Olağanüstü Durumlarda Çocuk Koruma


  • Şubat 16, 2023
  • 410

Çocukların kırılgan ve fiziksel yapıları nedeniyle afetlerden etkilenme oranı artmaktadır. Türkiye’de uygulanan afet yönetim planları, çocukların ihtiyaçlarının bütününe cevap verememektedir. Afet alanlarında çocuk koruma kavramının tüm boyutları ile afet öncesi, anı ve sonrasında güçlendirilmesi önemli olabilmektedir. Çocuklara yönelik afet yönetim planı oluşturulurken bu planlama içerisinde çocuğun korunmasında afet mağduru çocukların medya önünde de korunması en az çocukların fiziksel ve ruhsal korunması kadar önemli olabilmektedir.

Olağan üstü durumlarda ise teknolojik aletler çok önem taşırken aynı zamanda olağan üstü durumlarda sık sık dezenformasyon ile karşılaşılabilmektedir aynı zamanda çocuklara dair paylaşımların da sıklıkla yapıldığı görülmektedir. Çocuklarla ilgili konular medyada ele alınırken çoğunda sansasyonel konulara odaklanılmaktadır bu sebeple afet alanındaki çocukların medyanın zararlı etkilerinden korunması gerekmektedir. Çocukların karşı karşıya kaldığı, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde özetlenen geniş bir yelpazedeki meselelerin göz ardı edilmemesi için, çocukların yetkili personel dâhil kimse tarafından görüntülerinin alınmaması gerekmektedir. Alan dışı çekimlere ise çocuğun özel hayatının gizliliği ve unutulma hakkı olduğundan izin verilmemelidir. Afet alanlarında çocuklara dair destek talebi ya da çocuğu ailesine ulaştırma motivasyonu sırasında, çocuğu dair görüntü ve kişisel verilerin paylaşımı çocuk istismarına yol açabilmektedir. Çocuğun çevrimiçi bilgilerini paylaşmak potansiyel bir zarar kaynağı olabilmektedir. Çocuklara ait bu bilgilerin paylaşılması hayat boyu sürekli etkiler yaratabilmektedir. Kimlik hırsızlığı, bu paylaşımlarla çocukların karşıya kalabileceği risklerden bir diğeridir. Özellikle, paylaşımlarla birlikte çocuğun adının soyadının tam olarak verilmesi, doğum tarihi gibi bilgilerin tam olarak paylaşılması gibi durumlarda çocuklar, kimliklerinin çalınması durumu ile karşı karşıya kalabilmektedir. Ayrıca paylaşımlarda konum etiketlenmesi, çocuğun bulunduğu kurum ve yerler hakkında bilgilerin internet ortamında belirtilmesi, kötü amaçlı kişiler tarafından kaçırılma ya da benzer amaçlarla çocuğun istismar edilmesine sebep olabilmektedir.
Masumca paylaşılan bir fotoğrafın farklı ağlarda paylaşılması da ihtimaller arasında olabilmektedir. Çocuğa ait bilgilerin paylaşılmasının geçmiş görüntü ve yaşam şekline internet arşivlerinde ulaşılabilen çocuğun verilerinin, gelecekte ne olacağının garantisi ve ön görüsü şu an net olmamaktadır.
Olağan üstü durumlarda toplum; çocuklarını korumak için çocuğa ait gizliliğin ve özel yaşamın korunmasında da sorumluluk almalıdır. Her alanda olduğu gibi dijital alanda da çocuğun korunması toplumda başlamakta ve kurum sorumlulukları ile daha güçlü, uygulanabilir ve etkin olabilmektedir. “Dijital Ortamda Çocuk Hakları” kavramına bütünleşik bir yaklaşım geliştirilmesi ve bu alanda “Afet Alanlarında Çocuğun Korunması’na dair yasa koyucular, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tarafından çocukların dijital risklerden korunması ve dijital dünyada çocuk hakları politikası” için gerekli çalışmaların başlatılması gerekmektedir.

İSTANBUL TABİP ODASI ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU


Bu HABERİ Paylaş!