Özel Hekimlik Komisyonu Aylık Toplantısı Yapıldı
- Mart 28, 2013
- 2690
Odamız Özel Hekimlik Komisyonu’nun 26 Mart 2013 tarihli toplantısında ilk olarak, TTB Özel Hekimlik Kolu Başkanı Dr. Hasan Oğan, “Hekimlik Mesleği ve Hekimlerin Çalışma Koşulları” konulu bir sunuş gerçekleştirdi. Dr. Oğan yaptığı sunumda;
• 14 Nisan 2013 tarihinde Ankara'da yapılacak olan TTB Özel Hekimlik Kolu Çalıştayı’nda hekimlik mesleği ve hekimlerin çalışma koşulları ile ilgili kararlar alınacağını, bahsedilen bu toplantı öncesi İstanbul'daki meslektaşlarımızın bu konulardaki görüşleri ve katkılarının önemli olduğunu,
• Hekimlik mesleğinin, hastaya zarar vermeme, yararlı olma, hastanın özerkliğine saygı gösterme ve adaletli davranma gibi etik kuralları olduğunu ancak Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, hekim- hasta ilişkisini önce hekim-müşteri daha sonra da tüccar-müşteri ilişkisine dönüştürdüğünü,
• Sermayenin isteği ve iradesinin, hekimler üzerinde hak ediş, performans ve hedef baskısına, ayrıca birden çok yerde ve işte çalışmaya zorlamasına neden olduğunu,
• Tekelci özel sağlık sektörünün serbest piyasa anlayışı içerisinde yürüttüğü rekabetin hekimi de içine alarak yeni bir hekim çalışma biçimi oluşturduğunu,
• Yasal çalışma süresinin haftalık olarak en çok 45 saat, günlük azami (mesai) 11 saat olduğunu, yıllık bazda fazla çalışmanı 270 saatten fazla olamayacağını,
• Hekimin birden fazla işyerinde çalışması durumunda, bu yerler arasında geçen ulaşım sürelerinin de çalışma saatlerine eklenmesi gerektiğini,
• Fazla çalışmanın, hekimlik mesleğine, hekime ve hastaya olumsuz etkilerinin olduğunu, etik dışılığın yaygınlaşarak bilimsellikten uzaklaşıldığını, hekimlerin bu çalışma sisteminde giderek köleleşeceğini ve hastaların nitelikli sağlık hizmeti alamayacağını,
• Bu konularda katkı ve farklı görüşlere gereksinim duyulduğunu ve bu görüşler ışığında 14 Nisan'da yapılacak Hekimlerin Çalışma Koşulları ve Hekimlik Mesleği Çalıştayı'nda kararlar alınacağını iletti.
Sunum sonrası katılımcı hekimler şu görüşleri dile getirdiler:
• Farklı yerlerde, birden fazla yerde çalışma, hasta takibini zorlaştıracak, komplikasyonlar artacak, malpraktis hekime yüklenecektir.
• Yasal mevzuat ve Sağlık Bakanlığı uygulamaları ile hekimler zaten ciddi bir baskı altındadırlar ve serbest çalışma hakları ellerinden alınmış durumdadır. Bu nedenle meslek odası olarak, biz kısıtlayıcı bir konumda olmamalıyız. Bu durumun hekimin kendi isteği mi yoksa bir zorunluluk olup olmadığını saptamamız önemli olacaktır.
• Kanunlar kişilere göre değişmez, hekimin birden fazla ilde çalışmasından hastalar zarar görecektir.
• Hiçbir doktor kendi hastanesi dışında verimli olamaz. Şu anda zincir hastanelerde farklı yerlerde işlemler kayıt dışı olarak yapılagelmektedir. Doktorun çalışma koşulları daha ön plana alınmalıdır, doktor hangi koşullarda çalışmalı, nasıl ücretlendirilmeli bu sorular yanıtlanmalıdır. Şu anda hekimler ya sadece özelde ya da sadece kamuda çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Anadolu'da pek çok özel hastanede özellikli işlemler, büyük şehirlerden gelen hekimlerce yapılmaktadır. Hekimin gittiği yerdeki çalışma güvenliği oldukça az olduğundan, hekimler de en az hastalar kadar risk altındadır. Ayrıca gidilen yerde bilfiil çalışan hekimlerin çalışma alanı daralmaktadır. Bırakın iki ilde çalışmayı, günümüzde Erbil ve Azerbaycan örneklerinde olduğu gibi iki farklı ülkede çalışma söz konusudur.
• Hasta güvenliği ile ilgili etik kurallar belirlenmelidir. Hekimlerin iş güvencesinin garanti edilmesi ve sağlıklarının korunması sağlanmalıdır.
