Dt. Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış Ve Demokrasi Ödülü Gezi Tutsaklarına Verildi


  • Mayıs 24, 2023
  • 748

23 Mayıs 1980'de Mecidiyeköy’deki evinde barış ve demokrasi düşmanlarınca katledilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dişhekimi Sevinç Özgüner'in anısını yaşatmak, insan hakları, barış ve demokrasi alanında çalışma yapanları onurlandırmak ve bu alanlarda yapılacak yeni çalışmaları teşvik etmek amacıyla İstanbul Tabip Odası (İTO) tarafından her yıl düzenlenen “Dişhekimi Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödül ve Anma Töreni” 23 Mayıs 2023 Salı günü İstanbul Tabip Odası Cağaloğlu binasında gerçekleştirildi.

Ödül bu yıl, 25 Nisan 2022 tarihinde tutuklanan ve hala cezaevinde bulunan Gezi Davası tutsakları Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Osman Kavala'ya verildi.

Törenin açılış konuşmasını yapan Dr. Cegerğun Polat, barış ve demokrasi mücadelesinin uzun soluklu bir mücadele olduğunu belirtti ve katılımcıları bu uğurda can verenlerin anısına saygı duruşuna davet etti. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından Sevinç Özgüner’in mücadele arkadaşlarından şair Arif Damar’ın “Gitme Kal” şiiri davetlilere dinletildi. Şiir dinletisi bittikten sonra Cegerğun Polat, Arif Damar’ın “Sevinç Özgüner ödülleri”ne ilişkin sözlerini hatırlattı. Damar’ın sözleri şöyle:

“Düşünceme göre Türkiye’de dağıtılan ödüllerin en onurlusu Sevinç Özgüner adına olanıdır. Onurun büyüklüğü Sevinç Özgüner’den kaynaklanır, çünkü Sevinç; onurun, özverinin, yurtseverliğin, korkusuzluğun doruğuna yükselmiştir. Ölümü, yaşamının, savaşımının, yiğitliğin doğal bir sonucu, adının derin anlamının acı ve çelişik doğrulanmasıdır diyebiliriz.”

Dr. Cegerğun Polat şair Damar’ın sözlerini aktardıktan sonra Sevinç Özgüner’in hayatını anlattığı sunumuna devam etti. Polat, sunumunu, geçmiş dönem Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Erdal Atabek’in, Özgüner hakkındaki sözleriyle noktaladı. Atabek, Özgüner için şunları söylemişti:

“Sevinç Özgüner yaşıyla değil, kişiliğiyle ‘Sevinç ablamız’ olmuştu. Sade, yalın, açık sözlü, gerekmediği zaman konuşmayan ama gerektiği zaman duraksamayan, ilkeli tutarlı bir işlev insanıydı. Sorunlara bulduğu çözüm önerileri sade bir durulukta, konuyla çerçeveli, sonuca ulaşan nitelikte olurdu.

Onun ölümüyle azaldık ama onun yaşayan varlığıyla çoğaldık. Hala da çoğalmaya devam ediyoruz.”

İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Nergis Erdoğan da törende bir konuşma yaptı. Dr. Erdoğan “Bugün bizim için son derece anlamlı ve önemli bir gün, hatta diyebilirim ki yönetimimiz içindeki en anlamlı gün bugün, çünkü Sevinç abla ve adını anamayacağım kadar çok sayıdaki ülkenin aydını, bilim insanı, sanatçısı, insan hakları, demokrasi ve barış yolunda canlarını verdiler, bize bir yol açtılar. Bugün biz o yoldan gidiyoruz” dedi.

Dr. Nergis Erdoğan’ın ardından yeniden söz alan Dr. Cegerğun Polat, faşistler tarafından katledilen bilim insanlarının isimlerini saydı. Haziran 1977’de öldürülen Doç. Dr. Orhan Yavuz, Eylül 1979’da öldürülen Prof. Dr. Fikret Ünsal ve Dr. Rauf Yılmazer, Kasım 1979’da öldürülen Dr. Bercis Seden ve Dr. Orhan Özbay, Temmuz 1980’de öldürülen Dr. Muzaffer Eraslan ve Dişhekimi İsmet Gencer ile 1978’de öldürülen Prof. Dr. Ümit Doğanay ve 1979’da öldürülen Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, Sevinç Özgüner şahsında anıldı.

