Ortak Basın Toplantısı: Cezaevi ve Adliyelerde Pandemi Önlemleri İnsan Hakları ve Hukuka Uygun Olarak Düzenlenmelidir
- Ekim 05, 2021
- 2401
COVID-19 pandemisine karşı kısıtlama önlemleri ülke genelinde büyük ölçüde kaldırılmışken, cezaevlerinde devam etmesi, mahkumların avukatlarıyla görüşme, aileleriyle görüşme, havalandırma, tedavi hakkına erişim, duruşmalara fiziken katılamama gibi bir çok konuda sorun yaşaması yapılan bir basın toplantısıyla ele alındı.
İstanbul Barosu ile İstanbul Tabip Odası (İTO) tarafından düzenlenen ortak basın toplantısı 5 Ekim 2021, Salı günü 13.00’de İTO Cağaloğlu binasında gerçekleştirildi. Basın toplantısına İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, İTO Başkanı Dr. Pınar Saip, İTO Genel Sekreteri Dr. Osman Küçükosmanoğlu, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Murat Ekmez katıldı.
Dr. Osman Küçükosmanoğlu açılış konuşmasında pandemi sürecinde alınan tedbirlerin büyük çoğunluğunun Temmuz ayında kaldırıldığını, ancak cezaevlerindeki kısıtlamaların azalmaksızın devam ettiğini, gelinen noktada insan hakkı ihlaline varan bir tablonun ortaya çıktığını belirtti.
Av. Mehmet Durakoğlu ise şunları dile getirdi: “İstanbul Barosu olarak pandeminin başından beri bu sürece bilimsel bir çerçeveden bakmaya, pandemiyi yaşayan diğer ülkelerde alınan önlemleri takip etmeye çalıştık. 13 Nisan 2020 tarihinde, yani 65 yaş üzerindekilere günün belli saatlerinde sokağa çıkma yasağının uygulanmaya başladığı günlerde, İstanbul Barosu olarak TBMM başkanlığına ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanlığına yazı yazarak; bu kısıtlamanın insan hakları bağlamında hukuksal temelden yoksun olduğunu dile getirdik. Yine aşı çalışmaları daha yeni başlamışken, kamu sağlığı için aşının zorunlu hale gelebileceğini ancak bu konuda alınabilecek kararlar için de mevcut mevzuatın yeterli olmadığını dile getirmiştik. Kamu sağlığını korumak için konulacak kuralların hukuk çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini vurguladık. Buna rağmen yürütme bu konulardan sürekli uzak kaldı, COVID olgusunu yürütmenin başka kuvvetler üzerinde etkinlik kurmasının bahanesi olarak kullanmaya başladı. Kuşkusuz sağlık kurumlarından sonra en tehlikeli yerlerin adliyeler ve cezaevleri olduğunu düşünüyorum. Buralarda bulaş riski çok fazla olduğu için yurttaşları da, meslektaşlarımızı da, adliye çalışanlarını da koruyacak önlemler alınması gerekmekteydi. Ancak cezaevlerinde COVID-19 bahanesiyle, yasal, hukuksal olarak mahkumlara tanınmış olan hakların bir güvenlik politikası olarak değerlendirilip kısıtlanmış olması, bizi olağanüstü hal koşullarına getirdi. Bizler insan yaşamının ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Yaşamları korumak için önlemler alınabilir ama bu düzenlemelerin hukuk çerçevesinde yapılması gerekiyor.”
Dr. Pınar Saip de yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Cezaevlerindeki insan hakkı ihlalleri, mahpusların sağlık hakkına, tedavi olanaklarına erişimi sorunları pandemi sürecinde arttı. Sorunlar derinleşerek artarken gündeme dahi gelmiyor. Bugün İstanbul Barosu’yla birlikte bu alanda yaşanan sorunları dile getirmek için bir araya geldi. Bütün ülkede önlemler neredeyse sıfırlanmışken, cezaevlerinde olağanüstü önlemler alınıyor; cezaevindeki mahkumlar tecrit edilmiş halde. Görüşler, havalandırma vb. haklar kısıtlanmış durumda. Yine cezaevlerindeki pandemi tablosu da paylaşılmıyor. Cezaevlerindeki hasta sayısı, aşılama oranları vb. kamuoyuyla, bizlerle paylaşılmıyor. Mahpuslar bu kısıtlamalar sebebiyle adeta bir kez daha cezalandırılıyor. Yaşanan durum insan hakkı ihlaline dönüşmüş durumda.”
