Aşağı bakmayacağız!
- Hekim Sözü Ocak-Şubat 2021
- 616
PDF formatında okumak için tıklayınız.
SARS CoV-2 virüsünün ilk olarak Çin’in Vuhan şehrinde ortaya çıkmasından bu yana bir yıldan fazla zaman geçti. Dünya Sağlık Örgütü’nün COVİD-19’u pandemi olarak ilan etmesi ve aynı gün Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasının yıldönümü de yaklaşıyor. SARS CoV-2 ise dünyada ve ülkemizde can almaya bütün hızıyla devam ediyor.
Aralık ayı başından itibaren alınan “yarım” tedbirler vaka ve ölüm sayılarını düşürse de salgın hâlâ kontrol altına alınabilmiş değil. Son haftalardaki artış da ayrıca endişe veriyor.
Salgına karşı en önemli mücadele aracımız olan aşılama çalışmalarında ise belirsizlikler sürüyor. Sağlık çalışanlarının aşılanması nispeten kolay ve hızlı gerçekleştirilebildi. Ancak on sekiz yaş üzeri nüfusu iki kez aşılayabilmek için gerekli 120 milyon doz aşının temin edilip edilemeyeceği, ne zaman temin edileceği, toplumun geniş kesimlerinin ne kadar sürede, nasıl aşılanabileceği hâlâ belli değil.
Dr. İlhan Doğan, Dr. Nimetullah Reşidi, Dr. Tahir Güngör İnce, Dr. Yavuz Eryılmaz, Dr. Hasan Erdoğan, Dr. Cengiz Aslan, Dr. Şener Karakış, Dr. Kaya Kılıç.
Son bir buçuk ayda sadece İstanbul’da COVİD-19 nedeniyle kaybettiğimiz meslektaşlarımız.
Hekim/sağlıkçı kırımı devam ediyor!
***
Meslektaşımız Dr. Fikret Hacıosman 2 Ekim 2018 günü çalıştığı Medicana Bahçelievler Hastanesi’nde görevi başında Serhat Tunçdemir isimli katil tarafından öldürülmüştü.
Dr.Fikret Hacıosman’ın öldürüldüğünü haber alır almaz İstanbul Tabip Odası’nın yapmış olduğu çağrı ile yüzlerce hekim görev yaptığı hastane önünde toplanmış, “Artık Yeter! Sağlıkta Şiddet Son Bulsun!” diyerek basın açıklamaları ve yürüyüşler gerçekleştirmişti. O gün İstanbul Tabip Odası olarak yaptığımız açıklamada “Cinayete varan sağlıkta şiddet kanıksanacak, sakince karşılanacak, olağanlaştırılacak bir durum değil. Bu ülkede çok ciddi bir sağlıkta şiddet sorunu var, bu durumu ülkeyi yönetenlerin bu açıklığıyla kavramasında fayda var. Sağlıkta yaşanan bu ölümcül şiddet, yani birer birer öldüğümüz, yani mesleğimizi yaparken, hastalarımıza bakarken, ameliyathaneden çıkarken ölümle karşılaştığımız bu tabloyu ciddi bir sağlık, ciddi bir güvenlik, ciddi bir toplumsal sorun olarak görmek ve çözüm bulmak zorundasınız.” demiştik.
Sonrasında da meslektaşımızın ailesiyle birlikte davaya müdahil olduk ve katilin en ağır cezayı alması için uğraştık.
Dava nihayet 8 Şubat günü sona erdi ve katil Serhat Tunçdemir müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Sağlıkta Şiddet Sona Ersin!
***
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerinin AKP’li Kayyum Rektör Melih Bulu’ya yönelik protestoları toplumun birçok kesiminden büyük destek görerek devam ediyor. Siyasi iktidar ise tepkilere kulak vermek yerine demokratik haklarını kullanan öğrencilere saldırarak, göz altına alarak, tutuklayarak sindirmeye, susturmaya çalışıyor.
Konuyla ilgili olarak dinci gericilerin ellerinde şeriat bayraklarıyla 1 Şubat günü Beyazıt Meydanı’nda açıklama yapmasına ses çıkarmayan emniyet kuvvetleri ertesi gün Kadıköy’de yapılmaya çalışılan basın açıklamasına Kadıköy Kaymakamlığı’nın salgın bahanesiyle koyduğu yasağı gerekçe göstererek saldırdı ve 104 kişiyi göz altına aldı.
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa öğretim üyeleri de 11 Şubat, Perşembe günü “Memleketimiz Adına Üzülüyoruz!” başlıklı bir basın açıklamasını okumak için Beyazıt Meydanı’nda toplandılar. Ancak basın açıklaması Fatih Kaymakamlığı’nın gene aynı bahaneyle koyduğu yasaklama gerekçe gösterilerek engellendi.
Hocalarımız da basın açıklamasını yürüyerek okudular ve bir kez daha tekrarladılar:
Aşağı bakmayacağız!