Sevinç Özgüner’in yakın mücadele arkadaşlarından biri olan aynı zamanda Gezi Davası tutsaklarından Mine Özerden’in annesi Halide Özerden yaptığı konuşmada, Sevinç Özgüner’le 20’li yaşlarındayken tanıştığını söyledi. Özerden, Özgüner’in 51 tevkifatından çok çektiğini fakat umutlarını hiçbir zaman yitirmediğini anlattı ve “Sevinç ablanın vuruluşu kor gibi içime düştü. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.

Türk Tabipleri Birliği önceki dönem başkanlarından Dr. Gençay Gürsoy da şu ifadeleri kullandı:

“O dönemde o insanlar dünya tarihinde ve Türkiye tarihinde bir hüzünlü kuşağın temsilcileri olarak anılacak. Çok şeyler yaptılar, çok özgüvenle davrandılar, hayatlarını cezaevinde geçirenler oldu daha sonra 68 kuşağında ölümü göze alanlar… Ve tüm bu yılları geçirmiş, aranızda en yaşlılarınızdan biri olarak sayısız insan gözümün önüne geliyor. Hepsini özlemle, sevgiyle ve dürüstlük sembolü insanlar olarak hatırlıyorum. Sevinç Özgüner’in arkadaşları da öyle bir gruptu. Ben 60’lı yılların başında öğrenci hareketleri sırasında Demokrat Parti’ye karşı üniversite öğrencilerinin hareketiyle ilgili olarak bu kuşakla yani 51 tevkifatıyla içeri giren o zamanın gençleriyle daha yeni tanışmıştım. o dönem dünya sosyalizmine doğru ümitli adımların atıldığı Sovyetler Birliği’nin bugün bize ifade ettiğinden çok farklı anlamlar ifade ettiği bir dönemdi. Bu ülkenin barıştan, demokrasiden, insan haklarından, eşitlikten yana her çabayı hunharca bastıran, ezen nefret selinin o dönemki ilk kurbanları bu kuşaktı. O kuşaktan bize aktarılan en önemli şey özveri ve dürüstlüktü. Dürüstlük çok önemli bir sol ahlak kuralı gibi bize yansıdı ve devam etti. Sevinç Özgüner ödülünü verdiğimiz Gezi tutsaklarını hepsini tanıyorum. Böyle baktığım zaman büyük bir aile gibiyiz. Hayal ettiğimiz düzeni hala kuramamış olmanın düş kırıklıklarını ama hiçbir zaman sönmeyen umudunu taşıyoruz.“

İstanbul DişHekimleri Odası Genel Sekreteri Fatma İnci Balpetek de, “Mücella Yapıcı, Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin suçsuz olduklarını biliyoruz, onların cezaevinden çıktıklarını mutlaka göreceğiz” diye konuştu.

İnci’nin konuşmasının ardından Gezi direnişiyle ilgili kısa bir video gösterimi yapıldı. Daha sonra sunumunu Dr. Nazmi Algan’ın yaptığı ödül törenine geçildi. Gezi tutsaklarının aileleri sahneye çağırılarak ödülleri takdim edildi.

Avukat Can Atalay’ın ödülünü babası Mustafa ve annesi Şükran Atalay aldı. Dr. Ali Çerkezoğlu’nun takdim ettiği ödülü alan Şükran Atalay, Can Atalay’ın mesajını okudu. Can Atalay cezaevinden şu mesajı gönderdi:

“Değerli arkadaşlar, bizi Sevinç Özgüner ödülüne layık gören tüm kurul üyelerine ve İstanbul Tabip Odası emektarlarına çok teşekkür ederim. Hekim hareketi Türkiye’de eşitlik, özgürlük ve demokrasi güçlerinin en önemli bileşenlerinden biri olagelmiştir. Sevinç Özgüner tam da bu nedenle mücadeleci bir sosyalist hekim olduğu için faşist kurşunlara muhatap olmuştur. Tüm emektarlarımız gibi anısı yolumuzu aydınlatır, başımız anısıyla diktir. Yalan yok, memleket yine çok zor bir dönemi yaşıyor. Enseyi karartmayacağız, memlekete küsmeyeceğiz, umudu büyütecek, umutsuzluğu hep beraber yatıştıracağız. Beklenen güzel günler, ekmek, gül ve hürriyet günleri ellerimizdedir…”

Baba Mustafa Atalay ise “Dik duracağız yılmayacağız, çoğalıp kazanacağız" ifadelerini kullandı.

