XIV. TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ


  • Ağustos 20, 2010
  • 1888

 

28-30 KASIM 2008, ANKARA


ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ –MORFOLOJİ BİNASI


XIV. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı’na (TUEK) üç gün boyunca 300 kişi katılmıştır. Kurultay 28 Kasım 2008 tarihinde Çalışma Grupları VI. Genel Kurulu toplantısı ile başlamıştır. Bu oturumlarda TTB-UDEK üyesi uzmanlık derneklerinden 160 katılımcı 6 çalışma grubunda eylem planlarını ve geleceğe yönelik çalışmalarını paylaşmışlardır. 29 ve 30 Kasım 2008 tarihlerinde de kurultayın ana oturumları toplam altı panel ve iki konferans şeklinde yürütülmüştür. Kurultayımızın sonuç bildirgesi aşağıdadır:

I. TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ YÖNETMELİĞİ VE SAĞLIK

1. Tıpta Uzmanlık Kurulu’nun  (TUK), işleyiş ve oluşumunda Sağlık Bakanlığı belirleyicidir. TUK’ta 13 üyenin 7’si Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmekte, TTB’yi temsilen sadece bir üye bulunmaktadır. TUK, mevcut yapılanmasıyla, tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili konularda işlevsiz kalmaktadır. TUK, eğitimin tarafları olan Sağlık Bakanlığı, YÖK ve Türk Tabipleri Birliği’nin eşit olarak temsil edildiği, özerk, tıpta uzmanlık eğitimiyle ilgili süreçleri düzenleyen, gereksinimleri nesnel olarak belirleyip, çözüme yönelik ortak çalışmalar gerçekleştiren bir yapıda olmalıdır.

2. Tıpta uzmanlık eğitiminin, sadece Sağlık Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu bir yönetmelikle düzenlenmesi, tıpta uzmanlık eğitiminin gerektirdiği bilimsel ve idari özerkliği ortadan kaldıracaktır. Yönetmelikte, Sağlık Bakanlığı dışında kalan taraflarının tıpta uzmanlık eğitimi alanının düzenlenmesine, planlanmasına ve denetlenmesine katılımları oldukça sınırlandırılmaktadır. Oysa ki, tıpta uzmanlık eğitimi, tıp fakültesi eğitiminden sonra yapılan ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretimdir. Bu süreçte üç kurumun; YÖK, Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği’nin yetki alanları bulunmaktadır. Tıpta uzmanlık eğitimine ilişkin düzenlemeler yapılırken, Sağlık Bakanlığı’nın asıl işlevinin tıp eğitimi olmadığı ve yetkisinin, Anayasa’nın 56.  maddesinde tanımlanan sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini sağlama ve onları bu kapsamda denetleme rolü nedeniyle olduğu göz önüne alınmalıdır.

3. Tıpta uzmanlık eğitimi alanında temel ilkelerin, yönetmelik yerine yasa ya da tüzükle düzenlenmesi gerekmektedir. Bu, düzenlemenin hukuki güvenlik ve istikrarı zedeleyecek şekilde sık sık değiştirilmemesi açısından önemlidir.

4. Yönetmeliğin adının Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği olması daha uygundur. Yönetmelikte tıpta uzmanlık eğitimi kavramının karşılığı olan kimi düzenlemeler yapılmamış ya da eksik bırakılmıştır. Bu kapsamda eğitim sorumluları ile ilgili bölümler başta olmak üzere, eğitim gören asistanların haklarına, eğitim ile yakından ilişkisi olan sağlık hizmetinin uygulanmasına, kurumların asgari niteliklerine ilişkin hükümlerin bazıları hiç düzenlenmemiş, bazıları ise eksik bırakılmıştır. Yönetmelik çalışmalarında, tıpta uzmanlık eğitimi ile ilgili bütün konular yönetmelik kapsamına alınacak şekilde eksiklikler giderilmeli, kimi hükümler eklenirken, kimilerinin geliştirilmesi sağlanmalı ve bu çalışmalar, tüm tarafların  katılımıyla ve uzlaşı sağlanarak gerçekleştirilmelidir.


5. Eğitim kurumlarında bulunması gereken koşullar somut olarak Yönetmelikte belirtilmelidir.

6. Yan dallar ve rotasyonlarla ilgili olarak, esas alınacak ölçütler ve yöntemi belirlemek ve çalışma yapmak üzere, Sağlık Bakanlığı, YÖK ve Türk Tabipleri Birliği temsilcilerinden oluşturulacak eşit katılımlı bir komisyon oluşturulmalı; bu komisyon oluşturduğu bilimsel yönteme göre, yan dallar ve rotasyonları belirlemeli ve Yönetmelikteki ekli çizelge bu çalışmanın sonuçlarına göre düzenlenmelidir.

