Şilili Madenciler Yeryüzüne Çıkıyor


  • Ekim 13, 2010
  • 24652

5 Ağustos 2010 Şili‘de San Jose bakır ve altın madeninde meydana gelen göçükte 33 madenci yerin 700 metre altında mahsur kalmıştı. Kazadan 17 gün sonra bir sondaj kuyusu ile işçilere ulaşılmış ve sağ oldukları tespit edilmişti.  Sonrasında kurtarma çalışmalarına hız verilmiş ve yüzeyden 66 cm. çapında açılacak olan sondaj kuyusu içerisinden işçilerin dışarıya çıkarılması kararı alınmıştı. Kurtarma çalışmalarına NASA dâhil pek çok kuruluş teknik destek vermiş, işçilerin ruh sağlıklarının korunması için de her türlü olanak seferber edilmişti.
Yaklaşık 4 ay süreceği tahmin edilen kurtarma çalışmaları daha kısa sürede tamamlandı.  Bugün kazadan iki ay sonra 33 madenci bir kapsülle yeryüzüne çıkarılıyor.
Madencilik, riskleri en yüksek iş alanlarından biri. Bu nedenle de iş güvenliğinin önemi daha da artıyor.
Şili’de yaşanan bu olayda iş güvenliğinin “bir miktar” sağlanabilmesi nedeniyle 33 işçi hayatta kalabildi. Bir miktar çünkü madencilerin, olası kazalarda, yaşamlarını sürdürebilmeleri için tek imkân olan ve bir merdivenle acil çıkış kapısına bağlanan sığınak odalarının bulunması gerekiyor. Bu odalar ne yazık ki çok az maden ocağında bulunmakla birlikte bu maden ocağında vardı. Ancak trajedi bundan sonra başladı. Zira böyle bir sığınak bulunmasına rağmen sığınaktan acil çıkış kapısına giden merdiven yoktu. Dolayısıyla, kurtarma ekipleri 17 gün sonra madencilerin çıkardıkları çekiç seslerini duymamış olsalardı, erken kurtulma olanağı sağlayacak olan sığınma odasının işçiler için mezar olması içten bile değildi.
Şili’de yaşanan bu facianın faturası yine her zaman olduğu gibi sadece maden sahiplerine kesiliyor. Sanki burada yaşananlar sadece maden sahiplerinin ihmaliymiş gibi…  1869 yılından bu yana kullanılan San Jose bakır madeni, özellikle 2006–2007 yıllarında gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle ölümlü kazalar yaşanmış ve sonrasında yapılan protestolar sonucunda kapatılmıştı. Ancak kapatılmasından kısa bir süre sonra yine iş güvenliği açısından hiçbir şey değişmeden kar odaklı anlayışla devlet tarafından çalışma izni tekrar verilmiş ve böylece 5 Ağustos 2010 tarihinde yaşanacak kazanın zemini bir kez daha oluşturulmuş oldu. Burada da görülmektedir ki, Şili Hükümet’i 33 maden işçisinin kurtarılması için gösterdikleri hassasiyeti, maden ocağında alınması gereken güvenlik konuları için göstermiş olsa idi, madenciler büyük şans eseri 2 ay gün ışığı görmeden yaşamak zorunda kalmayacaktı.

Tüm bu yanlış uygulamalara ve merdiven eksiğine rağmen!? görülmektedir ki maden ocaklarındaki sığınma odaları işçiler için kaza anında önemli bir yaşam alanı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için alınması gereken diğer tedbirleri ise TMMOB Maden Mühendisleri Odası 6 Eylül 2010 tarihinde yaptıkları basın açıklamasında şöyle sıralıyor:

—Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin; ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en kısa zamanda masaya yatırılması ve çözümlenebilmesi için acil olarak bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir.
— Kazaların önlenebilmesi için bilimsel ve teknik yatırımların yanı sıra, örgütlenmenin ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamı ile birlikte çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamlarının da iyileştirilmesi zorunludur.
— Kâr öncelikli çalışma anlayışı  bırakılmalıdır.
— Ucuz işgücüne dayalı ve örgütlenmeyi engelleyen çalışma anlayışı terk edilmelidir.
— İşçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımları teşvik edilerek sektör desteklenmelidir.
— Yasal mevzuatlarda yapılacak düzenlemelerle denetim mekanizmaları güçlendirilmeli, ilgili meslek odalarının görüşleri dikkate alınmalıdır.
— Kömür sektörünün denetimi ayrı olarak planlanmalı ve özellikle yeraltı kömür ocaklarındaki denetimler mutlaka konusunda uzman elemanlar tarafından belirlenen periyotlarda  yapılmalıdır.
— Denetim konusunda madenciliğin yoğun olarak yapıldığı ülkelerin örnekleri incelenerek, ülkemize uygun olanlar hayata geçirilmelidir.
— Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı maden mühendisi kadrolarını artırarak proje ve saha denetimlerini yoğunlaştırmalıdır.
— Maden Mühendisleri Odası‘nın görevi ve yasal hakkı olan mesleki denetimin engellenerek üye denetimini yeterince yapamaması sorunların çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu çerçevede gereken yasal düzenlemeler zaman geçirilmeden yapılmalıdır.
— Sektörün özelliği dikkate alınarak Maden İş Kanunu çıkarılmalıdır.
— Ulusal madencilik politikalarının oluşturulması için, Enerji ve Tabii Kaynaklar  Bakanlığı‘nın koordinatörlüğünde tüm sektör bileşenlerinin, meslek odalarının ve üniversitelerin katılacağı Madencilik Şurası toplanmalıdır.
— Madencilik Bakanlığı kurulmalı ve sektöre hak ettiği önem verilmelidir.

KAR HIRSINA KURBAN EDİLEN YAŞAMLAR

Çok yakın bir zamanda da bizler Zonguldak Karadon’da aynı acıları yaşadık. 30 madencimiz ve aileleri, Şilili madenciler ve aileleri kadar şanslı olamadı ne yazık ki. İşletmelerin kar hırsına kurban edilen aileler, yaşamlarını daha da zor şartlar altında sürdürmek zorunda kaldılar. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin taşeron anlayış çerçevesinde yapılan tüm düzenlemeler iş sahiplerinin daha az masraf yaparak daha fazla para kazanmasının yolunu açtı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ölüm bu mesleğin kaderidir” ifadesi bir kez daha bizlere gösterdi ki Hükümet, mesleki risklerin gerçekleşmesini kader ile bağdaştırıp iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin hiçbir hareketi olmayacak. Bugün Türk Tabipleri Birliği’nin CHP aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptali için götürdüğü Torba Yasa bunun önemli kanıtlarından biri.
Sonuç olarak, yaşanan bu ölümlerin kader olmadığını, yapılacak doğru düzenlemelerle bu kazaların %98’inin önlenebilir olduğunu bir kez daha hatırlatarak, Şilili madencilerin ailelerine geçmiş olsun diyor, maden ocaklarında yaşamlarını kaybeden tüm işçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz.


Bu HABERİ Paylaş!