Füsun Sayek Iv. Eğitim Hastaneleri Kurultayı Sonuç Bildirgesi


  • Ağustos 25, 2010
  • 1683

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
10 Nisan 2010 - İstanbul

Türk Tabipleri Birliği-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu ve İstanbul Tabip Odası’nın ortaklaşa düzenlediği Füsun Sayek 4. Eğitim Hastaneleri Kurultayı, 10 Nisan 2010 tarihinde Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Kurultaya 5 ilden; 15 Eğitim Hastanesi, 10 Tıp Fakültesi ve 15 Uzmanlık Derneği temsilcilerinden oluşan  toplam 100 meslektaşımız katıldı. Aşağıdaki sonuç bildirgesi kurultay katılımcıları ile birlikte oturumların sonunda hazırlandı. Ayrıca TTB-AHEK ve İTO-Asistan Hekimler Komisyonu aracılığıyla bir de Asistan Bildirgesi -2010 hazırlandı. Bu bildirgeyi de ekte sunuyoruz.

Genel Değerlendirme

1. Tıpta Uzmanlık Eğitiminin çerçevesi, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler ve Türk Tabipleri Birliği / Uzmanlık Derneklerinin eşit düzeyde temsil edileceği özerk bir Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından planlanmalıdır.

2. Sağlık kurumundaki hizmet eksiğini gidermek hizmet hastanelerinin görevidir. Eğitim hastanelerinin işlevi ise, eğitim, araştırma ve hizmet-eğitim dengesi gözetilerek ülkemizin uzman hekim ihtiyacı doğrultusunda uzman hekim yetiştirmek olmalıdır.

3. Eğitim hastanelerindeki çalışma koşulları düzeltilmeli, çalışma saatleri ve nöbet sayıları çağdaş ülkelerde olduğu gibi belirlenmiş saatleri aşmamalı, eğitime ayrılan süre çalışma saatlerinin içinde değerlendirilmelidir.

4. Hekimlerin araştırma yapma olanakları çoğaltılmalı, araştırma destek fonları ve araştırma laboratuarları kurulmalıdır. Eğitim hastanelerinin bütçeleri eğitim ve araştırmayı da gözeten bir şekilde yeniden düzenlenmeli, döner sermaye gelirlerinden ve genel bütçeden araştırma fonları ayrılmalı, tezler ve bilimsel çalışmalar için bu fonlardan yararlanmanın önü açılmalıdır. Yeni Eğitim Hastaneleri, ancak kurumlar arasında standardizasyon sağlandıktan ve her uzmanlık alanı için gereken insan gücü çalışmaları yapıldıktan sonra, Tıpta Uzmanlık Kurulu onayı ile açılmalıdır.

5. Performansa dayalı ödeme sistemi kaldırılarak yerine insanca yaşam koşullarının sağlandığı bir ücretlendirme sistemi getirilmelidir. Performansa dayalı ücretlendirme uygulaması hastaneleri birer işletmeye dönüştürmekle kalmamakta; aynı zamanda eğitimde yetersizliğe, çalışma barışının bozulmasına, motivasyon eksikliğine, hekim-hasta ilişkisinde bozulmaya ve etik değerlerde yozlaşmaya yol açmaktadır. Sağlık çalışanları arasında ekip çalışması ve dayanışma duygusunun ön planda olduğu, liyakat ve niteliğin öne çıkarıldığı bir çalışma ortamı için gerekli değişiklikler yapılmalıdır.

6. Eğitim hastanelerinde eğitici kadroların tam gün çalışması özendirilmeli ve bu konuda gerekli mali ve idari düzenlemeler yapılmalıdır. Sadece performans temelli ücretlendirmeye ve yakın gelecekte de sözleşmeli olarak uzun süreli mesai dışı çalışmaya dayalı bir çalışma düzeni kabul edilemez.

7. Eğitim Planlama Koordinasyon Kurulu, atanmış başhekime bağlı bir danışma kurulu olmaktan çıkartılıp hastanenin hizmet, eğitim ve araştırma ile ilgili tüm faaliyetlerini yürüten/yöneten/denetleyen bir icra organı haline getirilmelidir.

