Hizmet Ticareti, Sağlık Turizmi ve Mesleğe Etkileri Paneli Yapıldı
- Aralık 29, 2025
- 56
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) düzenlediği “Hizmet Ticareti, Sağlık Turizmi ve Mesleğe Etkileri” paneli, 27 Aralık 2025 günü TTB’de yapıldı. Panel, TTB’nin sosyal medya hesaplarından canlı yayımlandı.
Panelin açılış konuşmasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap yaptı. Sağlık hizmeti sunumundan hukuksal ve ekonomik karşılıklarına, hekimleri ve sağlık emekçileri ilgilendiren yanlarından hastaları ilgilendiren yanlarına çok boyutlu bir kriz ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Azap, bu çok boyutlu krizi bilimsel temelde ele almaya çalışacaklarını ifade etti ve sözü konuşmacılara verdi.
Kolaylaştırıcılığını TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Özgür Erbaş’ın üstlendiği panelde ilk sözü “Sağlık Hizmetlerinde Uluslararası Ticarileşme ve Piyasalaşma: Sağlık ‘Turizmi’” başlıklı sunumu ile akademisyen, sosyal bilimci Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu aldı. “Uluslararası sağlık ticareti” kavramını ele alarak söze başlayan Erdoğdu, ticarileşme boyutunu sağlık hizmetinin ticaret konusu haline gelmesi, sınır aşan hasta akışı, döviz geliri ve hizmet ihracatı; piyasalaşma boyutunu ise sağlık hizmetinin piyasa mantığıyla yeniden örgütlenmesi, lisans/ihale/kapasite sınırı, rekabetin tasarlanması ile ele aldı. Neoliberal politikaların küresel ölçekteki temel unsurlarından söz eden ve sağlığın da piyasalaştırılacak bir alan olarak ele alındığını hatırlatan Erdoğdu, son yıllarda yaşanan değişim sürecini ise “Kapitalizmin sistematik bir krizi ve bunun ekonomik-politik sonuçları ile karşı karşıyayız. Ekonomi, ticaret, göç, iç güvenlik, dış politika, jeopolitik, devlet yapısı gibi birçok başlıkta temelden değişimler yaşıyoruz. Bu süreç bizi barbarlığa mı, yoksa daha adil bir düzene mi götürecek; bunu insanlık belirleyecek” sözleriyle özetledi. ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci dönemine damga vuran kuralsızlaşma sürecinden örnekler veren Erdoğdu; sunumunun son bölümünde ise uluslararası sağlık ticaretinin bir konsolidasyon dönemi içinde olduğuna dikkat çekti, doğrudan doğruya küresel sermayenin çıkarına olacak böyle bir yönelim içinde Türkiye’nin “dünyanın sağlık turizmi başkenti” olma ve dünya sağlık ticaretine damga vurma hayallerini tebessüm ile karşıladığını dile getirdi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Nilüfer Ustael de “Türkiye’de Uluslararası Sağlık Turizmi Uygulamaları” başlıklı bir sunum yaptı. “Kişiler neden sağlıklarını geliştirmek için başka ülkelere seyahat ederler?” sorusuna yanıtlar üreterek sunumuna başlayan Ustael, sağlık turizminin “zenginin daha ileri teknolojili bir ülkede tedavi olması, fakirin ise ucuza ve niteliksiz bir sağlık hizmeti alması” üzerine kurgulandığını belirtti. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık turizmindeki yapılanmanın nasıl adım adım geliştiğini örneklerle ve ayrıntılı bir biçimde aktaran Ustael; Türkiye’de sağlık turizmi alanındaki bileşenlerden ve öznelerden söz ettikten sonra son yıllarda Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (USHAŞ) üzerinden yeni bir yapılanmanın yapıldığına dikkat çekti. Ustael sunumunun son bölümünde USHAŞ’ın kamu kuruluşu olmakla birlikte kamu yararına hareket etmeyen, Hazine ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı olmakla birlikte özel hukuk hükümlerine tabi bir piyasa aktörü gibi davranan, tüm bu atipik yapısına karşın her yeni düzenleme ile görev ve yetki alanı genişletilen muğlak yapısına dikkat çekti.
TTB Özel Hekimlik Kolu Başkanı Dr. Güray Kılıç ise “Sağlık Hakkı, Mesleki Değerler, Etik ve Sağlık Turizmi” başlıklı sunumunu paylaştı. Sağlık turizminin tanımını, amacını ve sağlıkta özelleştirme süreci ile ilişkisini aktaran Kılıç, “Sağlık turizmi daha çok parası olanın daha iyi ve ileri sağlık hizmeti almasını normalleştiriyor. Sağlığın bir hak olarak değil, bir tüketim nesnesi olarak işlem görmesini kabul edilebilir kılıyor. Turizm gibi bir kavramla da sağlığın ticarileştirilmesinin üzeri süsleniyor” dedi. Sağlık turizmi çatısı altında kamu sigortalarından veya devlet bütçesinden yapılan harcamalarla, kamudaki hekimlerin özel alana yönlendirilmesiyle, yüksek tıbbi teknoloji kullanımına bağlı eğitim ve sarf giderlerle, reklam ve pazarlama yollu kışkırtılmış sağlık talebi oluşturulmasıyla kamu kaynaklarının kötü kullanıldığına da dikkat çeken Kılıç; sağlığın ticarileştirilmesine yönelik son düzenlemelerin etik kurallara, hasta güvenliğine ve hekim emeğine verdiği zararlardan söz etti. Kılıç, sunumu şöyle noktaladı: “AKP iktidarı sağlık alanındaki sermaye birikimini devlet aygıtlarıyla düzenliyor. Sigorta sistemi, teşvik mekanizmaları, sağlık turizmi gibi kamu adına fakat içeriği kamusal olmayan düzenlemeler ile atipik bir yapı oluşturuluyor. Denetim mekanizmalarından kaçmayı, yandaşları kayırmayı da sağlayan bir yapı. Biz, Özel Hekimlik Kolu olarak; sağlık turizmi için geliştirilen bu düzenlemelerin uygun olmadığını düşünüyor, meslektaşlarımızın etik kurallara uygun biçimde mesleklerini icra edecekleri günlerin gelmesini diliyoruz.”
Panel, soru-yanıt bölümü ve katkılar eşliğinde sona erdi.