II. e-SAĞLIK VE UZAKTAN EĞİTİM

7. e-sağlık ve uzaktan eğitim, Avrupa Tıp Uzmanları Birliği’nde sistematik olarak incelenen ve desteklenen ve önemi gün geçtikçe artan alanlar olarak görülmektedir. Hekimler arası veya hekimler ile hastalar arası tıbbi bilginin aktarımı (e-tıp ve e-konsültasyon), asistan eğitimi ve STE/SMG için çok önemli açılımlar içeren e-sağlık alanının geliştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmaların yanında, çok yüksek bir ekonomik potansiyel içeren bu alanda, hasta hakları, etik, ödeme-finans vb. konularda sorunlar belirlenerek uygun çözümler geliştirilmeli ve çok iyi bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır.

8. Türkiye’de e-sağlık ile ilgili pek çok alanda uygulamalar yapılmaktadır. Uzaktan eğitim, uzaktan konsültasyon, uzaktan raporlama gibi kavramsal niteliği olan konularda Sağlık Bakanlığı ve üye derneklerimizce öncü uygulamalar başlatılmış; ancak eksikliklerin bulunduğu bu uygulamalarda süreklilik sağlanamamıştır. Bu eksiklikler; hasta mahremiyeti, hukuksal sorunlar, e-sağlık uygulamalarını yapabilecek personelin niteliği, mali sorunlar (uygulamaların maliyet-etkili olması vb.) çakışan alanlardaki sorunların çözülmesine yönelik gerekli düzenlemelerin olmaması gibi başlıklarda toplanmaktadır. İvedilikle kişisel sağlık verileri ile ilgili yasal düzenleme yapılmalıdır.

9. e-sağlık konusunda oluşturulacak yasal düzenlemede;
• Verilerin üst hukuk normlarına uygun şekilde toplanmasına,
• Amaca uygun şekilde saklanmasına,
• Amaca hizmet edecek şekilde mümkün olan en az bilginin kullanımı ve aktarılmasına,
• Bu bilgi ve verilere ulaşımın sıkı koşullara bağlanmasına,
• Sisteme ilişkin sıkı güvenlik önlemlerinin alınmasına ve sistemin denetlenmesine,
• Personele bu sistemin niteliğine uygun bir eğitim verilmesine,
• Kişisel sağlık verilerinin gizliliğini ihlal edenlere caydırıcı yaptırımlar uygulanmasına,
• Veri sahibi bireyler ile bu verileri alan sağlık personelinin bu sistemin işleyiş ve denetimi sürecine bireysel ve kurumsal olarak katılmalarına ilişkin hükümler yer almalıdır.

III. UYEK ETKİNLİKLERİ

10. Uzmanlık eğitimi programları, “Eğitim Programı Geliştirme” yöntemleri kullanılarak oluşturulmalı ve üniversiteler ile eğitim ve araştırma hastanelerinde bu programlar doğrultusunda standart bir uzmanlık eğitimi uygulanmalıdır.

11. Uzmanlık eğitiminde ölçme ve değerlendirmenin; klinik ortamlarda ve iş başında, performansa dayalı ölçme değerlendirme yöntem ve araçlarını merkeze alarak tasarlanması ve uygulanmasına en kısa sürede geçilmelidir.
12. Yeniden belgelendirme (resertifikasyon) standartları, mevcut TTB STE/SMG ve EACME kredilendirme sistemi göz önünde tutularak uzmanlık derneklerince özgün olarak belirlenmelidir.

IV. ÇALIŞMA ORTAMI VE HEKİMİN SAĞLIĞI

13. Hekimler çalışma ortamlarında pek çok sağlık riski ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Sağlık çalışanları, sağlık kurumlarında çalışma ortamından kaynaklanan riskleri/maruziyetleri bütünlüklü bir yaklaşımla değerlendirmek üzere “İşyeri Sağlık Birimleri” ya da yaygın adıyla “İşçi Sağlığı, İş Güvenliği Kurulları” oluşturulmaktadırlar. Bu birimler; işe giriş muayeneleri, periyodik kontrol muayeneleri, işe uyum, bağışıklama çalışmaları, sağlık eğitimleri, iş güvenliği çalışmalarının düzenlenmesi, iş ortamı risklerinin belirlenmesi/önlemlerin alınması, veri toplanması, araştırma yapılması, danışmanlık yapılması gibi işlemleri yerine getirmelidir. Bu birimlere, sağlığa bütüncül yaklaşabilme (birinci, ikinci, üçüncü koruma yaklaşımı) özelliği kazandırılmalıdır.