Eğitici Atama Sınavları 

8. Eğitici atamalarındaki Yabancı Dil ve Merkezi Bilim Sınavları güvenilirliği kanıtlanmış bir kurum olan ÖSYM tarafından yapılmalıdır.  Sınav jürileri ilgili kurumlardan temsilcilerin ve noterin bulunduğu ortamda kura ile saptanmalı, her sınav için yeniden oluşturulmalıdır.
Gerek üniversite, gerek eğitim hastanelerinde eğiticilerin, eğiticilerin eğitimi sertifikasına sahip olmaları istenmeli, eğiticiler ve eğitim kliniklerinin değerlendirilmesi için öz-değerlendirme ve eğitilenlerin değerlendirmesi yöntemlerini de içerecek şekilde değerlendirme mekanizmaları oluşturulmalıdır. Gerektiğinde eğiticilerin ve/veya eğitim kliniklerinin eğitim verme yetkileri dondurulabilmelidir.

Tam Gün ve Üniversite Hastaneleri

9. Ülkemizdeki hekimlerin ve sağlık çalışanlarının büyük bir çoğunluğu ve tabip odalarının
tamamına yakınının, Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısına ve “Tam Gün” yasasına karşı olduğu bilinmektedir. Sağlıkta Dönüşüm programının son ayağı olarak Kamu Hastane Birlikleri yasası da çıktığında çalışanlarının özlük hakları budanacak ve önemli kayıplara yol açacaktır. Tam Gün Yasasının, TTB'nin yıllardır savunduğu "Tam Süreli Çalışma" ile ilgisi bulunmamaktadır. 
Tam Gün Yasası ile öğretim üyelerinin maaş dışındaki gelirleri, performansa dayalı ödeme sistemine bağlanacak; üniversite hastanelerinde daha fazla işlem, daha fazla kazanç anlayışı öne çıkarken, eğitim, araştırma, nitelikli sağlık hizmeti sunumu gibi iyi hekimlik uygulamaları geri plana itilecektir
Tam Gün Yasasının uygulamaya geçmesiyle, varlık nedeni eğitim, araştırma ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu olan üniversite hastaneleri birer “sağlık işletmesi” konumuna getirilecektir. Finansal baskıların öğretim üyelerini daha çok sağlık hizmetine yönlendirmesiyle, öğretim üyeleri klinik iş yüküne boğularak eğiticilikten ve eğitimden uzaklaşacaklar; mezuniyet öncesi eğitim ve uzmanlık eğitiminde beceri kazandırmaya, hasta başı ve kuramsal eğitime ve sürekli tıp eğitimine ayrılan süre azalacaktır.
Ülkemizde ihtiyaçlar belirlenmeden, eğitim-öğretim programları ve araştırma faaliyetleri planlanmadan, öğrenci sayıları ve eğitim-hizmet dengesi üzerinden akademik kadrolar oluşturulmadan çok sayıda tıp fakültesi açılmakta; bunun bir sonucu olarak da tıp eğitimi krize sürüklenmektedir.  
Tıp fakültelerinde altyapı olanakları dikkate alınmadan öğrenci kontenjanları artırılmakta; kontenjanların artırılmasının bir yolu olarak ikili eğitime geçme yönünde adımlar atılmakta; öğrenci sayılarındaki artış ile çağdaş eğitim yöntemlerini kullanmak ve iyi bir tıp eğitimi yapmak, dolayısıyla da nitelikli hekim yetiştirmek olanaksız hale gelmektedir.
Ülkemizde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesindeki politikalar ile bütçedeki sağlık harcamaları artarken; üniversite hastanelerinin payı giderek azalmıştır. En zor olgulara, en en pahalı tedavi hizmetini sunan üniversite hastanelerinin faturalarına yapılan kesintiler, kamusal finansal desteği önemli ölçüde azalan bu hastaneleri varlıklarını sürdüremez duruma getirmiştir.

Kamu Hastane Birlikleri

10. Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile  Eğitim ve Devlet Hastaneleri sağlık hizmeti satarak finansmanını kendisi sağlayan ve diğer sağlık kuruluşları ile rekabet eden piyasa aktörü birer bütünüyle kar amaçlı işletmeler dönüştürülmektedir. Bu kurumlara sağlık hizmeti üretimi, uzmanlık eğitimi ve araştırma için genel bütçeden katkı yapılmasına son verilmektedir. Hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının birer maliyet kalemi olarak değerlendirildiği bu kurumlarda ücreti artırmanın tek yolu olarak performans yöntemi yani işlem sayısını artırmak gösterilmektedir. Tıbbi gereksinmenin değil maliyeti azaltmanın esas olacağı bu kurumlarda tıpta uzmanlık eğitiminin sürdürülebilirliği olanaksız hale gelecektir.  Bu yasal düzenleme ile kamu hastanelerinin özelleştirilmesinin önü açılacaktır. Tüm bu nedenlerle  Kamu Hastaneler Birliği Yasa Tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz.

