Akademisyenlere Yönelik Cadı Avına Son Verilsin


  • Ocak 15, 2016
  • 1054



Güneydoğu’da uygulanan sokağa çıkma yasakları, insan hakkı ihlalleri, her gün yaşanan ölümlere karşı kalıcı bir barış tesis edilmesi, savaş politikalarına son verilmesi yönünde “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiriye imza atan 1127 akademisyene yönelik hükümetçe başlatılan baskı, soruşturma ve gözaltılar İstanbul’da gerçekleştirilen bir basın açıklamasıyla kınandı, Barış İçin Akademisyen İnisiyatifi’ne destek açıklandı.

Her gün, 12.00-13.00 saatleri arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Monoblok önünde Yaşam Hakkı İçin Beyaz Nöbet tutan sağlık çalışanları bu kez Barış İçin Akademisyen İnisiyatifi’ne destek açıklaması yaptı. 15 Ocak 2016, Cuma günü bir araya gelen İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, SES İstanbul Şubeleri, Dev Sağlık-İş üyeleri “Akademisyenler Düşüncelerinde Otorite Tanımaz! AKADEMİSYENLERE YÖNELİK CADI AVINA SON VERİLSİN” pankartı arkasında toplandılar, son aylarda görevlerini yaparken katledilen sağlık çalışanlarının resimlerini ve sağlık hakkı ihlallerinin simgesi haline gelen beyaz bayraklar taşıdılar.

Dr. Mehmet Kaya yaptığı konuşmada; “Barış talebimizi duyurmak için gerçekleştirdiğimiz Beyaz Nöbet’in 5. Günündeyiz. Bugünkü nöbetimizin ayrı bir önemi var. Bu sabah barış için girişimde bulunan akademisyenlere yönelik gözaltılar başladı. Bu hukuksuz duruma yönelik olarak kurum temsilcileri düşüncelerini ifade edecekler” dedi.

İlk sözü Odamız Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç aldı. Dr. Mengüç yaptığı konuşmada; “Barış talebini dile getiren akademisyenler Başbakan, YÖK, medya ve paramiliter güçlerin baskılarına maruz bırakılmakta, bu akademisyenler kriminalize edilerek birer terörist gibi lanse edilmeye çalışılmaktadır. Süreç bir linç kampanyasına dönüştürülmüş durumdadır. Bu medeni hiçbir ülkede asla kabul edilecek bir davranış değildir. Ülkenin bir bölgesinde henüz doğmamış bebekler, çocuklar, yaşlıların katledildiği bir ortamda, bu ortamın sonlandırılmasına yönelik taleplerin bu kadar kriminalize edildiği bir ortamda sözün bittiği bir noktadayız. Elbirliğiyle sanki bir düğmeye basılmışçasına bir linç kampanyası başlatılmış durumda. Bununla da yetinilmeyerek bu sabah, ülkenin birçok yerinde, evleri basılarak, gövde gösterisi yapılarak akademisyenler gözaltına alınmaya başlamıştır. Bizler bu insanlıkdışı durumu kabul etmeyeceğiz. Bizler asla susmayacağız, bedeli ne olursa olsun barış talebini haykırmaya devam edeceğiz. İstanbul Tabip Odası olarak akademisyenlerin imzaladığı metni biz de imzalıyoruz” dedi.

Ardından SES İstanbul Şubeleri adına Anadolu Şube Sekreteri Şahin Tanrıverdi konuştu. Tanrıverdi; “Bizler yaşatmaya çalışırken öldürülüyoruz. Ülkenin dört bir yanında bunu haykırıyoruz. Temel yaşam hakkına yönelik bütün saldırılara karşı Hükümetin bugünkü tutumuna karşı tavır alıyoruz. Çocukların, insanların katledilmesinin önüne geçmek için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğimizin sözünü vermek istiyorum. 1127, bu ülkenin vicdanı diyebileceğimiz akademisyen arkadaşımız, kanın durması için çağrı yaptılar. Bugün sabah itibariyle 15’e yakın akademisyen gözaltına alındı evlerinden. Bu aydınların imzaladığı metni KESK olarak biz de imzalıyoruz” dedi. Tanrıverdi ardından KESK tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamayı paylaştı.

