Basın Açıklaması - TTB Hekimlerle Birlikte Hekimler İçin Çalışmalarına Devam Edecek!


  • Aralık 07, 2023
  • 817

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınmasıyla ilgili 7 Aralık 2023, Perşembe günü İ.Ü İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Ana Girişi önünde basın açıklaması yapıldı. İstanbul Tabip Odası'nın (İTO) çağrısıyla hastane önünde toplanan sendikalar, emek-meslek örgütleri, hekimler ve sağlık çalışanları mahkemenin kararına tepki gösterdi. 

Eylemde konuşan İTO Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç TTB Merkez Konseyi'nin tarihinde ilk kez "amaç dışı faaliyet" adı altında görevden alındığını söyledi. "Mahkemenin kararını bugün bunu en yüksek perdeden protesto etmek için buradayız" diyen Dr. Oruç sözü İTO Başkanı Dr. Nergis Erdoğan'a bıraktı. Dr. Nergis Erdoğan'ın açıklaması şöyle:

"30 Kasım'da TTB Merkez Konseyi görevden alındı. İki gün önce bir TV programında fikrimi sorduklarında samimiyetle 'ülkemizde hukukun zerresi kalmışsa takipsizlik kararı verilmesini bekliyorum' demiştim. Ve durum bize gösterdi ki evet ülkemizde hukukun zerresi ne yazık ki kalmamış. 1980 anayasasını değiştirdiklerini, sözde demokratik yaptıklarını söyleyenler ne yazık ki bugün hukuku 12 Eylül anayasasının çok daha gerisine götürmüş durumdalar. Çünkü bu yapılan Türkiye tarihinde hekimlere yönelik en önemli saldırılardan bir tanesi ve son derece antidemokratik. Mesele 1980 anayasasına, 6023 sayılı yasaya 1980 darbesi sonrasında bir madde konmasıyla başlıyor. Amaç dışı faaliyet gösterdiği takdirde TTB Merkez Konseyi'nin görevden alınabileceğine dair bir madde bu. Ama amaç dışılık kesinlikle belirlenmemiş ve ne olduğu hala da belli değil. 'Amaç dışı faaliyet' dediğiniz nedir? Pandemi döneminde en bilimsel verileri halka sunarak halkın sağlığını korumak mıdır? Nöbetlere karşı asistan hekimleri savunmak mıdır? Usulsüz ve yetersiz açılan tıp fakültelerine karşı çıkmak mıdır? Emekli hekimlerin maaşlarından, performans sistemine kadar hekimlerin çalışma koşullarını bozan, onların özlük haklarını engelleyen düzenlemelere karşı mücadele etmek midir? Bilinmelidir ki bugün ülkede yüzlerce TTB Merkez Konseyi vardır. Hepimiz TTB Merkez Konseyiyiz, hepimiz bu görevin başındayız."

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve DİSK Dev Sağlık-İş temsilcilerinin de söz aldığı eylemde basın açıklamasını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru okudu. Basın açıklaması şöyle:

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ HEKİMLERLE BİRLİKTE HEKİMLER İÇİN ÇALIŞMALARINA DEVAM EDECEK! 

Zamanı ve mekânı, gecesi ve gündüzü olmayan, olanakları sınırlı, yetkisi az, sorumluluğu ise fersahları aşan bir mesleğin gönüllülerine;

Geçmişten bugüne antidemokratik uygulamaların yoğunlaştığı dönemlerde, TTB iktidarların hedefinde olmuştur. Sağlık ortamının yönetiminde yandaş medyanın desteğiyle, hekimlerin tek amacının ekonomik kazanç olduğu algısı oluşturan bir sağlık bakanı görevliyken; ne yazık ki son yirmi yılda farklı bir tutum olmadı, hedef büyütüldü.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) iktidarda kim olduğunu gözetmeksizin bilimsel veriler eşliğinde hekim haklarından ve halkın sağlık hakkından yana açıklamalar yapmaktan geri durmamıştır; amaç dışı faaliyet gösterdiği gerekçesiyle hekimlerin oylarıyla seçilen on bir TTB Merkez Konseyi üyesi görevlerinden alınmış ve yerlerine beş kişilik bir ekip atanmıştır. Atananlar TTB çatısı altındaki çeşitli illerin Tabip Odası başkanlarından olsa da, hekimlerin seçme hakları gasp edilmiştir. Ve “kayyım” unsuru taşıyan bu durumla hekim iradesinin önüne geçilmiştir.

Mahkemenin iddia ettiği amaç dışı faaliyetler nelerdir?

  • Pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı’nın sakladığı gerçek verileri kamuoyu ile paylaşmak mıdır?
  • Sağlıkta şiddete yönelik Beyaz Kod kazanımı mıdır?
  • Asistan hekimlerin yıllardır süregelen mücadele sonunda nöbet ertesi izin kazanımı mıdır?
  • İntörn hekimlere maaş hakkı talep etmek midir?
  • Sağlık Bakanlığı’nın gözü önünde katledilen, şiddete uğrayan meslektaşlarımıza sahip çıkan eylemler midir?
  • Doğa ve insan hakları için hekimlerin sözü olması mıdır?
  • Türk Tabipleri Birliği en önemli organlarından olan kol faaliyetleri ile hekimlerin sağlık alanındaki eksikliklere karşı yürüttükleri yapıcı onarı çalışmalar mıdır?
  • Yurdun dört bir yanında üniversitelerde ve eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan hekimlerin sesi olmak mıdır?
  • Serbest çalışan hekimlerin özel hastanelere mecbur bırakılmasına karşı sessiz kalınmamak mıdır?
  • Çürümeye bırakılan, terkedilen köklü üniversite hastanelerinin açıklama yapılmaksızın başka bölgelere taşınıp bölünmesi / kapatılmasına karşı çıkmak mıdır?
  • Kadın hekimlerin iş yerlerinde uğradıkları mobbinge, tacize karşı ses çıkartıp onlarla birlikte dayanışma içinde olmak mıdır?
  • Hekimlerin ücret ve özlük hakları için verilen mücadele midir?
  • Hekimlerin gelecek güvencesiyle yaşanabilir ücret talebini dillendirmek midir?
  • Kızamık gibi toplum sağlığını tehdit eden durumlarda yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak ve topluma uyarılarda bulunmak mıdır?
  • Deprem bölgesinde kaderlerine terk edilmiş meslektaşlarımızın yanında olmak mıdır?

Hekimliğin amacı insanların bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde yaşamlarını sürdürmesini sağlamak ve yaşatmaktır. TTB’nin amacı ise hekimlerin mesleki ve özlük hakları yanı sıra toplumun sağlık hakkını korumaktır. TTB’nin faaliyetleri ve söylemleri bu çerçevede değerlendirilmelidir. TTB’nin amaçları ve araçları kaynağını yasalardan almaktadır ve yasaldır, meşrudur.  

TTB bugüne dek iktidarın baskılarına karşı hekimlerin gücüyle mevcudiyetini muhafaza ederek yoluna devam etmektedir. TTB’nin gücü de sesi de hekimlerdir, bu güç ülkede sağlık hizmetlerini yürüten hekim emeğidir. Emeğimize ve meslek örgütümüze sahip çıkalım, hekimlerin iradesini yok sayan bu karara karşı hep birlikte karşı duralım.

Türk Tabipleri Birliği biziz!

İSTANBUL TABİP ODASI

Eylemde, TTB Merkez Konseyi'nin görevden alındıktan sonra kaleme aldığı mektup da okundu.  İTO üyesi Dr. Coşkun Canıvar'ın okuduğu mektup şöyle:

Değerli meslektaşımız,

30 Kasım 2023 tarihinde görülen davamız, hekimlerin bilimsel-etik özerkliğini ve örgütlenme özgürlüğünü yok sayan; hukuksal zeminden yoksun, kabul edilemez bir kararla sonuçlandı. Davada, Merkez Konseyi’nin ne dediği, ne yaptığı ve neden yargılandığı söylenmediği gibi hiçbir somut belge de ortaya konulmadı. Yargılanan Merkez Konseyi idi, ancak hiçbir Merkez Konseyi üyesi dinlenmedi. Söylemediklerimiz yargılandı, sözlerimiz dinlenmeden karar verildi.

Dünya Tabipleri Birliği’nin (DTB) vurguladığı gibi; hekimlik, hastalarının iyiliğine adanmışlık, yüksek ahlaki standartlar, belli bir bilgi beceri bütünü ve yüksek derecede bağımsızlıkla karakterize bir iştir. “Giderlerse gitsinler” diyenlere inat korkmadan hakikati dile getiren TTB’nin yargı ile baskı altına alınmaya çalışılması, tam da mesleğimizin olmazsa olmazı bu bağımsızlığımızı hedeflemiştir. Üyeleri tarafından seçilmiş TTB Merkez Konseyi’nin bu şekilde görevden alınması kararı, yalnızca TTB’yi değil; ülkemizin demokratik örgütlerini ve demokrasi mücadelesini de hedef almaktadır.

