Bonzai Ani Ölümlere Sebebiyet Veriyor | Dr. Samet Mengüç *


  • Ağustos 14, 2014
  • 3500

Son zamanlarda toplumun tüm kesimlerinde uyuşturucu madde kullanımına karşı tepki yükseliyor. Vatandaşlar, siyasi partiler, çeşitli STK’lar konuyla ilgi duyarlılıklarını göstermek, seslerini duyurmak adına yürüyüşler düzenleniyorlar. Adını sıkça duymaya başladığımız ve gençler arasında yaygınlaşan Bonzai adlı uyuşturucu maddenin kullanımına bağlı ölümlerin olması üzerine konuyla ilgi bilgi almak için İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç ile görüştük.



Son zamanlarda uyuşturucuyla ilgili çok sık haber çıkmaya başladı. Geçenlerde gazetelerde 300 kişinin Bonzai’den öldüğü yazıldı. Ne söylersiniz?

Ülkede artan bir uyuşturucu bağımlılığı ve son dönemde yeni bir uyuşturucu bağımlılığı olan Bonzai gerçekliği var. Uyuşturucu ile mücadele sağlık çalışanlarının asli görevlerinden birisidir. Önemli olan bağımlı olan insanları tedavi etmek değil, insanları bağımlı hale getirmemenin koşullarını yaratmak. Türkiye’de niye arttı? Her şey birbirine zincirlidir. Bu, ülkedeki ekonomi- politikle ilgilidir. Bütün toplumda bütün sektörlerde aşırı çalıştırılma var. İnsanlar yeraltlarında tekstil atölyelerinde, inşaatlarda, kömür ocaklarında çalışmaya mahkûm edilmiştir. Bu insanlara bakış açısıdır.



“BONZAİ ÇOK KISA SÜREDE BAĞIMLILIK YAPAR”

Artan bir genç nüfus var. Bu emek gücü uygun koşullarda olmadığında insanlar arayışlar içerisinde olur. Genç, işsiz, aile içerisinde ciddi sıkıntılar yaşayan, toplum içinde istediği gibi yaşayamayan nüfus artar ve bu koşullar gençleri arayışlara iter. Uyuşturucu bu arayışlardaki tuzaklardan birisidir. Böylesine bir nüfusun yaratılması o ülkedeki ekonomik politikanın bir sonucu; uyuşturucu bağımlılığı da onun bir sonucudur. Son yıllarda Türkiye’de ciddi anlamda bir uyuşturucu bağımlılığı artışı var. Bu uyuşturucu bağımlılığı da kendi dönemine özgü farklı bir uyuşturucu bağımlılığı: Bonzai. Bonzai sentetik esrardır. Yani laboratuarlarda üretilmiş kimyasal bir meddedir. Bonzai, ABD’de esrar bağımlılıklarının tedavisinde ‘esrara benzer etki gösterip, onun kadar zararlı olmayacak bir maddeyi tedavi için kullanabilir miyiz?’ diye bir laboratuar çalışması yapılırken bulunuyor. Daha sonra bu, o laboratuar koşullarının kontrolünden çıkarak uyuşturucu sektörünün eline geçiyor. Bunun tek bir formu yok. Farklı çok çeşitli esrar maddesi içerebiliyor. Hem denetlenmemiş, hem temin edilmesi çok kolaylaştırılmış. Türkiye’de yaklaşık 10 yıldır görülmeye başlandı ama sözellikle son 3 yıldır ciddi anlamda kullanan gençlik mevcut. Farklı arayışlar, maceracı ruh hali, kendini birey olarak kabul ettirebilme dönemleri, aile ve toplum içi çelişkiler bu tür arayışlara iter. Bonzai’nin en önemli özelliklerinden birisi çok kısa sürede ve ciddi bir bağımlılık yapıyor olması. Bir iki kez kullandıktan sonra hemen bağımlı hale gelen çok sayıda vaka bildirilmeye başlandı. En büyük eksikliklerinden birisi de bu konuda çok sağlıklı bilimsel araştırmaların yapılamaması. Bu, sağlık çalışanlarının kinik çalışmalar, laboratuar çalışmaları, gözlemler yapması gereken bir konu. Ama bunun koşulları yok. Bu insanları buraya götüren koşullar üzerinde yoğunlaşmamız, önlemeye çalışmamız gerekirken biz şu anda sadece doğan olumsuz sonucu nasıl giderebileceğimizi konuşuyoruz. Hastalığın kaynağını ortadan kaldıramazsanız o hastalıkla mücadele etmeniz mümkün değildir. Uyuşturucu bağımlılığını da halk sağlığı olarak ele alıp topyekün mücadele etmek gerekir.



Uyuşturucu kullanım yaşının 12’ye düştüğü söyleniyor. Bu konuda Meclis’e sunulmuş raporlar da var. Doktorlar da ‘12 yaşına düştüyse tehlike büyük. Uyuşturucu madde kullanımı ne kadar geç yaşta oluyorsa bu bizim için o kadar iyi’ gibi açıklamalarda bulunuyorlar. 12 yaşına inmesi kullanımının yaygınlaştığını mı gösteriyor?