14. Hepimizin kaygıyla izlediği üzere toplumda yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet sağlık alanını da etkilemektedir. Son birkaç yılda saldırıya uğrayarak ölen ya da yaralanan doktorların sayısındaki artış ve üniversite hastaneleri gibi daha önce oldukça seyrek olarak görülen kimi yerlerde de sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları kaygı verici niteliktedir. Sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemleri özellikle son dönemlerde uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrasında doruğa çıkmıştır. Kurultayımız sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemlerinin önlenmesi için aşağıdaki yaklaşımları benimser:
• Sosyoekonomik eşitsizliğin yol açtığı eğitim ve ekonomik sorunların giderilebileceği sosyal devlet politikaların mevcut kriz ortamı da düşünülerek ivedilikle hayata geçirilmesi gereklidir. Uygulanacak program sağlık erişiminde dezavantajlı durumda olan yoksulların, işsizlerin ve çalışanların çıkarını öncelikle gözetmelidir.   
• Siyasi iktidarın sağlıkta yaşanan sorunların sorumlusu olarak sağlık çalışanlarını veya hekimleri hedef olarak göstermesi kabul edilemezdir. İvedilikle siyasi iktidarın mevcut yaklaşımdan vazgeçmesini ve sağlık çalışanlarına karşı yönelen şiddet eylemlerine karşı “sıfır tolerans” göstermesini talep ediyoruz.
• Türk Tabipleri Birliği ve uzmanlık derneklerinin konu hakkında yaygın bir medya kampanyası organize etmesini ve bu çerçevede Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemlerinin boyutu, nedenleri ve sonuçlarını ortaya koyan bir araştırma yapmasınının gerekli olduğuna inanmaktayız. .
• Türkiye’de halen sürdürülen mezuniyet öncesi ve sonrasındaki tıp eğitimi hekimlerin iletişim becerilerine ciddi katkı sunmamakta ve hekimliği salt teknik bir noktaya indirgemektedir. Oysa bir hekimin teorik bilgi birikimine felsefe, sosyoloji, halkla ilişkiler gibi beşeri disiplinlerin önemli oranda katkı yapması zorunludur. Bu nedenle sadece hastalığa odaklanan, hastayı tedavi edilecek bir biyolojik organizmadan ibaret gören; insanı sosyal varlık olarak insani veçhelerini gözardı ederek nesneleştiren bu eğitim yaklaşımı artık terk edilmelidir. Bu bağlamda, mezuniyet öncesi ve sonrası dönemde hekimlere sunulacak çağdaş eğitim programları, Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu ve TTB-UDEK’in eşit haklarla dahil olduğu bir kurul tarafından düzenlenmelidir.
• Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla uygulamaya konulan liberalleşme dalgası bir yandan sağlığı alınır satılır bir meta haline getirirken; diğer yandan sağlık hizmetini sunanları ve sağlık kurumlarını bir girişimci gibi, sürekli karını en yüksek düzeye çıkarmayı önceleyen bir “esnaf”a ve “ticarethane”ye indirgemektedir. Bu yapı, hekimlerin hastaların sağlık sorunlarının aciliyetine göre değil de, onun ekonomik gücüne göre yaklaşması gerektiğini talep ettiği için hasta-hekim ilişkisinin temelini derinden sarsmaktadır. Hasta ile hekimler arasında güven ilişkisini ortadan kaldıran bu program daha fazla tahribata yol açmadan acilen durdurulmalıdır. Aksi taktirde sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemleri hızla artacaktır.

V. CERRAHİ UZMANLIK DALLARINDA KEŞİSEN ALANLAR: UZLAŞI VE İŞBİRLİĞİ

15. Farklı ancak ortaklaşmaların gerekli olduğu uzmanlık alanlarında, birlikte çalışma ve işbirliği, konsültasyon ve paylaşım olanakları kullanılarak uzlaşı sağlanmalıdır.

16. Uzmanlık dallarında keşişen alanlarda çözüm yolunda atılması gereken ilk adım, multidisipliner çalışma ve o alanda ortak programların oluşturulması olmalıdır.