DTB hekimi, biyolojik olduğu kadar toplumsal kökenli hastalık ve rahatsızlıkları da tedavi eden olarak tanımlamıştır. Tam da bu sorumlulukla hekimler Sağlık Bakanlığı’nın atıl ve sessiz kalmasına karşın depremde ilk “hazırız” diyenler olmuş; deprem bölgelerine kendi imkânlarıyla akmıştır. Kendi yakınları enkaz altındayken hastanelere koşmuş, yıkılmış ASM’lerinin önüne çadır kurup hastalarına ulaşmaya çalışmış, aşı dolaplarındaki aşıları nasıl korurum diye çırpınmıştır.

Çökmüş sağlık sistemini Şubat 2023 depremlerinde bir kez daha gördük. Hekimlerin, yurttaşların yalnızlığını hep birlikte gördük, görüyoruz. Deprem bölgesinde bir tarafta haftalarca sessiz kalanlar, bir şey yapmayanlar vardı; bir tarafta da dayanışma ve fedakârlıkla çalışan bizler… Yalnızca birbirimizin dayanışmasına sığınabildik. Yapılamaz denilen yerlerde yapılan, dayanıksız denilen hastanelerde çalıştırılmaya zorlanan onlarca hekim arkadaşımızın cenazesini enkazlardan aldık. Halen cenazelerine ulaşamadığımız hekim arkadaşlarımızı arıyoruz. Hekimlik mirasını kendisi için yol gösterici olarak gören TTB, iktidarların hoşuna gitmese de bilimsel ve toplumsal yaklaşımdan asla vazgeçmeyecek, bu tutumları gösteren her bir hekimin yanında olacak, haklarını koruyacaktır. Bize bilimsel, etik ve toplumsal sorumluklar veren hekimliğin, zorluğunun ve onurunun farkındayız.

İktidar pandemide yürüttüğü yanlış sağlık politikaları nedeniyle fazladan ölümler yaşanmadı dememizi; COVID-19 nedeniyle ölen hekimlerin iş kazası nedeniyle ölmediğini söylememizi; “Sağlıkta şiddet olağandır” dememizi; “Bilim var liyakatsizlik yok, hekimler de geleceğini burada görüyor” dememizi istiyor. Kendileri de özel hastaneler zinciri sahibi olan iktidardakilerin bizden istediği, ranta açılan sağlık sisteminin tümden satılmasına sessiz kalmamızdır. Asıl amacın “yalnızca susmamız değil; onların istediklerini de söylememiz” olduğunun farkındayız. Ölümcül boyuta sıçrayan sağlıkta şiddete karşı; ciro baskısı, şirket kurdurma zorlamasıyla özel hastanelerdeki çalışma koşullarına karşı; tıbbın şarlatanlarına karşı; tek hedefi ucuz işgücü olan niteliksiz tıp fakültelerinin açılmasına karşı sessiz kalmayacak, mücadeleden geri durmayacağız. COVID-19 pandemisi, sağlıkta şiddet ve depremle ilgili gerçekleri bilimsel ve şeffaf olarak paylaşmalarını istemeye; çekinmeden açıklamaya devam edeceğiz.

Bugün toplumun ve hekimlerin önüne çıkan yol ayırımı mesleki özerklik ve iktidarların çıkarlarına teslim olma arasındadır; liyakat ve haksızlık arasındadır; bilim ve yobazlık arasındadır; demokratik bir toplumla despotizm arasındadır. Onlar için aslolan kimin yargılandığı ve ne söylediği değil; hekimlerin susması, örgütümüzün özerkliğinin elinden alınması, onların ihtiyaç duyduklarını söylemesi, çıkarları için çalışan bir yer olmasıdır.

Türk Tabipleri Birliği hekimlerin ve toplumun verdiği sorumluluğu ancak onların devralacağı mücadele kültürünün bilincindedir. Buna sahip çıkacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Merkez Konseyi olarak örgütümüzün özerkliğini hiçbir muktedire devretmeyeceğiz. Toplumu güçlü kılan, aynı şeyleri söyleten zorbalıklar değil, kimsenin zorba olmasına izin vermeyen ortak değerlerdir. Bunları savunması için “seçtiği” iç denetim aygıtlarıdır. Bu örgütlü kötülükle ancak ve ancak hep birlikte baş edebileceğimizi unutmamalıyız. Şimdi örgütümüze ve hekimlik değerlerimize, özerkliğimize, seçme hakkımıza, amasız-fakatsız-veyasız sahip çıkma zamanıdır. Her türlü hukuk dışılığa, baskıya ve zorbalığa karşı, hiç aralıksız çalışmamızı sağlayan dayanışma, destek ve inancınıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bizleri susturacağını zannedenlere bir not: “Umudumuza, inancımıza ve dayanışmamıza bir kez daha yenileceksiniz.”

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 

 


Bu HABERİ Paylaş!