"Çakma" Aile Hekimlerinden Cüneyt Özdemir’e Mektup…


  • Kasım 08, 2010
  • 4670

06.11.2010 tarihinde Sayın Cüneyt Özdemir’in Radikal Gazetesi’ndeki “Çakma Aile Hekimliği” başlıklı yazısını teessür içinde okumuş bulunuyoruz.

Mesleğindeki başarısı konusunda hiç kuşku duymadığımız Sayın Cüneyt Özdemir’in konu hakkında yeterli araştırmayı yapmadan böylesi bir yazıyı kaleme alması bizleri şaşkınlığa sürüklemiştir.  Sayın Özdemir’e sağlık alanında yaşanan tahribatlara ilişkin çok söylenecek söz olmasına karşın, en önemli ayaklardan biri olan 1. Basamağın özelleştirmesine ilişkin yazısına istinaden birkaç söz söylemek uygun olacaktır.

Sayın Özdemir yazısında “10 günlük basit bir eğitimle üç bin kişiden sorumlu bir ‘aile doktoru’ haline getirildi” ifadesinde bulunmuş.
Hâlbuki 1963 yılından bu yana Pratisyen Hekimler sadece 3000 değil kendi bölgesindeki tüm nüfusa ayrımsız birinci basmak sağlık hizmetleri sunuyorlardı.
Birinci basamak sağlık hizmetlerini tüm Türkiye’de ekip anlayışıyla sürdüren, milyonlarca çocuğun aşılamasını yapan, çocuklarımızı ölümcül hastalıkların pençesinden kurtaran, koruyucu sağlık hizmetlerini toplumun her kesimine ayrımsız bölge tabanlı sunan, hastalandığında da tedavi eden o bahsedilen ÇAKMA AİLE HEKİMLERİYDİ. Hatta Sayın Cüneyt Özdemir’in çocukluk çağı aşılarını da muhtemelen o ÇAKMA AİLE HEKİMLERİ tarafından yapıldı.

Sayın Cüneyt Özdemir Pratisyen Hekimlere “kıyak” yapıldığını iddia etmiş. 
Biz bu ifadeyi “Pratisyen Hekimlere “ayrıcalık” yapıldı” şeklinde düzeltelim.
Evet, yapılan ayrıcalıkları şöyle sıralayabiliriz:

• İş güvencesiyle çalışan Pratisyen Hekime, tek taraflı bir yıl sözleşme dayatıldı. Yani yıllarca eğitim alıp, görev yapan hekim işsizlikle burun buruna getirildi.
• Yıllardır mesleğini icra ettiği sağlık ocağındaki ekibi dağıtıldı, kendilerine bir hizmetli ve laborant bulmasını, parasını da hekimin kendisinin verilmesi istendi, tüm Aile Sağlığı Merkezi’nin giderlerini(elektrik-su-doğal gaz-sarf malzemeleri ve tüm giderleri)  karşıla denildi.
• 24 saat telefonunu açık bırak, hep çalış denildi.

Kısacası özel muayenehanelere dönüştürülen ve yılların birinci basamağın sembolü olan sağlık ocakları, özelleştirildi.

Kim mağdur?

Pratisyen Hekimlerimizin mağdur olduğu açıktır ancak halkımız da yeni mağduriyetlere gebe!
Kendi içinde ticari bir anlayışın egemen olduğu yapılanmada bunun önümüzdeki günlerde halka ücret olarak döneceği açıktır.

Zira Türkiye’ deki sağlık ortamında yaşanan özelleştirmeler birinci basmak hizmet alanında 2005 yılında başlatılan Aile Hekimliği Uygulamalarıyla bu yılın sonunda tamamlanmak üzeredir. Aile Hekimliği ülkemiz için sürdürülebilirliği olmayan, pahalı, birinci basamağın özünü teşkil eden ücretsiz temel sağlık hizmet anlayışını kıran bir hizmet şeklidir. Keza başta Almanya olmak üzere birçok ülke bu sistemden kurtulmak için yollar ararken, ülkemize Dünya Bankası eliyle Aile Hekimliği sistemi dayatılmaktadır.

Aile Hekimliği uzmanlığını yapmış meslektaşlarımıza gelince… Meslektaşlarımız, 3 yıl uzmanlık eğitimi alıp birinci basmakta çalıştırılması düşünülmüş ancak Finlandiya gibi birçok Avrupa Birliği Ülkesinde uygulanan Aile Hekimliği eğitimi içinde yer alan sahada eğitim imkânları geliştirilmemiş, daha çok hastane gibi 2.basamak sağlık birimlerinde çalıştırılmışlardır. Yani Aile Hekimleri Uzmanı arkadaşlarımızda mağdur edilmişlerdir.
Birinci basamağın emektarı olan Pratisyen Hekimlerin mesleki eğitimleri için Türk Tabipleri Birliği Pratisyen Hekimlik Enstitüsü 1998 yılından bu yana yürüttüğü eğitim çalışmaları, Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü birinci basamağın özelleştirilmesi sürecine TTB’nin karşı duruşu nedeniyle engel olunmaya çalışılmış, yapılan çalışmalar görmezlikten gelinmiştir.

Yoksa bakanlığın dayattığı 10 günlük Aile Hekimliği 1.Aşama Eğitiminin çok anlamlı olmadığını pekâlâ biliyoruz. 1963’ten bu güne,10 günlük eğitimi almadan birinci Basamak Sağlık hizmetlerini başarıyla sürdüren Pratisyen Hekimler, iş güvencesi olan, mesleki bağımsızlığı olan, ekip anlayışıyla yürüteceği hizmetlerini, sahada çalışarak mesleki eğitimlerini tamamlayacağı Genel Pratisyenliği istemektedirler.

Saygılarımızla,

Dr. Fethi BOZÇALI
İSTANBUL TABİP ODASI
Yönetim Kurulu Üyesi


Bu HABERİ Paylaş!