Hatay’da Deprem Aynı Şiddeti İle Devam Ediyor! Enkaz Altında Kalıp Ölenlerin Sesini Duymadınız Bari Şimdi Bizim Sesimizi Duyun…


  • Şubat 24, 2023
  • 731

6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve çevredeki birçok kenti etkisi altına alarak can kaybı ve hasara sebep olan depremlerin ardından Türk Tabipleri Birliği ile İstanbul Tabip Odası, sağlık hizmetlerinin sağlanabilmesi için ilk günden itibaren gönüllü hekimler ile birlikte deprem bölgesinde oldu.

İstanbul Tabip Odası (İTO) daha organize destek verebilmek amacıyla Hatay ve Adıyaman illeri Tabip Odaları ile çalışmayı hedefledi ve depremin ikinci gününden itibaren bölgeye ulaşma çabası içine girdi.
Daha önce yapılan basın toplantılarıyla; deprem bölgesine giden, yerinde incelemeler yapan ve sağlık birimleri oluşturarak aktif birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti verme çabasında olan gönüllü hekimler aracılığıyla izlenimlerini aktardı, raporlarını yayınladı.

Yaşanan felaketin acısı hala tazeyken ve yaraları sarılmamışken Hatay 20 Şubat günü ikinci bir depremle yeniden sarsıldı. Ayakta kalan birçok bina ve hasarlı da olsa kullanımına devam eden hastane, ASM ve Üniversite Hastanesi de bu depremde yıkılarak, şehir ciddi bir sağlık krizinin içine sürüklenmiş oldu.

Bugün İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu ve Hatay’da aktif görev almış gönüllü hekimler depremin yönetilemeyen yıkıcı sonuçlarına dair şahitliklerini basına ve kamuoyuna aktarmak üzere saat 12.30’da Cağaloğlu binasında bir Basın Toplantısı düzenledi.

Toplantı İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç’un açılış konuşmasıyla başladı. Dr. Oruç, yaşandığı andan itibaren İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak yapılan faaliyetler, deprem bölgesindeki çalışmalar ve sağlık hizmetlerine ilişkin kısa bir bilgilendirme yaptı. 18 günün sonunda İTO olarak yapılan ilk bilgilendirme toplantısından bu yana aynı sorun ve sıkıntıların devam ettiğini söyledi ve gelinen aşamada sağlık merkezlerinin ve hastanelerin ayakta kalmasının önemine vurgu yaparak şu anda Hatay’da ciddi bir sağlık felaketi yaşandığını dile getirdi.

Başka Bir Dünya Mümkün

Toplantının ikinci bölümünde, deprem bölgesine giderek sağlık hizmetlerine destek olan gönüllü hekimler adına Dr. Coşkun Canıvar ve Dr. Ali Çerkezoğlu gözlemlerini aktardı, yaşanan felaketin boyutlarını gözler önüne serdi.

Hatay açısından sürecin, 20 Şubat depremi öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılabileceğini söyleyen Dr. Canıvar, 20 Şubat’a kadar Sağlık Bakanlığı tarafından herhangi bir sistematik atama ve çalışma bulunmamışken, 20 Şubat sonrası durumun daha da vahim bir hal aldığını dile getirdi.

Bugün yaşanan beceriksizliğin, liyakatsizliğin temelinin 20 yıldır sürdürülen Sağlıkta Dönüşüm Programıyla başlayan sağlıksızlaştırma politikaları olduğunu söyleyen Dr. Canıvar sözlerini “Devlet acilen birinci basamak sağlık hizmetlerini ayaklandırmak için görevlendirmeler yapmak zorundadır. Yaşanan iki deprem ve 17 günün sonunda hala sistematik bir hekim atama ve birinci basamak sağlık hizmetlerini sağlama yönünde hiçbir çalışma başlatılmamıştır. Yönetemiyorlarsa Türk Tabipleri Birliği burada, bizler görevi devralmaya ve tüm sağlık hizmetlerini gönüllü hekimlerimizle yeniden işler hale getirmeye hazırız. Başka bir dünya mümkün” diyerek bitirdi.