Yapılan konuşmaların ardından basın metnini Dr. Murat Ekmez kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamada şu görüşler ifade edildi:
“(…)Adalet Bakanlığı'nın şeffaf yürütmediği pandemi süreci ne yazık ki sağlığa erişim hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlallerine neden olmaya devam etmektedir.
Neredeyse toplumsal yaşamın her alanında pandemi ile ilgili normalleşme düzenlemeleri yapılırken cezaevleri ve adliyelerde normalleşmeye ilişkin gerek Adalet Bakanlığı gerekse Sağlık Bakanlığı tarafından hiçbir düzenleme yapılmamış olması kabul edilebilir değildir.
Geldiğimiz noktada, cezaevlerindeki mahpusların yüzde kaçının aşı olduğu bilinmemekle birlikte, cezaevlerindeki aşılanma oranının toplum aşılanması oranının üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Hal böyle iken cezaevlerinde aşı olmuş bir mahpusun, aşı olmuş bir yakını ya da avukatı ile açık görüş yapmasında ne tür bir sakınca olabilir?
Pandemi döneminde mahpusların yaşadığı diğer önemli sıkıntılar da; sosyal olanaklarının ve havalandırmaya çıkmalarının kısıtlanmış olmasıdır. Cezaevlerinde mahpusların zaten dışarıdaki hayattan ve yakınlarından izole edilmiş iken bir de birbirlerinden izole edilmesinin akla yatkın bir sebebi olabilir mi?
Normalleşme kapsamında aşı olmamış bireyler birçok mekana son 48 saat içerisinde yapılmış negatif COVID-19 PCR test sonucu ile girebiliyorken cezaevlerinde avukat ve mahpus yakınlarının mahpus ile yapacağı görüş için neden benzer düzenlemeler getirilmemektedir? Mahpuslar neden avukatları ve yakınları ile normalleşme kapsamındaki diğer toplumsal alanlarda yapılan düzenlemeler doğrultusunda açık görüş yapamamakta ve avukatları ile belge paylaşımında bulunamamaktadır?
Bizler hukuk ve sağlık meslek örgütleri olarak sağlığın bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali olduğunu ve pandemi nedeniyle insan bedenini korumaya dönük önlemlerin insanın sosyal ve psikolojik önceliklerini de içerecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulamak isteriz. Pandemiye ilişkin alınacak önlemlerin insan haklarına ve insan onuruna yaraşır şekilde alınması Adalet Bakanlığı'nın birincil önceliği olmalıdır.
Pandemide cezaevleri ve adliyeler ile ilgili önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz:
1- Hukukçular ve mahpus yakınları için açık görüşler diğer toplumsal alanlardaki pandemi kuralları ile uyumlu olacak şekilde en kısa sürede başlatılmalıdır.
2- Mahpusların havalandırmaya çıkış saatlerinin ve sosyal imkanlarını kullanmalarının önündeki engeller ivedilikle kaldırılmalıdır.
3- Duruşma salonlarına mahpusların fiziken gelişi ile ilgili kısıtlılık ortadan kaldırılmalıdır.
4- Aleni yargılama ilkesi uyarınca duruşma salonlarına avukat ve taraf yakını izleyicilerin katılımının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
5- Mahpusların cezaevlerinden sağlık merkezlerine ulaşmalarının önündeki engeller kaldırılmalı, sağlık merkezlerinden cezaevlerine dönüşlerinde uygulanagelen 14 günlük izolasyon uygulamasına son verilmelidir.”