VI. EĞİTİM KURUMLARINI ZİYARET

17. TTB-UDEK ve UYEK, Yeterlik Kurulları ile işbirliği içinde, ulusal yasa ve yönetmeliklerle uyumu gözeterek ziyaret programının standartlarını belirlemeli ve ulusal düzeyde gönüllülük temelinde geçekleştirilecek olan eğitim kurumlarını ziyaret programının uygulanmasını özendirmelidirler.

18. Yeterlik Kurulları, eğitim kurumlarının ziyaretine yönelik programların oluşturulmasına
öncelikle yer vermelidirler. Tıpta uzmanlık eğitiminde niteliğin iyileştirilmesine yönelik kullanılabilecek önemli bir geri bildirim mekanizması, eğitim kurumlarının ziyaretidir. Eğitim kurumları, gönüllü olarak ziyaret programlarına katılmaya cesaretlendirilmelidir. Bu ziyaret programları sonrasında, kurumların eğitim programlarının niteliklerine yönelik ödüllendirme olarak belgelendirme işlemi yapılmalıdır.

19. Uzmanlık eğitimi verilen kurumlarda, ilgili Yeterlik Kurulu tarafından oluşturulmuş, ulusal yasa ve yönetmeliklerle uyum içinde olan ve tercihan ulusal otorite tarafından onaylanmış bir uzmanlık eğitimi programı esas alınarak eğitim etkinlikleri gerçekleştirilmelidir. Uzmanlık eğitimi verilen kurumlarda, eğitimin farklı aşamaları ve asistanın etkinlikleri bir asistan karnesine kaydedilmelidir. Her bir asistan için yapılandırılmış bir eğitim programı bulunmalıdır.

20. Ziyaret Kurulları, eğitimin değerlendirilmesi için ulusal düzeyde kabul edilmiş ölçütleri kullanmalıdır.

VII. ASİSTAN GÖZÜYLE UZMANLIK EĞİTİMİNDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

21. Gerek eğiticilerin gerekse eğitilenlerin çalışma saatleri ve ücretlendirmeleri, uluslararası hukuksal kararlar doğrultusunda yeniden düzenlenmeli; bu düzenlemeler asistan hekimlerin maaşlarının emeklerinin karşılığını verecek şekilde olmasını, toplam çalışma saatlerinin nöbetler dahil 80 saatin altına indirilmesini, her çalışma süresi sonrası yeterli dinlenme süresinin sağlanmasını içermelidir.

22. Eğitici eğitimi, asistan temel eğitim kursları gibi etkinliklerle eğiticilerin ve eğitilenlerin niteliklerinin iyileştirilmesi çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır. 

23. Asistan hekimler yurt içi ve yurt dışı eğitim çalışmalarında görevlendirilme yoluyla yer almalı ve bu çalışmalar burslarla desteklenmelidir.

24. Eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan hekimlerin tez çalışmaları için fon ayrılmalıdır.

25. Rotasyonlar eğitim ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmeli; rotasyonlar için eğitim programları oluşturulmalıdır.

26. Her uzmanlık derneği yönetim kurulunda, üniversite ve eğitim ve araştırma hastanelerinde seçimle gelen ve yönetimde aktif olarak çalışan bir asistan hekim temsilcisi olmalıdır.

27. Kongreler ve eğitim programlarına asistanların katılımları ücretsiz olmalıdır.

28. Tıpta uzmanlık eğitimi sadece tıp fakültesi mezunlarına verilmelidir.

29. Uzmanlık belgeleri eğitim süreci tamamlandığında, hekimlere teslim edilmelidir.

30. Uygulanan haliyle mecburi hizmet değil, hekimlerin insanca yaşama ve çalışma standartlarını karşılayan ve özendiren gönüllü hizmet desteklenmelidir.

31. İhtiyaca göre hizmet dağılımı yapılmalı ve yardımcı sağlık personelinin sayı ve kalitesi artırılarak asistan hekimlerin iş yükünün azalması sağlanmalıdır.  Asistan hekimlerin hekimlik dışı işlerde kullanılmamasına azami özen gösterilmelidir.

32. Sağlıkta dönüşüm programı ile bozulan ve hızlı hasta bakmaya odaklanan üniversite ve eğitim ve araştırma hastanelerindeki hizmet-eğitim dengesi,  en kısa sürede eğitim ve araştırma ayağı artırılarak düzeltilmelidir.


Bu HABERİ Paylaş!