Ardından söz alan Dr. Ali Çerkezoğlu, “Hatay doğumluyum, doğduğum topraklarda ölmek istiyorum ama o topraklarda gömülecek mezar yok şu anda” diyerek başladı sözlerine. Bir yönetim krizi olduğunu vurgulayan Dr. Çerkezoğlu, bu halkın bunu hak etmediğini, devletin hiçbir görevini yerine getirmediğini, sadece rant ve çıkar amaçlı baktığı sağlık alanında insanların sağlık hakkını gasp ettiğini söyledi.

Dr. Çerkezoğlu Hatay’da ayakta kalan tek hastanenin Fransızlar zamanında yapılmış taş yapı olduğunu hatırlattı ve “Türkiye’de bugüne kadar görülmüş tüm depremleri düşünürsek, en büyük beceriksizlik ve aymazlığın bugün yaşandığını söyleyebiliriz. İnsanlar iki gün boyunca hiçbir arama kurtarma faaliyetine ve desteğe ulaşamadılar… İktidarın gerçeklikle bağı kopmuş, imajlarla devamını sağlıyor, basına, kamuoyuna ve duyarlı vatandaşlara gerçeği vurgulama, gösterme görevi düşüyor. Devlet olmanın gereğidir büyük depremi de öngörmek ve ona göre davranmak. Depremi insani değerlerle yönetmeyi beceremeyen iktidarı lanetliyorum ve kınıyorum” diyerek sözlerini bitirdi.

Basın mensuplarının sorularının cevaplanmasıyla devam eden toplantıda basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nergis Erdoğan okudu.

Basın Açıklaması metni şöyle:

İstanbul Tabip Odası aktivistlerinin Hatay Deprem bölgesi gözlemleri bu bölgede hizmet vermeye çalışan meslektaşlarımızın tükenmiş, özellikle birinci basamak olmak üzere sağlık hizmetlerinin yok düzeyinde olduğunu göstermektedir!

TTB - İstanbul Tabip Odası yönetim ve gönüllü hekimleri olarak depremin yönetilemeyen yıkıcı sonuçlarına dair şahitliklerimizi siz değerli Basın mensupları ve meslektaşlarımızla paylaşmak için buradayız…

Değerli Basın Mensupları ve meslektaşlarımız,

Kahramanmaraş merkezli ve ülkemiz yüzölçümünün %21’ini etkileyen deprem afetinin üçüncü haftasındayız. Deprem aslında bir felaket değildir, yeryüzünde yaşamın devamında önemli rol oynayan bir doğa olayıdır. Depremi afete dönüştüren insanların, daha doğru bir deyişle bu politikaları belirleyen yönetimlerin doğaya uygun olmayan yerleşim, güvensiz ve denetimsiz konut politikalarıdır.
İnsanlığa zarar verme potansiyeli olan bir doğa olayının afete dönüşmemesi için gereken “risk ve zarar azaltma, hazırlık” aşamaları ne yazık ki yirmi dört yıl önce yaşadığımız 1999 depreminden zerre kadar ders alınmadan geçirilmiş, bir anlamda harcanmıştır.

Bu ilk aşamalar için kullanılacağı söylenen deprem fonuna akan milyarlarca lira zamanın maliye bakanlarından birisine göre bütçe açığını kapatmak için, bir diğeri tarafından da bizzat ifade edildiği gibi duble yollar, havalimanları ve sağlık harcamaları için kullanılmıştır.

Sağlık harcamalarının anlamını biz hekimler çok iyi biliyoruz. Çünkü hasta garantili, yap işlet devret modeli yapılan şehir hastaneleriyle, performans sisteminin ve özelleştirmenin tüm basamaklarda yaygınlaştırılması ile sağlığı ulaşılamaz hale getiren sağlık sisteminin en yakın tanığı ve mağduru hekimler ve halkımızdır.

