında bölgelere ayrılarak 5 Kamu Hastane Birliği Genel Sekreterliği kuruldu. Bu genel sekreterlikler, aralarında bazı üniversitelerin afiliye oldukları hastaneler, eğitim araştırma hastaneleri olmak üzere 54 kamu hastanesini paylaştı. 15 milyonu aşan nüfus ve yaklaşık 2.5 katrilyonu bulan bir bütçeyle dev bir sağlık holdingine dönüşen genel sekreterliklere atanan 500’ü aşan sözleşmeli yöneticilerle bu hastaneler şirket gibi yönetilecekler. Özel sektördeki uygulamaların hayata geçmesi beklenen kamu hastanelerinde çalışanlar tedirginler.

Yaşanan süreçte gözlenen kimi değişiklik ve sıkıntılar şunlar oldu:

1.    Yeni yöneticiler ilk iş olarak hastanelerin fiziki yapısında değişikliklere başladılar. Bazı hastanelerde yeni poliklinik ve servisler açmak üzere mekan arayışları başladı. Bu süreçte hekimlerin çalışma yerleri ve dinlenme odalarında da değişiklikler yapıldı. Hekimlerde bazı rahatsızlıklara yol açan bu tip uygulamaların karşılıklı görüşmeler yoluyla, diyalog kanalları açık tutularak ve hastane çalışanlarının görüşleri alınarak yapılmasının uygun olacağı konusunda bir görüş birliği oluşmuş durumda.

2.    Bir diğer uygulama ise sağlık çalışanlarının görev yerlerindeki değişiklikler oldu. Geçici görevle çalışanlar kalıcı kadrolarına gönderilmeye başlandı. Genel sekreterler kadro açığı olan yerlere kadro fazlalığı olanları göndermeye başladı. Burada ilin ücra köşelerinde kadro açığı olduğu için ister istemez merkezden perifere doğru bir sağlık çalışanı hareketi yaşanması bekleniyor. Şehir merkezlerinden uzak; Çatalca, Silivri, Arnavutköy, Tuzla, Şile, Beykoz, Sultanbeyli benzeri yerlere gönderilen veya gönderilecek hekimlerde bir huzursuzluk olduğu gözlenmekte. Bu sürecin de hakkaniyetle ve şeffaf bir biçimde sürdürülmesinin esas olduğunu düşünüyoruz. Sürgün korkusu yaşamadan, geçici görevlendirmeyi bir tehdit unsuru gibi kullanmadan hizmet esasıyla yapılacak bazı görevlendirmelerin anlayışla karşılanacağını düşünmekteyiz.

3.    Döner sermaye ödemelerinin azalacağı, kesileceği yolunda dolaşan yaygın söylentiler de önemli bir kaygı unsuru olmuş durumda ve hekimler bu konuda da oldukça huzursuz. Aldıkları ücretlere göre kurdukları yaşam düzeyi, harcamalar, borçlanmalar, aylık temel harcamalar ancak azami döner sermaye ödemesi yapılmasıyla karşılanabilmekte. O nedenle bu konuda gerekli duyarlılığın gösterilmesi ve döner sermaye kesintisinin sözünün bile edilmemesi gerekmektedir.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu da  bütün bu sıkıntıları, yeni düzenlemenin hekimlik ve hastane ortamına getireceği değişiklikleri ortaya koymak, fikir alışverişinde bulunmak üzere yapmayı planladığı bölge toplantılarını tamamlandı. Bu toplantılardan ilki İstanbul Anadolu Kuzey Bölgesi’ne bağlık hastanelerin hekimlerin katılımıyla İstanbul Tabip Odası Kadıköy Bürosu’nda gerçekleştirildi.

Ardından sırasıyla, Bakırköy Bölgesi: 25 Aralık Salı günü Hava-İş Genel Merkezi Toplantı Salonu, Beyoğlu ve Fatih Bölgesi: 26 Aralık Çarşamba günü  İTO Cağaloğlu Binası’nda, Anadolu Güney Bölgesi ise  27 Aralık Perşembe günü  Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi Maltepe’de yapıldı.


Toplantıları satır başlarıyla ifade edecek olursak hekimler;
•    Her hastaya en az 15 dakika süre ayrılmasını,
•    Her genel sekreterlik bünyesinde bir İstanbul Tabip Odası irtibat bürosunun kurulmasını ve bu büronun bir yürütme kurulu oluşturmasını,
•    Döner sermaye ödemelerinin her ayın 15’inde düzenli ve azami sınırdan verilmesini,
•    Kararların üstten değil çalışanların görüşüne başvurarak alttan alınmasını,
•    Asistan eğitiminin kesintiye uğramamasını,
•    Eğiticilere ve uzmanlık eğitimine gerekli özenin gösterilmesini,
•    Sağlık çalışanlarının sağlığına ve iş güvenliği esaslarına dikkat edilmesini,
•    Şiddete yol açan etkenlerin bertaraf edilmesini istiyorlar.

İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu