İŞÇİ ÖLÜMLERİ KADER DEĞİL, ÇALIŞANLAR İLELEBET KÖLE KALMAYACAK!


  • Ağustos 25, 2010
  • 2379

Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’deki Şentaş Madencilik’te meydana gelen grizu patlamasında, aralarında bir maden mühendisinin de bulunduğu 13 maden emekçisi vatandaşımız yaşamını kaybetmiş, 10’u ağır olmak üzere 18 vatandaşımız yaralanmıştır. Yaralanan işçilerin Balıkesir ve çevre illerdeki yanık merkezi bulunan hastanelerde tedavileri sürdürülmektedir. Bizler öncelikli görevi yaşam hakkını savunmak ve korumakla görevli hekimler olarak, hayatını kaybetmiş insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyor, ölen vatandaşlarımızın yakınlarının acısını paylaşıyor, başsağlığı ve sabırlar diliyoruz... Aynı zamanda bazıları ağır olmak üzere hastanelerde tedavileri süren yaralı vatandaşlarımızın da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını temenni ediyoruz…
Bu üzüntümüz ve yaralı işçilerimiz için şifa dileklerimizle birlikte, aynı maden ocağında 1 Haziran 2006 tarihinde yine bir grizu patlaması sonucu 17 işçinin hayatını kaybettiğini ve 7 işçinin de yaralanmış olduğunu, kaza sonrası inceleme heyeti raporunda ‘maden ocağında havalandırmanın yeterli olmadığı ve patlamaya antigrizu özelliği taşımayan elektrik kablolarının neden olduğunun' belirtildiğini yetkili ve sorumluluk sahibi makamlara hatırlatmak isteriz.10 Aralık 2009’da Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’ndeki kömür madeninde meydana gelen grizu faciasında ise 19 maden emekçisi hayatının kaybetmiş, maden ocağının 6 ay süreli faaliyeti durdurulmuştu.

Son yıllarda ülkemizde sıkça yaşanan, iş yaşamının emek tarafınca artık bir cinayete dönüştüğü  ifade  edilen iş  kazaları ve işçi ölümleri, yetkili ve sorumlu makamlar tarafından bir kader gibi kanıksanmaya başlamış, bu kazalar bazı şekilsel prosedür uygulamaları ve içtensiz açıklamalar ile geçiştirilir olmuştur.Oysa her maden kazası sonrası jeoloji ve maden mühendisleri “ ocaklarda kuralsızlık ve denetimsizliğin hüküm sürdüğü, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli önlemin alınmadığı, yeni kaza risklerinin yüksek olduğu ” yönündeki görüşlerini kamuoyuyla paylaşmışlardır.Halkın ve çalışanların sağlığını korumakla görevli bir meslek örgütünün temsilcileri olarak biz hekimler ise: İşçi sağlığı ile güvenliğini piyasaya ve taşeronlara emanet eden, artık bir korku filmindeki seri  cinayetlere dönüşen iş kazaları sonucunda kaybedilen hayatların hesabını vermek için, başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere AKP iktidarını bir kez daha kamuoyuna hesap vermeye çağırıyoruz.

Bununla birlikte ülkemizde  maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artış göstermektedir. 2008 yılında 43 maden çalışanımız yaşamını yitirmiş iken, bu sayı 2009 yılında 80’e yaklaşmıştır.Yaşam hakkıyla birlikte  sağlıklı ve güvenlikli ortamlarda çalışma hakkı en temel insan hakkı olmasına rağmen, her yıl azımsanmayacak sayıda insanımız, çok rahatlıkla engellenebilecek ve yasal olarak ta engellenmesi zorunlu olan iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı ya yaşamını yitirmekte yada sakat kalmaktadır.Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmesi, değerlendirilmesi ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gereken bir sektördür.

Bu   amaçla;

● Daha sağlıklı ve daha güvenli bir  işyeri ortamı, daha verimli  çalışmanın da ön koşulu olmasına rağmen, diğer sektörler gibi maden sektöründeki işverenlerin büyük bir bölümü; insanın, çalışanın korunmasını, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını maliyet unsuru olarak görmektedir.Devletin, işçi sağlığı - iş güvenliği alanında araştırma yapmaktan, üretim süreçleri konusunda tarafları bilgilendirmeye, ulusal mevzuatı günün gereksinimlerini karşılayacak bir biçimde güncelleştirmekten, insan sağlığını her şeyin üstünde tutarak işyerlerini etkili bir biçimde denetlemesine kadar pek çok sorumluluğu vardır. Devlet, işçi sağlığı ve güvenliğinin zorunlu kıldığı tüm önlemlerin alınmasını sağlamak konusunda işverenlere gerekli yaptırımları uygulamalıdır.

Küreselleşme politikaları ile özelleştirmeler sonucunda ortaya çıkan sorunların giderilmesi için tüm çalışanların iş güvencesi korunmalı, sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü sağlanmalı, kaçak işçilik önlenerek kayıtlı hale getirilmeli, ücretler arttırılmalı ve bütün çalışanlar sosyal güvence altına alınmalıdır.

● İş kazaları ve meslek hastalıklarının yoğun olarak yaşandığı ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi ve azaltılması için, doğru bir İşçi Sağlığı İş Güvenliği örgütlenmesi ile mesleki bağımsızlığı ve özlük hakları güvence altına alınmış hekim, mühendis, hemşire, teknik eleman, psikolog vb. meslek gruplarının katkısı sağlanmalıdır.

Bu ilkelerin hayat geçirilmesi  ve çalışma yaşamımızda iş kazası ve işçi ölümlerine zemin hazırlayan kuralsız, iş güvencesiz-sendikasız, esnek çalışma, 4/c’leştirme ve taşeronlaştırma politikalarından vazgeçilmesi yerine; işçi sağlığı ve güvenliği alanını da piyasaya açan ve taşeronlaştırmayı teşvik eden uygulamalarla iş kazaları,işçi ölümleri,sakat kalmalar ve meslek hastalıkları ne yazık ki önlenemeyecek, artarak devam edecektir.Bu zihniyetle işçi sağlığı-güvenliği ve işyeri hekimliği alanında : Bilime, bilimsel düşünceye, uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya,  ve hukuka aykırı olarak çıkarılmış yasa, yönetmelik, genelge, tebliğ vb. düzenlemelerle bu alanda yaratılacak tahribat sonucu yaşanacak iş kazaları ve işçi ölümlerinin vicdani, siyasi ve hukuki sorumluluğun hesabını iktidar sahipleri er yada geç , çalışanlara ve halka vermek zorunda kalacaklardır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

25.02.2010  /  TTB İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞYERİ  HEKİMLİĞİ  KOLU


Bu HABERİ Paylaş!