Geçmedikleri duble yollar, köprüler ve havalimanları ise halkımızı mezara götüren yollar olmuştur. Oysa yapılan hesaplamalar, deprem fonunda toplanan paranın bir milyonun üzerinde doksan altı metrekare konuta yeteceğini göstermektedir.

Deprem sonrası arama kurtarma çalışmaları için organize olmakta çok geç kalınmış, askeri birliklerin ve sivil toplum örgütlerinin görev almasına getirilen engeller, kış şartlarının getirdiği olumsuzluklarla birleştiğinde binlerce canın kaybına yol açmıştır. Canlı tanıklıkların ve Tabip odamız adına ilk günden deprem bölgesine yetişen hekimlerin gözlemleri Bugüne kadar ülkemizde yaşanan depremlerde enkazlardan gelen yardın çığlıklarının hiç bu kadar yanıtsız bırakılmadığı yönündedir.

İstanbul Tabip Odası (İTO) depremin ilk gününden itibaren daha organize destek verebilmek amacıyla Hatay ve Adıyaman illeri Tabip Odaları ile çalışmayı hedeflemiştir.

Olağanüstü tarihi ve kültürel zenginliğiyle dünya mirası olan Hatay bugün Miyomoto verilerine göre hasar oranı %41 olan, sağlam bina bulmanın neredeyse mümkün olmadığı bir bölge haline gelmiştir.
Toplum sağlığı merkezinin bile yıkıldığı bölgede, ne birinci basamak ne de halk sağlığı hizmeti verilmemektedir. Poliklinik hizmetleri ise bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki sahra hastanelerinde sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin desteğiyle kısmen verilmektedir.

İstanbul Tabip Odası depremin ikinci gününden itibaren bölgeye ulaşma çabası içine girmiştir. Adıyaman’da kurulan sekiz konteyner ile bölgede gönüllü hizmet veren çok sayıda hekime konaklama imkânı sağlanmış kadın doğum ve diş sağlığı çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. İTO üyesi bir hekim grubu kiralanan panelvanla yola çıkarak Hatay Samandağ’a gitmişler, bölgedeki ihtiyaçlara dönük gözlemlerini iletmişlerdir. Daha sonra İTO aracılığıyla on yedi hekim görevlendirme yazıları ve ulaşımları sağlanarak Samandağ ve Hatay’a gönderilmiştir. Halen bir kısmı dönen arkadaşlarımızın yerine rotasyonla yeni ekipler gönderme çalışmalarımız devam etmektedir.

17.2. 2023 tarihinde İTO tarafından bölgede çalışan meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarının barınma ve gereğinde sağlık hizmeti verebilmeleri için, bağış kampanyası ile temin edilen sekiz konteynerden dördü Antakya Sevgi Parkına, dördü Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi bahçesine yerleştirilmiştir.
Aynı tarihte ilaç, tıbbi malzeme, boyunluk, atel, aerochamber, nebülizatör, oksijen tüpü, su tankı, hijyenik malzeme, kamp malzemeleri bir kamyonla Hatay’a ulaşmıştır. Halen Antakya ve Samandağ’da İTO tarafından temin edilen birer karavan gezici hizmet vermektedir.

TTB kriz masasının ve İstanbul Tabip Odası sağlık ekiplerinin gözlem ve raporlamaları Hatay’da yaşanan son iki deprem ve bu depremlerin hasarlı Hastaneler ve sağlık kurumlarında yarattığı tahribatlar da dikkate alındığından günbegün yenilenmek zorundadır. Bu nedenle bugün itibariyle yeni bir gelişme yaşanmamış olsa bile son iki deprem sonrasında Hatay ilinin Antakya, Defne ve Samandağı ilçelerinde aktif ve bütünsel sağlık hizmeti sunan herhangi bir kamu hastanesi bulunmamaktadır. Özel hastaneler için de aynı durum söz konusudur. Dört özel hastane devre dışı kalmış, kadın doğum branş hastanesi niteliğindeki küçük bir özel hastane zor koşullarda sınırlı bir sağlık hizmeti sunma çabasını sürdürmektedir.

