Geçtiğimiz günlerde toplum tarafından tanınan bazı kişilere yönelik yürütülen bir soruşturma kapsamında uyuşturucu maddelerin tespitine yönelik testler yapılmış; test sonuçlarını içerir Adli Tıp Kurumu raporu, kişilerin isim ve soyisimleri ile birlikte kan ve saç örneklerinde tespit edilen etken maddelere de ayrıntılı olarak yer verilerek basına ve sosyal medyaya yansımıştır.

Kamuoyunun ilgisini çeken bu durum, hem sosyal medya hesaplarında, hem yazılı ve görsel basında sıkça paylaşılmıştır.

Sadece uyuşturucu maddeler değil, kişilerin kullandığı bir kısmı yeşil reçeteli bir kısmı ise normal reçete ile kullanılan ilaçlara ilişkin etken maddeler dahi, sanki yasaklı madde tespit edilmiş gibi gündemleştirilmiştir.

Sadece tarafları açısından aleni olması gereken ve gizlilik içinde yürütülmesi gereken soruşturmalarda, kişisel sağlık verilerini içerir raporların bu şekilde basınla ve kamuoyu ile paylaşılmış olması, hukuken kabul edilebilir değildir.

Basın ile paylaşılan ve hızlıca yayılan bu veriler, Anayasa’nın 20. maddesiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesiyle, İnsan Hakları ve BİYOTIP Sözleşmesi’nin 10. maddesiyle ve bir bütün olarak kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuatla koruma altına alınan “kişisel sağlık verileri”dir; “özel nitelikli kişisel veri”dir. Aktarılan mevzuat uyarınca; “Herkes, kendi sağlığıyla ilgili bilgiler bakımından, özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.”

Kişilerin toplumda tanınır olması, bu paylaşımları haklı kılmamaktadır. Kişilerin rızası olmaksızın, özel nitelikli kişisel verilerinin paylaşılması, kuşkusuz kişilerin sağlık hakkını ve özel nitelikli kişisel verilerinin korunmasına yönelik ilkeleri açıkça ihlal etmektedir.

Gerek adli makamları, gerek basın yayın kuruluşlarını, gerekse de sosyal medya üzerinden habercilik yapan kişileri, özel nitelikli kişisel veri niteliğindeki sağlık bilgilerini paylaşırken daha özenli olmaya, özel yaşama ve sağlık hakkına saygı göstermeye davet ediyoruz.

İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu