Hastalarımız Kalsın, Gitmesi Gerekenler Gitsin!


  • Eylül 30, 2011
  • 2338

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev-Sağlık İş) "Sağlık Reformlarının 30'uncu, Sağlıkta Dönüşüm’ün 9. Yılı"nda sağlık alanının durumunu ve yaşanan son gelişmeleri değerlendirmek üzere, bugün (30 Eylül 2011) ortak bir basın toplantısı düzenlediler.

TTB'de gerçekleştirilen basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen, SES Başkanı Dr. Çetin Erdolu ve Dev-Sağlık İş temsilcisi Sevinç Hocaoğulları katıldılar. Basın toplantısında, Hükümet tarafından hazırlandığı bildirilen Sağlık Bakanlığı’nın teşkilatlanmasına dair KHK taslağı, Kamu Hastane Birlikleri (KHB), kamu-özel ortaklığı girişimleri, "tam gün" ile ilgili KHK sonrasında hastanelerde yaşanan sorunlar, hastane ortamlarını neredeyse çalışılmaz hale getiren bir boyut alan şiddet ve Sağlık Bakanı’nın yurtdışına hasta ihraç edileceği yönündeki açıklamaları değerlendirildi.

 

30.09.2011

Basın Açıklaması

“Yabancı” Doktorlar Türkiye’ye, “Yerli” Hastalar Avrupa’ya

HASTALARIMIZ KALSIN, GİTMESİ GEREKENLER GİTSİN!

Yaklaşık bir aydır kamuoyu sağlık alanında Adalet Bakanlığı’yla ilgili Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) içine gizlenen “Tam Gün” düzenlemesini tartışıyor.

Sağlık Bakanı’na göre küçük bir sorun, medyaya yansıdığı kadarıyla büyük bir sorun.

Sağlık Bakanı Dr. Recep Akdağ bu “küçük sorunun” çözümünü bulmuş; gerekirse hastaları Avrupa’ya götüreceklermiş!

Öncelikle belirtmek isteriz ki; özellikle tıp fakültesi hastanelerinde haftalardır yaşanan sıkıntının sorumlusu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın kararlarını hiçe sayarak bu KHK’yi çıkaran siyasi iktidardır.

“Hastaları gerekirse Avrupa’ya götürürüz” şeklindeki ciddiyetten uzak yaklaşımın da bu sorumluluğun üzerini örtmek için söylendiği anlaşılıyor. Tıpta kuraldır; öne zarar verme! Bu düzenlemeyi yürürlükten kaldırarak en azından 26 Ağustos öncesine dönmek sağlanabilir.

Yeter mi? Elbette yetmez.

Bu ülkede hemşiresiyle, hekimiyle, sağlık memuruyla, laboratuar çalışanı, radyoloji teknisyeni, taşeron işçisiyle tüm sağlık çalışanlarının sorunlarının arttığı gizlenemez.

Eğer bir ülkede bütün partiler, hekimlerin meslek örgütü, sendikalar aynı şeyi istediğini söylüyor ve buna rağmen bir yol alınamıyor ise bunun sorumlusunu başka yerde aramaya gerek yoktur: Hükümet’in söylediği ile niyeti ve yaptığı farklıdır.

Başından itibaren söyledik:

AKP Hükümeti döneminde gündeme getirilen “Tam Gün” düzenlemesinin amacı Sağlık Bakanı’nın iddia ettiği gibi hastayla hekim arasındaki para ilişkisinin kesilmesi değil (öyle olsaydı özel hastanelerde sigortalılardan alınan “ilave ücret” kaldırılırdı); hekimlerin, sağlık çalışanlarının emeğini ucuzlatmaktır.

Nitekim; “Tam Gün”le ilgili KHK’nin hemen ardından Sağlık Bakanlığı’yla özel hastane patronları arasında özel hastanelerde çalışan hekimlerin ücretlerinin düşürülmesine yönelik bir “Mutabakat Metni” imzalandığı açıklandı.

Hekimlerin/sağlıkçıların isteği net: Mesleğini piyasacı Sağlık Bakanlığı ve piyasa baskısı olmadan sadece ve sadece insanların sağlığını gözeterek yapmak.

İş güvencesi, can güvencesi, bugün ve yarın emeklilikte gelir güvencesi ile.

Sağlıkta son haftalarda yaşanan gelişmeler sadece bunlarla da sınırlı değil.

Bir yandan, her ne kadar Sağlık Bakanlığı kendi yandaşı sendikalarla “Şiddete sıfır tolerans” panelleri düzenlese, şiddet konusunu “himayelerine” alsa da şiddet meselesi panellerle ve afiş asmakla çözülemez. Çünkü sağlık ortamlarımızı adeta savaş alanlarına çeviren şiddet her geçen gün artarak sürüyor. “Sağlıkta işler iyiye gidiyor, halkın memnuniyeti artıyor” deniliyor ama ne hikmetse şiddet de artıyor!

Öte yandan, Sağlık Bakanlığı’nın meslek örgütlerinden, sendikalardan, sağlık çalışanlardan ve kamuoyundan; dahası yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden gizli olarak hazırladığı bir başka KHK Taslağı daha var.

Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile devlet hastaneleri şirket hastanelerine dönüştürülecek, sağlık çalışanlarının iş güvenceleri yok edilecek ve bütün sağlık hizmetlerinin taşeronlaştırılmasının önü açılacak.

Yani, sağlıkta özelleştirme hızlandırılacak.

Talebimizi bir kez daha söylüyoruz; taşeron işçiler dahil herkes kadrolu, güvenceli bir çalışma hakkına kavuşmalıdır.

Bütün bu yaşananlar karşısında bizim tavımız açıktır:

Hastalarımız kalsın,

Sağlığı ticarileştiren/özelleştirenler,

Emeğimizi değersizleştirenler,

Bizleri taşeron şirketlerde iş güvencesiz çalışmaya mahkum edenler,

Sevgisiz, hürmetsiz, değer bilmez tutum ve açıklamalarıyla sağlıkta şiddeti zirveye çıkaranlar,

Kısacası;

Gitmesi gerekenler gitsin!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI

DEVRİMCİ SAĞLIK İŞÇİLERİ SENDİKASI


Bu HABERİ Paylaş!