Evet. İlkokul 4., 5. sınıflara kadar indiği vakalardan görülüyor. Uyuşturucu bağımlılığı yaş ilerledikçe zor oluyor. Ne kadar küçük yaşta uyuşturucuyla karşılaşılırsa bağımlılık o derece yüksek oluyor. Bonzai’nin geri dönüşümü olmayan sağlık bozukluklarına sebep olduğu gözleniyor. Bonzai, felç, ruhsal hastalıklar, çok erken yaşta ve kullanım süresinden ve dozdan bağımsız ani ölümlere sebebiyet veriyor. Çok genç yaştaki insanlarda kalp krizine bağlı ölümlerin çok sık görüldüğü ve en sık ölüm sebeplerinin de kalp krizi olduğu gözleniyor.



Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığını tedavi merkezleri yeterli mi?


Çok yetersiz. Madde bağımlılığı başlı başına sorunken bir de böylesine daha yeni, daha yaygın ve çok daha ağır bağımlılık ve hastalıklarla seyreden bir durumla karşı karşıyayız. Bu bir bütün ve halk sağlığı olarak ele alınarak, 1. basamak sağlık hizmetlerine dâhil edilmeli, uyuşturucu kullanımıyla mücadele edilmeli. Bu kullanım olmadan önce yapılması gerekenler. Bonzai ile ilgili yeterince detaylı araştırma verileri yok. Dünya Sağlık Örgütü veya Türkiye’deki sağlık örgütünün tanımlamış olduğu hastalık belirtisi, tedavi şekli ve sonuçları yok. Hazırlıksızız. Bu yüzden sonuçlar üzerinden gidiyoruz. Karşılaşılan bulgulara göre bir tedavi şekline gidiliyor. Ama önümüzdeki süreçte psikiyatristler, psikologlar, nörologlar da dâhil, tüm sağlık çalışanları işin içine dahil edilerek, konu bu bir bütün olarak ele alınmalı.



Uyuşturucu ile mücadelede Türkiye’de kaç merkez var?

Bir AMATEM var. Bakırköy ve Erenköy’de… Erenköy’de de ergen hizmeti yok. 15 milyonluk şehirde sorun bu kadar yaygınlaşmışken de ne kadar hizmet verebilir. Psikiyatrik hastalıklar başlı başına toplumsal bir problem. Psikiyatrik hastalıklarda artış var. Bu merkezler hem onlara hem madde bağımlılarına hizmet veriyor. O açıdan ciddi bir yetersizlik var. Örnek olarak en son bize gelen bilgide Bakırköy’de sanal hasta yatakları olduğu yönünde.  Diyelim ki hastanenin kapasitesi 50 yataklıdır ama o kadar çok talep var ki koridorlarda yere atılan yataklar üzerinden hasta tedavisine başlanmış. Acaba çalışanların performansını artırmak için mi bu kadar çalışılıyor diye hastane yönetimiyle görüştük. Ciddi anlamda bir talep olduğu söylendi, ‘insanları kapıya koymak da hekimlikle bağdaşmaz’ denildi.



Çocuğu uyuşturucu madde kullanan aileler ne yapmalılar, nasıl davranmalılar?

Tedavi sürecine girdikten sonra hekimlerin yönlendirmeleriyle neler yapılması gerektiği konusunda aile ile görüşülür. Arkadaş gruplarıyla ilişkiler, bulundukları ortamlar bunlar bağımlılığa iten çoklu sebeplerdir. Sebepler herkeste aynı değildir. Birinde aile içi travma vardır, birinde ekonomik sorunlar, şiddet faktörleri vardır. Okul ve mahalle ortamı etkileyen faktörlerdir. Temel sebeplerden hastayı bağımlılığa iten sebeplerden ve ortamlardan uzaklaştırmak gerekir. Okulsa o okuldan, mahalleyse o mahalleden kentse o kentten… Bütün bunlar bireye göre belirlenecektir. Bu şekilde tedavi gerçekleşecektir.

Türk aile geleneğinden kaynaklı bir davranıştır, bu tür şeyleri daha çok saklarız. Saklamaya çalıştığınız zaman çok büyük kötülük etmiş olursunuz. Kesinlikle saklamamak, yüzleşmek gerekiyor. Yüzleşip kabul edip bir an önce de ilgili sağlık kuruluşlarına başvurulmalı. Mücadele etmeyi kararlılık haline getirmeli. 1. olarak karar vermesi gereken, bağımlı olan kişidir. Kendisi karar vermedikten sonra zorlamalarla başarı şansı çok düşüktür. Madde bağımlısına, bırakması için ciddi anlamda emek ve zaman ayırmak gerekir. Bu da eğitim görmüş vasıflı sağlık çalışanları tarafından ailenin ve çocuğun bilinçlendirilmesi ile olur.


 

(*) 04 Ağustos 2014 tarihinde Ataşehir'de Gündem haber sitesinde yayımlanmıştır.


Bu HABERİ Paylaş!