İşçi Sağlığı İşyeri Hekimliği Günleri İstanbul'da düzenlendi
- Ocak 11, 2016
- 2442
İstanbul Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu tarafından düzenlenen İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Günleri 25-27 Aralık 2015 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.
İşyeri Hekimliği günleri kapsamında, İstanbul Tabip Odası’nda “Risk Değerlendirmesi ve Katılımcı Stratejileri” ve “Kardiyo-Pulmoner Resüsitasyon ve Defibrilatör kullanımı” başlıklı iki kurs düzenlendi. Hafta sonu programında alanla ilgili gelişmelerin ve mesleki/ bilimsel konuların tartışıldığı 12 oturum ve “işyeri hekimliğinin geleceği mücadele ve müdahale yöntemlerimiz” başlıklı forum yer aldı.
Etkinliğe değerli akademisyenlerin yanı sıra İşyeri Hekimleri Derneği ve Pratisyen Hekimlik Derneği de katkı sundu. Tüm oturumlarda 31 hekim, konuşmacı ve moderatör olarak yer aldı. İstanbul dışından katılımcıların da olduğu etkinlik, işyeri hekimlerinin aktif katılım ve katkılarıyla oldukça dinamik geçti.
Açılışta konuşma yapan TTB II. Başkanı Dr. Raşit Tükel, İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Selçuk Erez ve TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Nazmi Algan, işçi sağlığı ve işyeri hekimliği alanında yaşanan yıkıma vurgu yaptılar.
Etkinliğin çalışma yaşamının her geçen gün daha da kuralsızlaştırıldığı, çalışanların sağlığının işverinin asli sorumluluğundan çıkarılıp iş güvenliği uzmanlarına ve işyeri hekimlerine devredilmeye çalışıldığı, iş cinayetlerinde her yıl giderek artan ölümlerin yaşandığı, meslek hastalıklarının yok denecek kadar az gösterildiği bir ortamda gerçekleştirilmesi oldukça anlamlıydı.
SONUÇ BİLDİRGESİ
Uzun bir süreden beri yalnızlaştırılan, güvencesiz ve taşeron çalışmaya zorlanan işyeri hekimleri gelecek kaygısı taşımaktadır. Bu yalnızlık ortamında, alanda sorumluluk yüklenen iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri için güncel uygulamalara ve meslek hastalıklarına yönelik rehberlerin/ sağlık gözetim programlarının oluşturulması önemlidir. Hazırlanan sağlık gözetim programlarının maruziyet odaklı olması önemlidir. Bu programların sonuçları; meslek hastalıkları ve işe bağlı hastalıklar çalışanlarla paylaşılmalı, görünür kılınmalıdır. İşçi sağlığı alanı ile ilgili eğitimler, Türk Tabipleri Birliği ve İşyeri Hekimliği Derneği’nin gözetim ve denetimine açılmalı, engeller kaldırılmalı, gerekli yasal zemin oluşturulmalıdır.
Son 15 yılda ücretli çalışanların oranının sürekli yükselmesiyle ülkemiz tam bir ücretliler ülkesine dönüşmüştür. 21. yüzyıl Türkiye’sinde işçi politikalarının esasını taşeron çalışmanın yaygınlaştırılması, sendikasızlaştırma, düşük ücretle çalıştırma oluşturmaktadır. Bunun sonucunda işverenlerin kar oranları artarken; iş kazaları ve ölümler de artmaktadır. Özelleştirme ve taşeronlaşma işyeri hekimliği alanında da egemen kılınmıştır. TTB’nin ve Tabip Odalarının varlığı ve etkinliği yok denecek düzeye getirilmiştir. Tabip Odası onayı için açılan dava kazanılmış olmakla birlikte fiili yetkilendirmede sürece dahil olunamamaktadır. Bu durum ve kaybedilen eğitim yetkisi için mücadele edilmeli; ileri eğitimlere hemen başlanabilmelidir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri yasa ve yönetmeliklerle OSGB'lere devredilmiş; alanda taşeronlaşma başlamıştır. OSGB’lerin işçi sağlığı alanına girmesi, hekimler için çok fazla işyerinde çalışma, ücretler ve özlük haklarında kayıp, işverenler arasında sıkışma gibi zorlukları da beraberinde getirmiştir. Etik kurallara uygun ve bağımsız çalışma gün geçtikçe zorlaşmaktadır. OSGB’lerde teknik yerindelik, uygunluk, etkinlik, SGK ve vergi denetimleri yapılmalı ve sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. OSGB çalışanlarının mağduriyeti daha geniş ele alınmalı ve bu alanda meslektaşlarımızla dayanışma yürütülmelidir.
