Dr. Ersin Arslan'ı ve Sağlıkta Şiddete Kurban Verdiğimiz Bütün Meslektaşlarımızı Andık
- Nisan 17, 2025
- 221
Dr. Ersin Arslan'ı 17 Nisan 2012'de sağlıkta şiddete kurban verdik. 17 Nisan 2025 Perşembe günü, saat 12.30'da iş yerlerimizde Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddete kurban verdiğimiz bütün meslektaşlarımızın anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunarak sağlıkta şiddete dikkat çektik.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) önündeki anmada İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru, Türk Tabipleri Birliği (TTB) geçmiş dönem başkanı ve TTB Merkez Delegasyon Üyesi Dr. Raşit Tükel ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) temsilcisi Aydın Erol konuşma yaptı.
Koç Üniversitesi Hastanesi önündeki anmaya İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Yasemin Demirci katıldı.
Dr. Ersin Arslan, Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Şişli Mahmut Şevket Paşa Aile Sağlığı Merkezi'nde de anıldı.
Anmalarda okunan basın açıklaması şöyle:
DEMOKRASİ VE HUKUKUN İŞLEDİĞİ, BİLİMSEL VE ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ!
Bilindiği gibi 2012 yılının 17 Nisan günü Gaziantep’te hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin ARSLAN’ın ölüm yıldönümleri Türk Tabipleri Birliği tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmişti. Sağlık çalışanlarına karşı giderek artan şiddet ile ilgili farkındalığın artması, şiddetin toplumsal olarak reddedilmesi, gerekli ve etkili yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere her 17 Nisan’da ülke genelinde birçok etkinlik ile anmalarımızı gerçekleştiriyoruz.
2023 yılında Türk Tabipleri Birliği’nin üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasına katılan 10 hekimden yaklaşık 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü; şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisi yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını ve Beyaz Kod kullanmadığını belirtti. Türk Tabipleri Birliği’nin talebine rağmen edinemediği, bu nedenle açtığı dava sonucunda elde edilen Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerine göre; Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmıştır. Ancak bu tarihten sonraki veriler yine elde edilemediği için halen mahkeme kararı beklenmektedir.
Özü itibariyle kişisel ve toplumsal iyiliği hedef alan, bu amaç üzerine kurulu bir mesleğin mensupları olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gittikçe artan dozda ve bazen de ölümcül olan şiddete maruz kalması anlaşılmazdır, kabul edilemezdir.
Sağlıkta yaşadığımız bu şiddet sarmalının evlerden, sokaklardan ve hepsinden önemlisi bunu önlemek ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü en yetkili organların söylemlerinden bağımsız olduğu düşünülemez. Şiddetin dil ve söylemde başladığını, burada engellenemeyen şiddetin fiziki ve devamında ölümcül bir niteliğe bürünebildiğini herkes biliyor. “şiddete sıfır tolerans” anlayışının propaganda içeren bir söylemden çıkıp gerçek bir politikaya dönüşebilmesi sürekli, kararlı ve samimi bir anlayışı zorunlu kılar. Ülkemizde “sağlıkta şiddetle” ilgili samimiyetsiz tutumun en çarpıcı örneği olarak; “Memnuniyetsizliğiniz varsa gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diyen bir milletvekilinin hâlâ Meclis’te durabiliyor olmasında görüyoruz.
Sağlıkta Dönüşüm nedeniyle sağlığın bugün geldiği noktanın yarattığı olumsuz iklimin şiddet doğurduğu, özellikle acil servislerde kontrolden çıktığı, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetinin verildiği yerlerin güvenli olmaktan çıktığı aşikardır.
Tedavisi için uğraşılan ya da ameliyatı yapılan bir hasta veya o hastanın yakını tarafından yapılan saldırı da, bu saldıralar sonucunda sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybetmesi de kanıksanamaz. Her gün birçok sağlık merkezinde yaşanan mobbing, tehdit, hakaret ve fiziksel saldırıya varan şiddetin her türlüsünü durdurmaya kararlıyız. Sağlıkta şiddet bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşmüştür. Bu durum sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir!
Bu nedenle toplumda yaygınlaşan şiddet iklimine ve özel olarak sağlıkta yaşanan şiddet olgularına karşı topyekun, kararlı ve samimi bir mücadele yürütülmesi zorunludur. Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesinin; şiddeti doğuran kültürel, toplumsal, siyasal, hukuksal yapının düzeltilmesinin, sosyal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesinin ancak demokrasi, adalet ve barış ortamının sağlanması ile mümkün olabileceğinin farkındayız
TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için yasa önerisine göre; cezalar artırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nda şiddet başlığı ile ayrı bir suç kategorisi tanımlanmalı, suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı, sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlenmelerle engellenmelidir.
Mesleğimizin geleneği şiddet değil, karşılıklı güven içeren bir sağlık ortamına dayanır. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza şiddet içermeyen bir sağlık ortamında hekimlik yapacakları bir gelecek bırakmak da bizim sorumluluğumuzdur.
Her yıl olduğu gibi bugün de kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ve ekip arkadaşlarımızın anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.
Şiddetin olmadığı bir sağlık sistemi kurmak mümkün!
Bunun için;
- Performans sistemi kaldırılmalı, ekip çalışmasını özendiren nitelikli çalışma düzenine geçilmelidir.
- Randevular hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.
- Sağlık kurumlarında yeterli sayıda güvenceli sağlık çalışanı görevlendirilmelidir.
- Sağlık kurumlarında güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
- Merkezi şikayet hatları kaldırılmalıdır.
- Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilmelidir.
- TTB’nin önerdiği caydırıcı yasa teklifi hayata geçirilmelidir.
Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir sağlık ortamı istiyoruz!