Mesleki Mali Zorunluluk Sigortası

11. Tıbbi bir hatanın hekim hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda karar verilirken en önemli etkenin bilirkişi görüşü olması nedeniyle, hem kurumsal, hem de bireysel bilirkişilik yönünden bir standardizasyonun sağlanması ve bilirkişi seçiminde niteliğin artırılması için uzmanlık dernekleri üzerlerine düşen görevi ivedilikle yerine getirmelidirler.

12. Ülkemizde yeni gelişmekte olan sağlık hukukunun ana ilgi alanının, tazminat ve sorumluluk hukukundan bir an önce uzaklaştırılması gerekmektedir. Aksi halde tarafların işbirliğinden çok, saldırı ve savunma pozisyonları almaları, sağlık hizmetlerinin hantal ve pahalı biçimde sunulması ve bireyin ya da toplumun sağlık hakkının zarar görmesi kaçınılmaz olacaktır.

13. Sağlık hizmeti sunumu nedeniyle ortaya çıkan tıbbi uygulama hataları bir halk sağlığı sorunudur. Tıbbi uygulama hataları nedeniyle doğan zararların mesleki sorumluluk sigortası yoluyla önlenmesi ya da bütünüyle karşılanması da söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle alanda yapılacak düzenlemelerde, tıbbi uygulama hatalarının ortadan kaldırılması öncelikli amaç olarak belirlenmelidir. Tıbbi uygulama hatalarından zarar gören hastaların zararları kısa sürede ve bütünüyle karşılanmasına yönelik bir sistem oluşturulmalıdır. Hata nedenleri araştırılmalı ve bu nedenlere yönelik önleyici çalışmalar sistemli bir biçimde düzenlenip uygulamaya geçirilmelidir. Zararlar kamusal bir fondan karşılanmalı sağlık personelinin ücretinden kesilmemelidir. Hasta ile hekim karşı karşıya bırakılmamalıdır. Hataların bildirilmesini teşvik eden düzenlemeler yapılması, eğitim gereksinimlerinin güncel ve bilimsel karşılanması, uygun koşullar ve alt yapının sağlanması bir diğer temel yaklaşım olmalıdır.

TTB-AHEK Asistan Hekimler Bildirgesi- 2010

1-Asistan hekim tanımı; tıpta uzmanlık yönetmeliği yerine uzmanlık eğitimi veren tüm kurumların, tabip odalarının, uzmanlık derneklerinin ve asistanların temsilcilerinin katılımıyla hazırlanacak yeni bir uzmanlık tüzüğüyle emek sömürüsünü, hekimlik dışı iş yükü ve angaryayı engelleyecek şekilde eğitim ve hizmet dengesi gözetilerek yeniden yapılmalıdır.

2-Uzmanlık eğitimi, TTTB-UDEK,  uzmanlık dernekleri önderliğinde merkezi olarak standardize edilmelidir. Bu sağlanıncaya kadar üniversite hastaneleri ve eğitim araştırma hastaneleri arasında afiliasyon  ve rotasyonlar desteklenmelidir. Bunun yanında uzmanlık öğrencilerinin eğitim ihtiyacı, hastanenin nesnel koşulları ve bilimsel üretim süreci göz önüne alınarak uzmanlık bölümlerine  kendi eğitim sistemlerini belirlemede yerel özerklik tanınması gereklidir. Asistanlar çalıştığı kurumlarında eğitim gereksinimlerine göre rotasyonlarını, müfredatlarını ve çalışma sistemlerini belirlemekte söz sahibi olmalı ve her bölümde asistan konseyleri oluşturabilmelidir. Bu konseyler aracılığıyla asistanlar eğitim, akademik, hizmet sunumu ve idari konularda söz ve oy hakkına sahip olmalıdır. Ayrıca uzmanlık derneklerinde asistan komisyonu kurulması zorunlu kılınmalı, bu komisyonlarda asistanlara eğitim, çalışma süreleri ve yeterlilik değerlendirilme kurullarında söz ve oy hakkı verilmelidir.

 3-Eğitim ve araştırma hastanelerinde şeflik, şef yardımcılığı, başasistanlık üniversite hastanelerinde  profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik, doktora, yüksek lisans ve benzeri tüm akademik yükselmelerde keyfi uygulamalara son verilmeli ve nesnel liyakat ilkelerine uyulmalıdır.