İstanbul Tabip Odası Hukuk Bürosu’ndan Av. Meriç Eyüboğlu konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
• Zincir hastanelerde çalışan hekimlerin zaten serbest çalışma hakkı bulunmamaktadır. Buralarda çalışan hekimlerin çalışma koşul ve biçimleri patronlar tarafından belirlenmektedir.
• Birden fazla ilde çalışma konusunda istisnai kriterler belirlenmelidir.
• İyi hekimlik değerleri belirleyici olmalıdır.
• Değerlendirmede az bulunur branşlar göz önünde bulundurulmalıdır.
• Coğrafi yakınlık dikkate alınmalıdır.
• Hekimin yolda geçirdiği toplam zaman saptanmalı ve bu süre ikinci işyerindeki çalışma süresi ile ilave olarak ücretlendirilmelidir.
• Yolculuğun yarattığı yorgunluk ve kaza riski artışı kriter olarak alınmalıdır.
• Yukarıda söz edilen tüm değerlendirmeler, hekim ile hastane arasında yapılacak sözleşme ile güvence altına alınmalıdır. Sözleşmenin imza ve geçerlilik yeri asıl çalışılan il olmalı, diğer yer istisnai olmalıdır.
• Hekimlerin çalışma süreleri belirlenmeli, ölçülebilir ve kontrol edilebilir olmalıdır.
• Hekim işverenle baş başa kalmamalı, Tabip Odası mutlaka hekimin yanında bulunmalıdır.
• Özellikle meslek odalarının yetkilerinin ellerinden alındığı bu dönemde, bu tür bir sözleşme yapılmasını sağlamak ve bunun gerçekleşmesinde taraf olmak hem hekim hem de meslek örgütü olarak çok önemlidir.
İkinci sunum, TTB Özel Hekimlik Kolu Başkan Yardımcısı Dr. Arda Saygılı tarafından “Sağlık Çalışanlarının Sağlığı” başlığı ile yapıldı. Dr. Saygılı sunumunda;
• Çalıştığımız sektörün çok tehlikeli bir sektör olduğunu,
• Hekimlerin fiziksel ve ruhsal sağlığının tehlike altında olduğunu,
• Hedef ve ciro baskısı, seri üretim (mass production) sonucu hekimlerin iş yükünün her geçen gün daha da arttığını,
• Radyasyon iznini artık önemsenmediğini, bir hekim günde 100 anjiografi yaptığını,
• TTB olarak denetleyici olmamız gerektiğini,
• Tükenmişlik sendromunun en önemli sağlık sorunumuz olduğunu,
• Sağlık çalışanları arasında dahi bazı ilaçların kötüye kullanımının, birçok antidepresan ilacın psikiyatri dışı kullanımının yaygınlaşmakta olduğunu ve belki bunların da etkisiyle intiharların arttığını,
• Şiddetin, mesleki bağımsızlığımızın olmamasının, hor görülmenin, güvencesiz ücret ve iş koşullarının tükenmişlik sendromuna neden olduğunu,
• Konu ile ilgili yapılan anketlerden de görüldüğü ilk anketten bu yana daha da dibe gidildiğini, mesleğimiz ve hayatımıza daha çok yabancılaştığımızı,
• Konu ile ilgili yapılacak yeni tarihli bir anketin bu kez tüm Türkiye'de yapılacağını ve katılımcılardan yeni yapılacak anket ile ilgili olarak görüş/ öneri ve katkı beklediklerini dile getirdi.
Son gündem olarak Sağlıknet2 ile ilgili olarak son gelinen durum konuşuldu. Katılımcılar İstanbul Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı’nın bilişim ile ilgili birimleriyle yaptığı görüşmeleri aktardı. Veri paylaşımı ile ilgili olarak;
• Dayanak 663 sayılı KHK’nın ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptali sonrası sağlık resmi kurumlarınca veri paylaşımı için yasal dayanak olarak 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/f maddesinin gösterilmekte olduğunu,
• Konu ile ilgili tarih açısından bir belirliliğin olmadığını, muhtemelen bu konudaki girişimlerin Aralık 2013'ü bulacağını,
• Sonuç olarak bu konularda gerek hekimlerin gerekse vatandaşların ivedilikle bilgilendirilmesinin sağlanması gerekliliğini ilettiler.
Toplantı sonunda konu ile ilgili yapılan hukuki değerlendirmede de şu anki yasal duruma göre hekimlerin veri paylaşmak zorunda olmadığı ve bunun yasal yaptırımının bulunmadığı ancak konu ile ilgili yeni mevzuat çalışmalarının yapılabileceği, bu nedenle gerek hastaların gerekse konudan haberi olmayan hekimlerin bilgilendirilmesinin mücadele için gerekli olduğu bildirildi.