Ardından konuşan TİHV Başkanı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise şunları söyledi: “Sevgili dostlar, sevgili öğrencilerimiz. Bizler hocalarınız olarak bu ülkede yaşanan katliama tanıklık ettik. Lütfen siz de tanıklık etmeye devam edin. Çünkü bilim gerçeği söylemeyi gerektirir. Biz bilim insanları olarak hiç de ‘sözde’ olmayan, bu ülkenin aydınlığı olan insanlar olarak gerçeği söylemeye devam edeceğiz. Bu gücü de sizlerden, bizimle birlikte yanımızda olan öğrencilerimizden, toplumdan alacağız. Ölülerimizi yarıştırarak varolamayız, geleceği kuramayız. Biz ölümler olmasın diye, barış olsun diye, insanlar işkenceye maruz kalmasın, insanlar arabaların arkasına bağlanıp sürüklenmesin  diye çabalıyoruz. Ellerimizde genç meslektaşlarımızın fotoğrafları var. Biz bu insanların otopsi raporlarını okumak zorunda kalmayalım diye bu barış metnini imzaladık. Bir daha ölümler olmasın, bir daha böylesi acılarla karşı karşıya kalmayalım diye barış metnini imzaladık. Şu anda ATUD YK Üyesi, Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp AD Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer de dahil Kocaeli’de 19 meslektaşımız gözaltında. Bolu’da meslektaşlarımız gözaltında. Ama bu bizim gerçeği söylememizi engellemeyecek.  Kanımızla duş yapmak isteyenler, gaz odalarında insanları sabuna çevirenler belli ki kendi kirlerinin farkında. Eğer onların kirleri temizlenecekse, eğer barış olacaksa her tür fedakarlığı yapmaya hazırız. TİHV olarak Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi’nin metnine amasız, fakatsız imza attığımızı açıklıyoruz. Barış olana dek mücadelemiz devam edecek.”

Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri Gürsel Kaya ise “5 gündür burada, barış için nöbet tutuyoruz. Bu ülkede barış gelinceye kadar mücadeleye devam diyoruz. Tekellerinde bulundurdukları basınıyla, yandaşlarıyla, paramiliter güçleriyle, mafya güçleriyle insanları sindirmek diktatörlerin karakterinde vardır. Çünkü kendi düzenlerini yürütmenin başka bir yolu yoktur. Bugün bu ülkenin akademisyenlerini, düşünürlerini cezaevlerine koymak, gözaltına almak ancak diktatörlerin diktatörlüklerini sürdürmek için izledikleri bir yoldur. Ama bilsinler ki diktatörlükler yıkılmaya mahkumdur. Biz bir kez daha sesleniyoruz; bizler bu ülkeyi, bu ülkenin tüm insanlarını seviyoruz. Bu ülkeye barış gelinceye, bu ülkenin güzellikleri birlikte paylaşılıncaya kadar mücadeleye devam edeceğimizi duyuruyoruz” diye konuştu.

İstanbul Dişhekimleri Odası adına söz alan Yönetim Kurulu Üyesi Cevher Kahraman ise yaptığı konuşmada; “Barışı savunmanın, çocuklar öldürülmesin, sivil ölümleri son bulsun demenin kriminalize edildiği, ‘kan banyoları’yla insanların tehdit edildiği zor günlerden geçiyoruz. En son barış talep eden akademisyenlerin yaşadığı baskılar ülkenin durumunu gözler önüne sermektedir. Yaklaşan faşizmin ayak sesleri olarak yorumlamaktayız bu tehditleri. Son olarak Çınar’da meydana gelen saldırı barışa olan ihtiyacımızın ne denli acil bir ihtiyaç olduğunu ortaya koydu” dedi.

Konuşmaların ardından basın metnini Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şen okudu. Açıklamada; “Akademisyenler; ülkenin bu karanlık döneminde üzerlerinde hissettikleri görev ve sorumlulukla en fazla ihtiyaç duyulan barışın biran önce bu topraklarda yeşermesi, hayat bulması gereği yönündeki ifadelerini paylaşmışlardır.

Böylesine erdemli ve bilim insanına yakışan ve yine çağdaş dünyada onur ve gurur vesilesi olacak bu davranış maalesef başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan, YÖK ve üniversite yöneticileri, yandaş/emir kulu medya mensupları ve paramiliter yapılanmaların seviyesiz, ölçüsüz, ahlaksız eleştiri ve hakaretlerine maruz kalmış, bu da yetmezmiş gibi tehdit, soruşturma, kovuşturma ve hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya bırakılmışlardır.

Kabul edilemez bu aşağılayıcı, tehditkar, cezalandırıcı yaklaşımları kınıyor, herkesi insanlık onuruna yakışır, hakkaniyet ve adalet merkezli, medeni ölçüde fikir, görüş ve ifade özgürlüğüne saygılı bir tavır noktasında durmaya davet ediyoruz.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak; 

Dünyanın tüm çağdaş ülkelerinde kendilerinden beklenen bir davranışı sergileyen “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi”ni saygıyla ve hürmetle karşılarken bu davranışlarından dolayı kutluyor, desteklerimizi bildiriyor, Hükümeti bu bilim insanlarına yönelik cadı avına derhal son vermeye çağırıyoruz” denildi.

Basın metni için tıklayınız.


Bu HABERİ Paylaş!