Bölgede bulunan Türk Tabipleri Birliği, İTO ve Adana Tabip Odasının gözlemlerine göre:


• Bölgede birinci basamak ve halk sağlığı hizmeti hiç yoktur.

• Tetanos ve çocukluk çağı aşılarının yapılamaması en önemli sorunlardandır.

• Çöplerin toplanması yeterli ve uygun değildir, çöp toplama alanı çadır alanlarına yakındır. Bu durum enfeksiyon riskini artırmaktadır.

• Tuvalet ve hijyen sorunu nedeniyle dizanteri riski vardır.

• Çadır kentlerin beton yıkıntılarının arasında olması enfeksiyon, kaza, toza maruziyet gibi çeşitli riskler taşımaktadır.

• Enkaz kaldırma çalışmalarında, çalışanların sadece baret kullandıkları gözlenmiştir, asbest ve toz için N 95 maske kullanılması gereklidir.

• Cenazelerin sokakta ve morglar dışında bekletilmemelidir.

• Çadır zeminlerinin toprak olması bulaşıcı hastalık riskine ve soğuk maruziyetine yol açmaktadır.

 

Sağlık Bakanlığı başta TTB ve Tabip Odaları olmak üzere, ivedilikle meslek örgütleri, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, uluslararası yardım kuruluşları, gönüllü sağlık çalışanları ile ilişkiye geçmeli ve bölgeye yönelik sağlık hizmeti seferberliği başlatılmalıdır.

21. yüzyılda ve uzaya çıkacağını iddia eden bir iktidarın yönetiminde depremin 17. gününde “ÇADIR, HASTANE, SU, ELEKTRİK VE TUVALET” ihtiyaçları hala çözülememiş durumda ise burada SAĞLIKTAN söz edilemez.

Çünkü yıllardır ısrarla söylediğimiz gibi; SAĞLIK, bedenen, ruhen, sosyal, kültürel ve siyasal İYİLİK HALİDİR!

Depremi yaşayan bütün illerimizde ve özel olarak gözlemlediğimiz HATAY ilinde yüzbinlerce insanın bedenleri, ruhları, sosyal ve kültürel geçmişleri ve gelecekleri ağır yara almış durumdadır.

Bu nedenlerle:


• Sağlığa erişim ve organizasyon bozukluğu en kısa sürede düzeltilmeli, kullanılamayan hastanelerin yerine daha donanımlı sahra hastaneleri kurulmalıdır.

• Bölgedeki hekim ve sağlık çalışanlarının, kendi isteklerine bırakılmaksızın, diğer bölgelerden gelecek ekipler ile dinlenmelerine olanak tanınmalıdır. Normal çalışma düzeni kararı kaldırılmalı, gönüllülerin bölgeye gitmesi engellenmemelidir.

• Kronik hastaların tedavisi ve psikolojik rehabilitasyonu, gebe ve çocukların takibi ve aşılanması için hızlı hareket edilmelidir.

• Kanalizasyon ve atık sistemine hızla çözüm bulunmalı salgın hastalıklar başlamadan önlenmelidir.

 

“İnsanlık tarihinde belki ilk kez, ihmal ve liyakatsizlikle afeti yönetemeyenlerin ölülerini gömme ve yaşamı sürdürme telaşındaki insanlara küfür edebildiğine şahit oluyoruz”

HATAY’da Deprem aynı şiddeti ile devam ediyor!

Enkaz altında kalıp ölenlerin sesini duymadınız bari şimdi bizim sesimizi duyun…

 


Bu HABERİ Paylaş!