4-Tıpta uzmanlık eğitiminin zorunlu bir parçası olan tezler,  uzmanlık eğitiminin standardizasyonundaki eksiklikler, uzmanlık eğitiminin bilimsel düşünme ve araştırmadan daha çok, hizmet üretimi ve “meslek edindirme” amaçlı olması nedeniyle yararsız bir uygulama olarak sürmektedir.  Tezler yapılırken tez danışmanı ve konusunun seçimi, tezin yürütülmesi ve özellikle de mali kaynak bulunması aşamalarında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Tezler  toplum sağlığını önceleyen, etik değerler çerçevesinde özgün bilimsel bilgi üretimine yönelik inceleme ve araştırma niteliğinde olmalı ve mali kaynak konusunda eğitim araştırma hastanelerinde  yaşanan sıkıntılar ivedilikle düzeltilmelidir. Ayrıca asistanların ulusal ve uluslar arası kongrelere katılımı ve bilimsel araştırmalar gibi eğitim giderleri için fonlar oluşturulmalıdır.

5-Üniversiteler ve eğitim-araştırma hastaneleri “gelir getirici kurumlar” veya "hizmet hastaneleri" değildir. Tam gün ve kamu hastanesi birlikleri yasasıyla üniversiteleri ve eğitim araştırma hastanelerine kendi döner sermaye sistemi ile ayakta durması dayatılmaktadır. Maaşa dayalı ücretlendirmenin yerini ‘performansa’ dayalı ücretlendirme aldığı için de hekimler daha çok iş, daha çok para cenderesine sokulmakta hastaları müşteri olarak gören hekimler yetişmektedir. Temel görevi eğitim ve araştırma olan üçüncü basamak sağlık kuruluşları tam gün yasasının getirdiği finansal baskılar nedeniyle bu anlayıştan daha çok sağlık hizmetine yöneltilmektedir. Tıpta uzmanlık eğitimini geri plana bırakarak sağlık hizmetini niteliksizleştiren performans ve döner sermaye uygulaması kaldırılmalı, yerine tamamen merkezi bütçeden karşılanan güvenceli, insanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak gelir uygulaması getirilmelidir.

6-Sağlıkta Dönüşüm Politikasının popülist bir parçası olarak kaldırılan basamaklı hizmet sunumu ve sevk sistemi ile üniversite ve eğitim araştırma hastaneleri varoluş amacından uzaklaşmıştır. Meydana gelen aşırı yoğunluk nedeniyle hizmet sunumu eğitimin önüne geçmektedir. Eğitimler ise asistanların dinlenme zamanlarına kaydırılmaktadır. Ayrıca hem gerçek ihtiyaç sahiplerine verilen hizmet zarar görmekte hem de asistanların özellikli zor  vakalarla karşılaşma ve onlara zaman ayırma şansları azalmaktadır.Bu nedenle basamaklı hizmet sunumu ve sevk sistemi ivedilikle tekrar başlatılmalıdır.  Buna karşılık asistanlar için hem eğitim hem de hizmet sunumu açısından her basamakta uygun rotasyon programları planlanmalıdır. Ayrıca yürütülen asistan eğitimleri asistanların dinlenme zamanlarından çalınmadan, gün içinde, mesai saatlerinde yapılmalıdır 

7-Asistanlar özellikle cerrahi branşlarda olmak üzere büyük bir kısmı haftalık ortalama 80 saat ve üzeri çalışmaktadır. Uzun süre kesintisiz çalışma, uykusuzluk ve yorgunluk sonucu  tıbbi hataların ortaya çıkmasının yanı sıra, asistanların öğrenimini sağlayabilmesi, sağlığını koruyabilmesi, özel hayatlarını sürdürebilmesi mümkün olmamaktadır. Tam gün yasasıyla performansa dayalı ücretlendirilen hekimlerin 7 gün  24 saat çalışması öngörülmekte 80 saat olan fazla mesai süresi 130 saate çıkarılmaktadır. Evet hekimler tam gün süre ile çalışmalı, ancak bu süre günde 8 saati ve haftada maksimum 40 saati geçmemelidir. Bunun yanında fazla çalışma süresi maksimum 16 saat ile sınırlandırılmalı, her 8 veya 10 saatlik çalışma periyotları arasında en az 11 saatlik dinlenme süresi bulunmalıdır. Bu şekilde uzun süreli ve 36 saat gibi kesintisiz çalışmaya zorlanan asistanların yapacağı hataların sorumluluğu biz asistanların değil, bu şekilde çalışmaya zorlayan sağlık sisteminin ve devletin olmalıdır.

8-Malpraktis uygulamalarını önleyebilmesi açısından, tıpta uzmanlık eğitiminin kaliteli bir şekilde ve sağlık hizmeti sunumunun uluslar arası nitelikte yapılabilmesi için her uzmanlık bölümü düzenli aralıklarla güncellenen kanıta dayalı tıp anlayışına uygun “uygulama algoritmaları” hazırlamalıdır.

