TTB ve İTO'dan İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Hakkında Açıklama


  • Şubat 04, 2016
  • 3106

Meslek örgütü olarak, Kamu Hastane Birlikleri modelinin uygulamaya girmesinden önce sağlıkta “verimlilik/kârlılık” adına ticari anlayışı hâkim kılacağını, eğitim, araştırma, kamu sağlığı gibi önceliklerin geri plana düşeceğini, verimlilik söylemleri ile çalışan hakları baskılanmaya çalışılırken, yüksek ücret alan idari kadroların ise şişeceğini, bunun da ek bir maliyet getireceğini belirtmiştik.

Sayıştay raporu, Kamu Hastaneleri Kurumu’nun 2014 idari faaliyet raporunda döner sermaye işletmesinden merkeze ayrılan paylar toplamının 990 Milyon TL olduğunu ortaya koyarken, bu paranın nerede, ne için kullanıldığı belirsizliğini korumakta, bir anlamda hesabı verilmemektedir. 2014 yılı raporundaki tespitler, aynı zamanda gelirlerin sağlık hizmeti sunan, üreten çalışanlara değil kurumda sözleşmeli yönetici olarak çalışan kişilere harcandığını göstermektedir.

Bunları neden mi sayıyoruz? Kamu Hastaneleri Birlikleri’nden biri uygulamalarıyla olumsuz bir örnek olarak öne çıkıyor.

İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği internet sayfasına girdiğinizde 11 devlet hastanesinin, çalışanları ve yönetiminin üzerine 44 idari birim, 3 başkan ve genel sekreter getiren Birlik’in “Verimli ve etkin sağlık hizmeti sunulması amacıyla” 02.11.2012 tarihinde kurulduğunu öğreniyorsunuz.

Birlik kendi misyonunu ise “kaliteli hizmet anlayışı, hasta ve çalışanların memnuniyetini en üst düzeyde sağlamak kararlılığı, üstün nitelikli ekibi ve yeni sağlık yatımları ile öncü uygulamalarla Türkiye’de model oluşturmayı hedeflemek” olarak tanımlıyor.

“Çalışan memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı” görevleri arasında sayan bu yapının neler yaptığını bir gözden geçirelim:

·         Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi’nde acil servisin yenilenmesi sürecinde, acil servisin kapatılması ve Kamu Hastaneleri Birliği’nin sağlayacağı iddia edilen merkezi planlama avantajı kullanılarak, iş yükünün bölge hastanelere paylaştırılması gerekiyordu. Ancak bunun yerine, çalışan ve hasta sağlığı hiçe sayıldı; acil servis yenilenmesi sırasında sağlık çalışanları, deprem güvenliği olmayan binalarda ve inşaat koşullarında çalışmaya mahkum edildi.

·         Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi hekimlerine,  barış talebi ile yaptıkları basın açıklaması nedeniyle soruşturma açıldı.

·         Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun 21.08.2015 tarihli genelgesi sonrası yaşanan ek ödemelerdeki düşüşler, bağlı hastane yönetimleri tarafından hastanelerin zarar ettiği, çalışanların yeterince çalışmadığı, birçoğu esasen başka kaynaklarla finanse edilen projelerin maliyetleri artırdığı söylemleri ile daha fazla çalışma baskısı yaratmak amacıyla kullanıldı.

·         Kamu Hastane Birliği hastanelerindeki ek ödemeler, asistan hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanlarına, düzensiz tarihlerde ve değişen miktarlarda yatırıldı.

·         Son olarak, nöbet ücretlerinin, verilen dilekçeler ve yapılan itirazlara rağmen, iki ayı aşkın süredir geç yatırılmaya devam edildi ve gecikmenin nedenlerine ilişkin bir ise açıklama yapılmadı.

27.01.2016 tarihinde Erenköy Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi hekimlerine açılan soruşturma ve yatmayan nöbet ücretleri sonrası İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Kemal Memişoğlu’nu arayarak açıklama talep etmiş;

·         soruşturmanın “izinsiz basın açıklama yapılmasına” karşı “uyarı” amacı taşıdığı,

·         hastanelerdeki ücret ödemelerinin ise zamanında aksamadan yapıldığı yanıtlarını almıştır.

Bu durum, sendikal hak ve özgürlüklerden, kamu yönetimi ve hesap verebilirlik ilkesinden uzak, keyfi bir idarecilik anlayışını yansıtmaktadır.

Bugün itibariyle Erenköy Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi asistan hekimleri iki ayı aşkın süredir nöbet ücret alamamaktadır. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi bir aydır nöbet ücretlerini alamamaktadır. Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise döner sermayeye bağlı ek ödemeler hâlâ yatmamış durumdadır.

Sağlık kurumu yöneticileri, hekim ve sağlıkçı kimliği ile kamu sağlığını, mesleki etik değerleri, çalışan hakları, sağlığı ve güvenliğini merkeze alarak hareket etmek zorundadır. Bunları gözetmeyen bir “verimlilik” arayışı, kamunun çıkarına olmayan, “kârlılık” dışında başka bir amacın güdülmediği uygulamalara neden olacak; bu da yıkım anlamı taşıyacaktır. Yönetici konumundaki meslektaşlarımıza yanlışlarından dönmelerini tavsiye ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası, tüm onurlu hekimler, sağlık çalışanları ve halkımızla beraber, değerlerimizi ve haklarımızı yasal ve meşru mücadele yollarıyla savunmaya, bunlara saldıran her kim olursa karşı durmaya devam edecektir.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

İSTANBUL TABİP ODASI

 


Bu HABERİ Paylaş!