Artık yeter, ölüyoruz!
- Hekim Sözü Temmuz-Haziran 2022
- 361
6 Temmuz Çarşamba günü Konya Şehir Hastanesi’nde görev yapmakta olan meslektaşımız Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya’nın, daha önce tedavi ettiği hastasının yakını tarafından polikliniğin ortasında silahla vurularak öldürüldüğünü öğrendik. Tıp Camiası olarak bu acı haberle sarsıldık.
6 Temmuz Çarşamba günü Konya Şehir Hastanesi’nde görev yapmakta olan meslektaşımız Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya’nın, daha önce tedavi ettiği hastasının yakını tarafından polikliniğin ortasında silahla vurularak öldürüldüğünü öğrendik. Tıp Camiası olarak bu acı haberle sarsıldık.
Meslektaşımız, bizlere 5 dakikada bir muayene dayatan, sağlık hizmetini bir ürün gibi pazarlayarak az personel ile çok iş yaptırmayı hedefleyen ve dolayısıyla doktorları hedef tahtasına koyan bu çarpık sistemin kurbanı olmuştu.
Haberin yayılmasıyla birlikte kalplerimizi felce uğratan bu üzüntü ve öfke ile sağlık çalışanları olarak Türkiye çapında tepkimizi göstermek üzere harekete geçtik. Çünkü bu bizim için sıradan bir gün değildi. Son bir yılda, bize ulaşan Beyaz Kod verileri bile Türkiye’de günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakasının yaşandığını gösteriyordu.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak hızlıca toplandık ve 2 günlük (7-8 Temmuz) G(ö)REV ilan ettik. Programımız doğrultusunda sabah erkenden iş yerlerimizde meslektaşımızı anarak, bulunduğumuz illerdeki Sağlık Müdürlüğü önünde protestomuzu gerçekleştirme kararı aldık.
7 Temmuz Perşembe sabahı hastanelerimizin, sağlık merkezlerimizin önünde son dönemin en yoğun katılımlı G(ö)REV eylemini hayata geçirdik. Yüzlerce sağlık çalışanı arkadaşımızla birlikte, katledilen meslektaşımızı anarak öfke ve üzüntümüzü dile getirdik, taleplerimizi içeren basın açıklamamızı yaptık.
Öğle saatlerinde merkezi toplanma noktamız olan İstanbul Tıp Fakültesi’nden Sağlık Müdürlüğü önüne yürümek üzere harekete geçtik. Polisin en az beş altı kere kurmak ve tekrar geri çekilmek zorunda kaldığı barikatları meşru ve haklı taleplerimizden aldığımız güçle aşarak Sağlık Müdürlüğü’ne ulaştık ve sabah işyerlerimizde altını çizdiğimiz sloganımızı tekrar ettik: “Bakan İstifa!” diyerek bu sistemin temelinden değişmesi gerektiği talebimizi tekrarladık. Çünkü bu katlin mimarı, sadece ülkeyi değil hastaneleri de holding mantığı ile yönetmeye çalışan ve kamuoyu üzerinde gerçekçi olmayan beklentiler yaratıp doktorları hedef haline getiren bu sağlık(sızlık) sistemi ve bu sistemin mimarları olan Sağlık Bakanlığı ve bürokrasi idi.
Biz doktorlar çoğu zaman mesleki ahlakımız doğrultusunda mesleğimizle ve yaptığımız işle gurur duymayı atlayabiliyoruz. “Elbette katledilen meslektaşımızı anmalıyız” diye bakıyoruz. Ancak bu vesile ile gururla belirtmek isteriz ki son dönemin yalnızca sağlık alanında değil kamuoyu nezdinde de gerçekleşen en etkili ve kararlı eylemini biz sağlık çalışanları gerçekleştirmiş olduk. Katılan katılmayan, imkanı doğrultusunda kalbiyle yanımızda olan, içinden dahi olsa öfkesini mırıldanan tüm sağlık camiasının, hepimizin emeğine, yüreğine sağlık.
İstanbul Tabip Odası olarak canımıza kasteden, bizleri iş yükü altında ezerek yoksulluk ücretine mahkum eden, her hücresiyle sağlıksızlık üreten bu sistemin sorumlusu olan Sağlık Bakanı’na yaptığımız istifa davetimizi yineliyor, her alanda itirazlarımızı en yüksek tonda dile getirmeye devam devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyor, bu sistemin kurbanı olan meslektaşımızın ailesi ve sevenleri başta olmak üzere tüm sağlık camiasına baş sağlığı diliyoruz.