Dr. Fikret Hacıosman Cinayet Davasında Müdahilliğimiz Kabul Edildi


  • Nisan 08, 2019
  • 800

2 Ekim 2018 günü öldürülen meslektaşımız Dr. Fikret Hacıosman cinayeti davası 8 Nisan 2019 Pazartesi günü Bakırköy Adliyesi’nde görülmeye başlandı.

18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi adliye önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına Dr. Fikret Hacıosman’ın eşi Psikolog Mutlu Hacıosman, kızı Psikolog Zeynep Hacıosman, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Sinan Adıyaman, TTB 2. Başkanı Dr. Ali Çerkezoğlu, İstanbul Tabip Odası Başkanı (İTO) Dr. Pınar Saip, İTO Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk, İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Güray Kılıç, Dr. Osman Küçükosmanoğlu, TTB eski başkanı Dr. Raşit Tükel, İTO eski başkanlarından Dr. Taner Gören ve İTO komisyonlarından hekimler katıldı.

Basın açıklamasında “Cinayeti Gördük. Adalet İstiyoruz” ve “Peşini Bırakmıyoruz, Sağlıkta Şiddet Yasası Çıkartılsın! 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü İlan Edilsin” pankartları açıldı, Dr. Fikret Hacıosman’ın resimleri taşındı.

Basın açıklaması Dr. Osman Öztürk’ün konuşmasıyla başladı. Dr. Öztürk şunları söyledi: “Sağlıkta şiddet sadece adli bir olay değildir. Bu şiddet ortamının en büyük sorumluları hastaları, halkı hekimlere karşı kışkırtanlardır. 17 yıldır sağlıkta reform yaptık diyorlar ama hastalar günlerce randevu alamıyor, 100 kişilik kuyruktan sonra 5 dakika muayene olabiliyor, bir yığın zorluklar yaşıyor hastanede ve bu sorunların sorumlusu olarak gösterilip hekimlere karşı kışkırtılıyor vatandaş. ‘Hekimin eli hastanın cebinde’, ‘Doktor efendi dönemi bitti’ diyen yöneticiler tarafından kışkırtılmış bir şiddet tablosu var. Bu tabloya karşı TTB olarak, hekimler olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz.”

Dr. Osman Öztürk davet etmelerine rağmen Sağlık Bakanı’nın böylesi önemli bir davanın duruşmasını izlemeye gelmemesinin, herhangi bir bakanlık görevlisinin de gönderilmemesinin hekimler açısından incitici olduğunu da dile getirdi.

Ardından Psikolog Mutlu Hacıosman bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Sağlık alanında ve toplumda birçok konuda şiddet var; kadına, çocuğa, hayvanlara… Biz artık şiddet toplumu olduk. Ben bu şiddet ortamına karşı elimden geldiğince mücadele başlattım, bu yolda yürüyorum. Davet edildiğim her yere gidiyorum. Eşim için yapabileceğim tek şey bu; en azından boşu boşuna hayatını kaybetmiş olmasın, bu son olsun, başka ailelerin canı yanmasın, hekimlerimiz saçma sapan cinayetlere kurban gitmesin.”

İTO Başkanı Dr. Pınar Saip ise yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Bugün maalesef çok acı bir olayın duruşması için buradayız; değerli meslektaşımız Dr. Fikret Hacıosman bir hastası tarafından katledildi. Ve bugün burada, 6 ayın ardından ilk duruşması görülecek. Biz İTO olarak sevgili meslektaşımızın vefatından sonra sağlıkta şiddete karşı TTB tarafından hazırlanan tasarının yasalaştırılması için meydanlara çıktık, taleplerimizi haykırdık ancak bu sürecin sonunda maalesef beklediğimiz şiddet yasası çıkmadı. Bugün bir kez daha talep ediyoruz; TTB tasarısının bir an önce yasalaşmasını istiyoruz. Toplumda şiddetin bu denli yükselmesinin sebepleri görülmeli. Ne yazık ki ülkemizde adalet, yasalar işlemiyor. Hastanelerde hekimleri aşan sağlık talepleri dayatılıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte hekim-hasta ilişkisi zedelendi; hastalar hekimlerin karşısına birer müşteri olarak sunulmaya başlandı. Biz herkese eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmetini savunuyoruz. Diğer yandan maalesef idarecilerin, yetkililerin kullandığı dil şiddet ortamını daha da körüklemekte. Bakanlığın hekimlerin canına kıyan canilere karşı bizlerin yanında durabilmesini istiyoruz.”

Yapılan konuşmaların ardından TTB Başkanı Dr. Sinan Adıyaman basın açıklamasını kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamada şunlar dile getirildi; “Dr. Fikret Hacıosman’ın İstanbul’da görevi başında öldürülmesinden sonra (bir kez daha) Meclis’e gönderilen ve kamuoyuna Sağlıkta Şiddet Yasası olarak ilan edilen düzenlemenin ise samimiyetten uzak bir göz boyama manevrası olduğunu, hiçbir işe yaramayacağını açıkladık ve illerde bir hafta boyunca tuttuğumuz nöbetlerle tepkimiz ortaya koyduk. (Ne yazık ki gene haklı çıktık; söz konusu Yasanın getirdiği “saldırıya uğrayan sağlıkçının ifadesinin karakola gitmeden, çalıştığı kurumda alınması” düzenlemesi bile işletilmedi.) TTB olarak sağlıkta şiddetin geldiği noktanın dayanılmaz ağırlığını her seferinde TBMM’ne, Sağlık Bakanlığı’na ısrarla ilettik ve sağlıkta şiddeti sona erdirecek önlemlerin alınmasını istedik. Ancak, başta konunun birincil derecede muhatabı Sağlık Bakanlığı olmak üzere siyasi yetkililer ‘Görmedik, Duymadık, Bilmiyoruz!’” taktiğiyle hekimlerin taleplerine kulaklarını tıkadılar. Artık yeter!”

Basın açıklamasının ardından hep birlikte 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan duruşmaya girildi. Duruşmada İstanbul Tabip Odası’nın davaya müdahil olma talebi kabul edildi. Olayın gerçekleştiği gün canının çok sıkkın olduğunu, birine zarar vermek istediğini ve Dr. Fikret Hacıosman’ı seçtiğini söyleyen sanık Serhat Tunçdemir’in çelişkili ifadeleri dikkat çekti. Sanık cezai ehliyetinin belirlenmesi açısından Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevkedilmiş olduğundan ATK’dan gelecek raporun beklenmesine, tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 10 Haziran 2019 tarihinde görülmesine karar verildi.

İstanbul Tabip Odası olarak konunun tüm yönleriyle takipçisi olmayı sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.

IMG_5265

 

IMG_5277

 

IMG_5294

 

IMG_5313

 

IMG_5322

 

IMG_5344


Bu HABERİ Paylaş!