9-İnsanın en değerli varlığı olan sağlığın korunması, hastalıkların tedavisi ve insanın daha kaliteli bir hayat sürmesi çalışmalarında birinci derece sorumluluk yüklenen ve her türlü hastalık riskine rağmen büyük bir özveriyle görev yapan hekimlere ayrıca mecburi hizmet yükümlüğü getirilmiştir. Amaç Türkiye'de  yaşayan tüm insanlara ulaşılabilir bir sağlık hizmeti götürmekse mecburi hizmet gibi zorunluluğa dayalı uygulamalardan önce  hekim örgütleriyle diyalog kurarak hekimlerin bu bölgelerde gönüllü olarak çalışacakları özendirici tedbirler hayata geçirilmelidir. Ayrıca hekimleri yeterli alt yapısı ve yardımcı sağlık personeli olmayan sağlık kurumlarında zorunlu olarak çalıştırmak, iddia edilen hekim sayısı eksikliğine çözüm yerine hekimlerin dengesiz dağılımını artırmaktadır.

10- Biz TC vatandaşı olan asistanlar olarak aynı görevde bulunan yabancı uyruklu meslektaşlarımızın da öncelikle ücret, sağlık güvencesi, temsilcilik konularında olmak üzere bizimle aynı haklara sahip olmaları gerektiğine inanıyoruz.

11- Asistan hekimlere ve tüm kamu çalışanlarına grevli ve toplu sözleşmeli sendika hakkı verilmelidir.

12- Sağlık hizmetinin sunumundaki ekip içi dayanışmayı ve iş barışını bozan taşeron sağlık personeli çalıştırılması sonucunda ortaya çıkan eksiklikler,  asistanların eğitim ve sağlık hizmetine yoğunlaşmasına engel angarya iş yüküne dönüşmekte ve malpraktislere yol açmaktadır. Bu nedenle sağlık hizmeti bir bütün olarak ele alınmalı 4-B 4-C, sözleşmeli ve taşeron tüm sağlık çalışanları kadrolu yapılmalıdır. Bu statülerde yeni işçi alınmamalıdır. Sağlık bütçesi artırılarak asistanların hekimlik dışı iş yükünü arttıran sağlık personeli eksiklikleri giderilmelidir. Asistan, öğretim üyesi, taşeron işçi, yabancı uyruklu vb. farkı gözetmeksizin ihtiyaç bildiren tüm sağlık çalışanlarına servis kreş, lojman, taşınma tazminatı hakkı verilmelidir.

13-Bu günün asistanlarının, yarının olası eğiticileri hatta yöneticileri olarak "ideal bir uzmanlık eğitimi” yapılabilmesi için hastanelerimizin kar amaçlı hizmet üretimine odaklanmış kamu hastaneleri birlikleri yönetimleri yerine bunun, her bölümde çalışma alanı ve yeterliliği doğrultusunda tüm sağlık çalışanların eşit söz ve oy hakkının olduğu doğrudan katılımcı demokrasinin işletildiği hastane yönetimleriyle mümkün olacağını düşünmekteyiz. Bunun yanında üniversiteler, eğitim araştırma hastaneleri ve uzmanlık eğitiminin parçası olan tüm kurumlarda YÖK veya Sağlık Bakanlığının bugüne kadar uyguladığı antidemokratik uygulamaları kamu hastaneleri birlikleri yasası nedeniyle sahiplenilmemelidir. Aksine demokratik özerk yönetimlerden ödün verilmemeli, atama yerine yöneticiler seçimle gelmeli ve her düzeyde seçenler tarafından denetlenebilmelidir. Gereğinde de yöneticiler seçenler tarafından görevinden alınabilmelidir.

14-Sağlık Bakanlığının ve hükümetin uyguladığı “sağlıkta dönüşüm” projesi uzmanlık eğitimini derinden etkilemekle kalmamış, ülkemizde nitelikli hekimlik yapmayı neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Performansa dayalı ücretlendirme, döner sermaye uygulaması, genel sağlık sigortası gibi uygulamalar sonucunda hastalar müşteriye, hastaneler birer işletmeye, hekimler iş güvencesiz işçilere  dolayısıyla sağlık alınır satılır bir mala dönüştürülmüştür.  Sağlığımızı genç hekimlere emanet etmeyi düşünüyorsak, bu uygulamalar derhal durdurulmalıdır.


Bu HABERİ Paylaş!