ÇSGB resmi kayıtlarında toplam meslek hastalığı sayısı 494 olarak bildirilmekte; görülme sıklığı en fazla olan deri ve derialtı dokunun hastalıklarına bağlı meslek hastalığı ise 4 (toplam meslek hastalığı içinde %0,8) olarak yer almaktadır. En sık görülen mesleki hastalıklardan olan dermatozlarda mutlaka yapılan iş ayrıntılı olarak sorgulanmalı ve üç aydan uzun süren dermatit vakalarında ileri tetkikler için yönlendirme yapılmalıdır. Meslek hastalığı tanısı, kayıt ve bildirimleri oldukça sıkıntılıdır. Meslek hastalığı tespitinde buzdağının su altında kalan kısmı görünür hale getirilmelidir. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin iş kazalarında yaptığının benzeri bir çalışma meslek hastalıkları alanında yapılabilmeli; görünürlük artırılmalıdır.
İş kazaları ve meslek hastalıklarının tespitine yönelik sistemde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. İş müfettişi sayısının artmış olması, alandaki sorunların çözümüne katkı sağlamamıştır. İşçi sağlığı faaliyetlerindeki yetersizliğe/ hatalara bağlı ortaya çıkan sağlık sorunlarının sorumluluğunun tek başına işyeri hekimine yıkılmaması gerekmektedir.
Mesleki Kanserler, klinik olarak diğer nedenlerle oluşan kanserlerden farklı olmamakla birlikte en önemli özellikleri önlenebilir olmalarıdır. İşçinin çalışma ortamında karşı karşıya kaldığı ve kansere neden olabilen ajanları bilmek, riskleri belirlemek, önlemlerin alınması için çaba harcamak işyeri hekimlerini en önemli görevlerinden olmalıdır.
Kadınlar çalışma yaşamında eşitsiz durumdadır. Çalışma ortamının erilliği ve yeniden üretim için harcanan karşılığı ödenmemiş emek, en önemli sorunlardır. Kadınlar, iş yaşamının dışında üreme (biyolojik cinsiyet rolü) ve yeniden üretim (toplumsal cinsiyet rolü) işlevlerini de yerine getirirler. Bu çifte mesai kadın sağlığını yakından etkiler. Bugüne kadar yapılan düzenlemeler kadının sadece doğurganlığını ve anneliğini koruma yönünde olmuştur. İşyerlerinde kadınlar için özel risk değerlendirmeleri yapılmalı ve işyeri hekimleri buna uygun programlar oluşturmalıdır.
Psikososyal riskler, diğer risk gruplarıyla karşılaştırıldığında iş sağlığı ve güvenliği alanının az bilinen bir boyutudur. Artan iş yükü, uzun çalışma saatleri, güvencesizlik stres başta olmak üzere olumsuz pek çok etkiye yol açmaktadır. Bu alanın da mesleki riskler arasında tanımlanması ve çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Engelliler, mevcut işsizlik oranları ile karşılaştırıldığında çok daha düşük oranlarda istihdam edilmekte; çeşitli nedenlerle çalışma yaşamına katılmaları tercih edilmemektedir. İstihdam edilenler ise çoğunlukla ayrımcılığa uğramakta, toplumda ve çalışma yaşamında yer almaları engellenmektedir. Kent yaşamı ve işyeri ortamları engellilere göre düzenlenmediği için büyük zorluklar yaşanmaktadır.
Bütün bu olumsuzluklar ve yasal mevzuattaki karmaşaya karşın işyeri hekimleri olarak, işe girişlerinden işi sürdürüm süreçlerine kadar çalışma ortamının her alanında engellileri düşünerek planlama yapmak, düzenlemeler yapılmasını istemek/ yaptırmak ve önerilerde bulunmak mümkündür.
Önümüzdeki süreçte birbirimizden haberdar olmanın, deneyimleri paylaşmanın ve dayanışmanın çok daha önemli olacağı açıktır. İyi hekimlik değerlerini savunmak her zamankinden daha çok önem kazanmıştır. İşçi sağlığı alanında diğer meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte çalışmak önemlidir. Mesleki geleceğimiz kendi ellerimizdedir ve bu geleceği örgütsel mücadele ile hep beraber örebilecek güçteyiz.