Sağlık Ortamında Şiddet ve Biz Forumu Yapıldı


  • Mart 16, 2016
  • 857

14 Mart Tıp Haftası kapsamında düzenlenen Sağlık Ortamında Şiddet ve Biz / Ne Oldu – Ne Yapmadılar – Ne Yaptık – Ne Yapamadık – Ne yapmalıyız konulu forum, 15 Mart 2016 Salı günü İstanbul Tabip Odası Sevinç Özgüner Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Forumun açılışı Yönetim Kurulu üyemiz Dr. Ümit ŞEN tarafından yapıldı. Dr. ŞEN konuşmasında şunları ifade etti:

14 Mart Tıp Bayramı diyemiyoruz artık. Çok uzun zamandır bayram olarak kutlayamıyoruz. Sağlık haftası olarak değiştirdik aslında bunu çok uzun zamandır. Çünkü öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bırakın insanların sağlık hakkını, yaşama hakkının bile elinden alındığı günlerden geçiyoruz. Sağlık alanında da maalesef sağlık çalışanları her gün şiddete uğruyor. Bunun sayısı Sağlık Bakanlığı verilerine göre günde yaklaşık 30, ayda 1000’e yaklaşan sayılarda. Bunlar da bize bildirilenler. Bildirilmeyenlerle birlikte ele aldığımızda, neredeyse sağlık çalışanlarının tamamı şiddete uğruyor. 

Daha sonra forum, Türk Noro-Psikiyatri Derneği’nden Prof. Dr. Mustafa SERCAN’ın kolaylaştırıcılığında başladı. 

Prof. Dr. Mustafa SERCAN; Birisi isteyip diğerinin vermemesi durumunda şiddetin olacağını, öyleyse sağlıkta şiddet varsa, kim ne istedi de alamadı diye bakmak gerektiğini belirterek, bir yerde şiddet varsa, paylaşılamayan bir şey var demektir dedi. 

Prof. Dr. SERCAN daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: 1996 yılında Dünya Bankası hazırladığı rapor ile sağlığın bir hizmet sektörü olmasından çıkarılıp bir ticaret sektörü haline getirilmesi, böylece bir kar maksimizasyonuna dayalı sistemin içine sağlığın da girmesi gündeme getirildi. Batı, hizmet sektöründen ticaret sektörüne dönüşmeye daha yatkın olduğundan, Dünya Bankası Türkiye için bir program hazırladı. 2002 yılında başlayan sağlıkta dönüşüm programının temeli 1996 yılındaki Dünya Bankası raporundadır. Yani pay edilecek bir şeyler var. Türkiye’de birilerinin halkın sağlığından büyük karlar elde etmesi amaçlanıyor. O sistem henüz tamamlanmış değil ama o pay sırasında, o program içinde, “bu programa kimler karşı çıkar” listesinde TTB birinci sıradaydı. Yani savaş planında düşman tanımı yapılmıştı. Nitekim biz bu süreci 2002’den beri yaşıyoruz ve giderek tırmanıyor. 2002’den önce sağlıkta yine şiddet vardı ama hepimiz içindeydik, tek tek hekimler, tek tek sağlık çalışanları şiddetin hedefindeydi. Bir grup olarak şiddetin hedefinde değildi. Fakat bu dönem, meslek grubu olarak sağlık çalışanlarının tümü, bireysel olmayan bir şekilde şiddetin hedefi oldu.

Ardından ŞİDDET VE BİZ sunumunu yapan, Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu üyesi Dr. Hasan OĞAN şunları ifade etti: “Şiddet biz sağlık çalışanları için çok önemli. Biz yıllardır bu alanda çalışmalar yapıyoruz, fakat şiddetten en fazla mustarip olan arkadaşlarımız işin farkında değil yada farkındalar ama üzerine düşeni yapmıyorlar. Bu işe omuz vermiyorlar. 

Şiddet olayı ilk kez 2005 yılında Prof. Dr. Göksel KALAYCI’nın öldürülmesiyle birlikte gündemimize girdi. 2005 yılından itibaren Türkiye’de hekimlere yönelik şiddetin armasına bağlı olarak da TTB bünyesinde, tabip odaları tarafında birçok rapor hazırlandı. Bu raporlar ışığında şiddetin nedenleri konusunda birçok şey ortaya konmuş oldu. Şiddetin artan bir ivme kazanması üzerine, şiddeti nasıl engelleriz sorusuna cevap bulmak üzere, çalıştaylar, eğitim faaliyetleri, yayınlar, anketler hazırlandı ve hayata geçirildi. TTB olarak üzerinde durduğumuz, TBMM’de bir araştırma komisyonu kuralım ve Türkiye’deki şiddeti görünür kılalım diye bir çabamız ve paralelinde bir yasa teklifimiz vardı. Yapılan çalışmalar sonucunda Meclis’te bir çalışma başlatıldı ve iyi bir rapor ortaya çıktı. Fakat sonuç olarak hiçbir işe yaramadı. Meclis başkanı, bunun gibi onlarca raporun olduğunu, bunların arşive kaldırıldığını, maalesef Meclis olarak bunların gereğinin yapılamadığını söyledi.

Bugüne kadar 8 hekimi, şiddet nedeniyle kaybettik. Dr. Ersin ARSLAN’ın öldürülmesi, bir dönüm noktası sayılabilir. Tüm sağlık çalışanları ve toplum üzerinde büyük bir etki yarattı. Bugüne kadar tüm uyarılarımıza kulak tıkayan Sağlık Bakanlığı bile bu noktada görmezden gelemedi. Tüm Türkiye’de %90 katılımla Acil poliklinikler dışında greve gidildi. Beyaz kod uygulaması başlatıldı. Şiddet özellikle Acil polikliniklerinde yoğunlaşıyordu. Önce hekimler şiddet karşısında acilleri kapatırken, gelinen noktada hastane yönetimleri de gerçekleşen şiddet karşısında acil polikliniklerini kapatmaya başladı. Artık şiddetin artışı görmezden gelinemez, üstü örtülür olmaktan çıktı.”

Forum, katılımcıların soru-cevap ve katkılarıyla sona erdi.


Bu HABERİ Paylaş!