İstanbul Tabip Odası (İTO) Tıp Öğrencileriyle Felsefe toplantılarının üçüncüsünde evrimsel psikiyatri penceresinden homosapiensin bugünlere nasıl geldiğini iki çok değerli bilim insanından dinleyeceğiz.
Toplantımızın konuşmacılarından Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım "Normal Bilinenden Psikopatolojiye İnsanın Öyküsü ve Zihin Evreninin Bilinmeyenleri” başlıklı konuşmasını şu şekilde özetliyor: "Bugün hastalık belirtisi şeklinde tanımlanan ve hemen her insanda bir zorlanma ya da stres altında ortaya çıkan birçok ruhsal/bedensel belirti aslında insanın milyonlarca yıllık sağ kalım öyküsünün son perdesinde patolojik etiketi yapıştırılmış, sağ kalım çabalarıdır. İnsan beyninin evrimi aynı zamanda doğaya direnen bir canlıdan doğaya hükmeden bir canlıya geçişin de öyküsüdür. Dil işlevleri, soyutlama becerisi, doğadaki gerçekliğin ötesinde bir dünya kurgulayabilme yetisi insanı diğer canlılardan farklılaştırmış, fakat diğer yandan insanın şizofreniden otizme birçok psikiyatrik hastalıkla tanışması gibi bir bedel ödemesine mal olmuş, aynı zamanda bu zorlu süreç birçok adaptif yeteneğin de yük haline gelmesi ile sonuçlanmıştır. Doğada ancak bir grubun üyesi olarak sağ kalabilen insanın grup içinde olmayı sürdürme çabası çevresinde şekillenen bu evrimsel gelişim bireyin kendi sağ kalımından bağımsız olarak grubun varlığını koruyacak özelikleri de geliştirmiştir. İnsan beyni sadece bireyin kendisi ve kendi geninden olanların varlığı için değil aynı zamanda mensubu olduğu grubun herhangi bir üyesinin varlığı için de çabalamaya eğilimli bir yapıya evrilmiştir. Bu hali ile insan nedir? Seven, koruyan, saldıran ve yok eden insanın biyolojik tarihi neler içerir? Zihin evreninin bilinmeyenleri bizi hangi gerçekler ile yüzleştirmektedir.”
Diğer konuşmacımız Dr. İlker Küçükparlak "Psikiyatrinin Evriminde Evrimsel Psikiyatri” başlıklı konuşmasını şöyle özetliyor: "Evrim kuramı ortaya atıldıktan sonra pek çok bilim dalına nüfuz etmiş ve farklı bilim dalları içerisinde evrimsel biyoloji, evrimsel tıp, evrimsel antropoloji, evrimsel psikoloji gibi kendi alt disiplinlerini oluşturmuş ya da "memetik” gibi kavramsallaştırmalarla biyoloji dışı disiplinleri de etkilemiştir. Evrimsel psikiyatri de bu alanlardan biri olarak kabul edilebilir. Psikiyatrinin bilimsel bir alan olarak rüştünü kanıtlaması için tarihsel olarak bazı dönüm noktalarına işaret edilebilir. Evrimsel kavramlarla analoji kurulacak olursa; psikiyatrinin bu dönüm noktalarından 'sağkalımı' için semptom kümelerine dayalı ve ateorik bir tanılandırma sistemi geliştirmek gibi bir 'bedel' (trade-off) ödemesinin gerekmiş olduğu söylenebilir. Bu bağlamda evrimsel psikiyatrinin ise epistemolojik yapısı itibariyle etiyolojik bir perspektif barındırmasından ötürü, ateorik olan bu tanılandırma ve kümelendirme sistemlerine sahip psikiyatri için, hastalıkların doğasını daha iyi anlamak açısından bir potansiyel barındırdığı varsayılabilir.”
Toplantımızın moderatörü İTO Tıp Öğrencileriyle Felsefe Çalışma Grubunun kurucularından, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni geçtiğimiz aylarda bitirmiş, deyim yerindeyse çiçeği burnunda genç bir doktor; Yasir Çatal.