Dr. Ali Çerkezoğlu da “1980’de Sevinç Özgüner’i öldüren karanlıkla bugün hala boğuşuyoruz” dedi.

Çiğdem Mater’e verilen ödülü arkadaşı ve avukatlarından İlayda Gedik aldı. Ödülü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan Ümit Biçer verdi. İlayda Gedik, Mater’in tören için gönderiği notu okudu. Çiğdem Mater o notta şunları söyledi:

“İnsan hakları barış ve demokrasi adına verilen bu kıymetli ödül için çok teşekkür ederim. Ne yazık ki bugün sizlerle olamıyor, kendi küçük evrenimden bildiriyorum, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan. Bir yılı geçti buradaki tutsaklığımız, bizim bir yılı Osman Kavala’nın 5 yılı geçti tutsaklığı. Sesinizi duyuyor, sesimizi duyduğunuzu hissediyor, biliyoruz. Haklı olmanın verdiği iç huzur var ya, işte onu yaşıyoruz. Bir taraftan da özlem. Aldığımız bu ödül sadece bana, Osman Kavala’ya, Can’a, Hakan’a, Mücella’ya, Mine’ye ve Tayfun’a değil, ödül hepinize. Eşitlik, hak ve adalet taleplerimizi yükselte yükselte, neşeyle, kahkahayla, dayanışmayla, direnmeyle, mücadeleyle devam. Yakında görüşeceğiz.”

Hakan Altınay’ın ödülüyse kız kardeşi ve avukatı Deniz Altınay’a takdim edildi. Ödülü İstanbul Dişhekimleri Odası Genel Sekreteri Fatma İnci Balpetek verdi. Deniz Altınay, Hakan Altınay’ın selamlarını getirdiğini söyledi, ödül için teşekkür eden Altınay, haksız yere cezaevinde olan herkes için özgürlük talebini dile getirdi. 

Mine Özerden'in ödülünü annesi Halide Özerden aldı. Ödülü İTO Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç verdi. Halide Özerden, "Mine'nin babası 1964'te TİP'deydi. 1967'de hapishaneye düştü. 70’de evimiz çok defa basıldı. çocuğu uzak tutamadık tabi sonucu da bu işte” dedi.

Mücella Yapıcı adına ödülü İTO Başkanı Nergis Erdoğan’ın elinden alan alan kızı Burcu Yapıcı, “Bizim için dayanışmaya gelen bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederiz. Daha sağlıklı, daha dinç, daha üretken bir şekilde çıkacağını söylüyor ve sadece siz doktorların lafını dinliyor. Biz onlara güç vereceğimize onlar bize güç veriyor” diye konuştu.

Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra da ödülü Gencay Gürsoy’un elinden aldı. Kavala’dan mesaj getiren eşi Ayşe Buğra, “İçeri düşeli 2030 gün 290 hafta oldu. Bugün bir telefon görüşmesi yapabildik. Bu ödülden onur duyduğunu ve çok teşekkür ettiğini söyledi. Ülkemizin hukuk devleti olması için mücadele edeceğini iletti” dedi.

Tayfun Kahraman’ın ödülü ise eşi Meriç Kahraman ve kızı Vera’ya teslim edildi. Ödülü TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Seyfettin Avcı verdi. Meriç Kahraman, Tayfun Kahraman’ın selamlarını iletti. 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı seçimini hatırlatan Kahraman, “oylanacak olan geleceğimiz ve adalet. Umuyorum bütün bu süreç adalet bekleyen herkes için en kısa sürede bitecek” ifadelerini kullandı.

Son ödül Yiğit Ali Ekmekçi adına kızı Zeynep Ekmekçi'ye verildi. TTB Merkez Konseyi önceki dönem başkanlarından Raşit Tükel‘in takdim ettiği ödülün ardından kısa bir konuşma yapan Zeynep Ekmekçi “babamı dahil ettiğiniz için çok teşekkürler, bu ödülü almak çok güzel. Haksız yere ülkesinden ayrı kalan herkesin sevdikleriyle kavuşmasını diliyorum” dedi.

Katılımın yoğun olduğu ödül töreni toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.


Bu HABERİ Paylaş!