Sağlık Torba Yasası’nın Sonuçları Tartışılıyor
- Mart 05, 2014
- 2872
Sağlık Torba Yasası’nın tıp fakültelerinde görevli öğretim üyelerine yönelik sonuçlarını değerlendirmek üzere İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde toplantılar gerçekleştirildi. “Sağlık Torba Yasası Ne Getiriyor? Ne Götürüyor? 18 Nisan'da Ne Olacak?” başlığıyla düzenlenen panel/forumların ilki 4 Mart 2014 tarihinde İstanbul Tıp Fakültesi Kemal Atay Amfisi’nde, ikincisi ise 5 Mart 2014 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumu’nda yapıldı.
İstanbul Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Raşit Tükel yürütürken, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Özgür Kasapçopur üstlendi.
Her iki panelde de açılış konuşmasını Oda Başkanımız Prof. Dr. Taner Gören yaptı. Dr. Gören; sağlık alanında yaşanan son gelişmelere ve özel olarak da Torba Yasa’nın üniversite öğretim üyelerine ilişkin sonuçlarına değindi. Dr. Gören bugün tıp fakültelerinde karşı karşıya kalınan tablonun genel ülke ve sağlık ortamından bağımsız düşünülemeyeceğini dile getirdi ve şunları söyledi:
“AKP Hükümeti 3 Kasım seçimlerinin hemen ardından; 16 Kasım 2002’de Acil Eylem Planı adı altında bir dizi başlığı gündeme getirdi. Sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesinden, aile hekimliğine dek bir dizi düzenlemeyi duyurdular ve sonrasında da Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında bu uygulamaları hayata geçirmeye başladılar. Bu uygulamalar içinde sağlık sisteminin temeline konan dinamit diyebileceğimiz bir uygulama getirildi; 2004 yılında performansa dayalı ödeme sistemi. Akabinde birinci basamak alanını, sağlık ocağı sisteminden aile hekimliği sistemine dönüştüren uygulama gündeme getirildi, sağlık ocaklarının yerini yarı-özel diyebileceğimiz Aile Sağlığı Merkezleri aldı. Aile Hekimliği düzenlemesi getirilirken iddia sevk zincirinin olmazsa olmaz olarak uygulanmasıydı. Hiçbir hasta aile sağlığı merkezine uğramadan ikinci, üçüncü basamak hastanelere gidemeyecekti. Ancak performansa dayalı ödeme sistemi sebebiyle bu sistem aksadı, yürütemediler, sevk zinciri kaldırıldı. Şu anda hastalar istedikleri kuruma gidiyorlar. Tıp fakülteleri ne yazık ki birinci basamak sağlık kurumu gibi çalıştırılıyor. Böylesi bir kışkırtılmış sağlık talebi yaratıldı. Ardından 2010 Ocak ayında Tam Gün Yasası gündeme getirildi. Sağlık Bakanı’nın ‘doktorun elini hastanın cebinden çıkartacağız’, Başbakan’ın ‘Artık doktor efendi dönemi bitti’ söylemleri arasında, doktorlar rencide edilerek, hekimlik mesleği aşağılanarak, hekimliğin saygınlığına zarar verecek söylemlerle, hekim-hasta ilişkisi zedelenerek gündeme getirildi bu uygulama. Aslında amaç özel hastanelere, özel vakıf üniversitelerine, hastane zincirlerine, büyük şehir hastanelerine, sağlık kampüslerine ucuz hekim işgücü sağlamaktı. Tam Gün Yasası anamuhalefet partisi üzerinden Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü ve iptal edildi. Ağustos 2011’de ise 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkartıldı; bu sayede üniversitelerde görevli hekimlere yine dayatmalar getirildi. Bu süreç devam ederken, mesleğine yıllarını vermiş öğretim üyeleri kendi fakültelerinde sığıntı haline dönüştürüldüler. Ardından yıllardır karşısında mücadele yürüttüğümüz Kamu Hastane Birlikleri de yasalaştırıldı. 2 Kasım 2011’de ise sabaha karşı 663 sayılı yasa kaçırılır gibi, Meclis’ten geçirildi ve tüm kamu hastaneleri KHB’lere bağlandı, sınırsız yetkili CEO’lara teslim edildi. CEO’ların başarısının tek ölçütü hastaneleri kar ettirmesi olarak belirlendi. Bu hastaneler birer işletme haline dönüştürülmüş durumda. Sağlık alanının ticarileştirildiği bu tablo içinde üniversite hastanelerinde, tıp fakültelerinde görevli hekimlere dayatmalar getirildi. Bu tablo içinde öğretim üyelerini bu ticarileştirilmiş sağlık ortamına deyim yerindeyse pazarlayan bir anlayış söz konusu. Böylesi bir dayatma kabul edilemez, etmeyeceğiz. Bu dayatmaya karşı yürüteceğimiz mücadeleyi birlikte değerlendireceğiz.”
Panel İstanbul Tabip Odası Hukuk Danışmanı Avukat Meriç Eyüboğlu’nun sunumuyla devam etti. Meriç Eyüboğlu yaptığı sunumda; 6514 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun sonrası hekimlik ortamının nasıl etkilendiğini, ne yönde olumsuzluklar ve sıkıntılar getirdiğini dile getirdi ve söz konusu düzenlemenin hemen hemen tamamının hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu belirtti.
Av. Eyüboğlu konuşmasında “Tam Gün Yasası” adı altında üniversitelere döner sermaye arttırmak ve özel sağlık kuruluşlarına ucuz hekim gücü sağlamak adına öğretim üyelerinin emeğinin sömürülmesini içeren düzenlemelere tek tek değindi ve bu düzenlemelere karşı oluşumuzun hukuki gerekçeleri konusunda ayrıntılı bir bilgilendirme gerçekleştirdi.
Av. Eyüboğlu’nun açıklama ve bilgilendirmelerinden sonra Sağlık Torba Yasası’nın sağlık ortamında yarattığı/yaratacağı olumsuzluklar, bu süreçte öğretim üyelerinin durumları ile ilgili çözüm ve mücadele önerileri için katılımcılara söz verildi. Soru ve cevap bölümünden sonra panel sonlandırıldı.