ÇOCUKLAR İÇİN ADALET


  • Ağustos 24, 2010
  • 1947

Hatırlanacağı gibi 14 Temmuz ve 20 Ekim 2008 tarihlerinde Diyarbakır ve çevre illerde gerçekleşen gösterilerde çıkan olaylar sırasında polise taş attığı öne sürülen çok sayıda çocuk tutuklanmıştı. 
10.02.2009 tarihin'de saat 12:30'da TTB  konuyla ilgili bir basın açıklaması düzenlemiştir.

 

 

 

 

 


BASIN AÇIKLAMASI : ÇOCUKLAR İÇİN ADALET

 

10.02.2009 
 

14 Temmuz ve 20 Ekim 2008 tarihlerinde Diyarbakır ve çevre illerde gerçekleşen gösterilerde çıkan olaylar sırasında polise taş attığı öne sürülen çok sayıda çocuk tutuklanmıştı. 


Gösterilere katıldıkları iddia edilen, “terör örgütüne üye olmak”la yargılanan 13-18 yaşlarındaki  çocuklar, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere Türkiye'nin de imzaladığı çok sayıda uluslararası sözleşmeye, Anayasa’ya ve hukuk devleti ilkesine aykırı bir şekilde yargılanmaktadır.


Diyarbakır, Adana, Mardin, Van ve diğer illerde onlarca çocuk eylemlere katıldıkları iddiasıyla ve de  "örgüt üyeliği" suçlamasıyla Çocuk Mahkemeleri  yerine, DGM'lerin ardından kurulan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmaktadır. 

  
Terörle Mücadele Kanunu’nda, 2006'da yapılan değişiklikle 15–18 yaş arasındaki çocukların ‘terör suçlusu” olarak yargılanmasının önü açılmıştı. 
Geçtiğimiz günlerde de Adana'da iki çocuk 21 yıla, bir çocuk 7,5 yıl hapse mahkûm edilmişti. Önümüzdeki aylarda en az 69 çocuğun yargılanması devam edecek… Bu çocukların 60 tanesi halen tutuklu durumda.
Hukukçular, pedagoglar ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan Çocuklar İçin Adalet Girişimi’nin, tutuklu çocuklarla yaptığı görüşmelerde elde ettikleri ilk bulguları, durumun vahametini göstermesi açısından kısa başlıklar halinde sunuyoruz:


• Çocukların yaşanan olayların (olayların içinde yer aldıklarını kabul edenler dahil) kapsamına, amacına ve sonuçlarına ilişkin ne bilgileri ne de bu tür bir sosyal olguyu değerlendirmeye yetecek bilişsel kapasiteleri olmadığı, 


• Olayın politik muhtevası konusunda en ufak bir fikirlerinin bulunmadığı, bu fikri oluşturacak soyutlama yetilerinin yetersiz olduğu,


• Yargılandıkları, suçlandıkları eylemin cezai sonuçları hakkında herhangi bir fikirlerinin olmadığı yani ağır ceza talepleriyle yargılandıklarını ve yargılamanın sonuçlarına bağlı olarak eğitim hayatlarının sona ereceğinin farkında olmadıkları gözlemlenmiştir.
 
 Başbakan’ın Çetin Altan’a ödül verip  demokrasi gösterileri yaptığı şu günlerde, Çetin Altan’ın yıllar önce yazdığı şu satırları ödül verenlere hatırlatmak isteriz:

     
            “ … 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk bayramı sizler içindir.       
            Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün, oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.       
On yaşına kadar bin tanenizden dörtyüz ellinizi mezarlıklara mı götürüyorlar? Büyük kentlerin gecelerinde dar ve karanlık sokaklarda sizi on liraya satanlar mı var? Köylerde okulsuz, bakımsız ve pabuçsuz inekleri mi güdüyorsunuz?     

   
Aman sakın... Savcı çok kızar bu sözlere. Egemen ve özgür olduğunuzu inkâr sayılır bu; sınıfı sınıfa düşürmek, hükümetin manevî kişiliği, milletin bütünlüğü, demokrasiye karşı çıkmak, millî çıkarlara aykırı hareket ve daha türlü türlü maddelerle bir gece yarısı alınıp cellâtlara verilirsiniz. 

      
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün, oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz. Savcılar, polisler, zindancılar, jandarmalar, ‘Egemen ve özgür değiliz’ demeye çok kızarlar” 
Gazzeli çocuklar için gözyaşı dökenler, İsrail işgaline karşı direnen çocukları alkışlayanlar, vicdan sahipleri… Ailesinin yanında okulda olması gereken oyun çağında onlarca-yüzlerce  çocuğumuz, biz onlara yıllarca ceza çektirmeyi düşünürken, hapishane hücrelerinde hala doktor, öğretmen olma hayalleri kuruyorlar. “Dünya’da çocuklara bayram armağan eden ilk ülke” olmakla övünen yöneticiler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın yaklaştığı şu günlerde Türkiye’yi çocuklarını korumak yerine mahkûm etmeye çalışma utancından zaman geçmeden kurtarmalıdırlar. 


Kent varoşlarında yılardır sürüp giden çatışma koşularında yaşayan bu yoksul çocukların, sorumlusu olmadıkları gerilim ve şiddetle iç içe geçmiş bir oyun ortamı içinde sosyalleştiklerini hatta polis panzerlerine taş atmalarının, tutuklanmalarının ve haklarında istenen ağır cezaların da bu oyunun parçaları zannettiklerini hepimiz biliyoruz.


Türk Tabipleri Birliği olarak “adli” bir vaka olmasının ötesinde “toplumsal” sorun haline gelmiş olan bu süreçte, ruhsal ve bedensel sağlıklarında onarılması güç yaralar açılacak olan çocukların “çocuk” olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, öncelikle ağır travmalarla sonuçlanması muhtemel “tutukluluk halinin ve ağır ceza” yargılamasının zaman geçirmeden ortadan kaldırılacağını umuyoruz.  
 Kamuoyuna saygılarımızla  sunarız,


TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ


Bu HABERİ Paylaş!