14. PRATİSYEN HEKİMLİK KONGRESİ


  • Ağustos 25, 2010
  • 1891

14.Pratisyen Hekimlik Kongresi Antalya' da Gerçekleşti

Pratisyen Hekimlik Derneği TTb Pratsiyen Hekimlik Kolu TTB Genel Pratisyenlik Enstitütsü tarafından ortaklaşa düzenlenen kongre Antalyada yapıldı

14. Pratisyen Hekimlik Kongresi Sonuç Bildirgesi

14. Pratisyen Hekimlik Kongresi’ni 28 Ekim – 1 Kasım 2009 tarihleri arasında; “İyi Hekimlik Toplum Sağlığı ve Mesleki Geleceğimiz İçin Hep Birlikte Hep Beraber; Ticaret Değil Sağlık Hizmeti” temasıyla Antalya’da gerçekleştirdik. Kongremizde 49 ilden 600’ün üzerinde meslektaşımızla bir arada olduk.

Alanın tek bilimsel kongresi olan Pratisyen Hekimlik Kongreleri’nde, bilindiği üzere sadece bilimsel gelişmeler değil sağlık politikaları ve Türkiye sağlık ortamı da tartışılmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanı’nın ve Bakanlık yetkililerinin kongremize katılımını önemsemekteyiz. Fakat tüm davetlerimize rağmen açılışa Sayın Bakan katılmadığı gibi alanın önemli sorunlarından biri olan istihdam, hekim emeği ve mesleki eğitimine ait sorunların konuşulacağı mesleki oturumumuza da yetkili konuşmacı göndermeyen Sağlık Bakanlığı’nın bu tutumunu birinci basamağa verdiği önemin göstergesi olarak değerlendiriyoruz.

Kongremizde alanımıza yönelik mesleki ve bilimsel 32 oturum ve 6 kurs gerçekleştirdik. İl Sağlık Müdürlüklerinin anlamsız şekilde kurumlarımızda yaptığımız hizmetlere ait verileri kullandırmama tavırları nedeniyle bilimsel araştırma yapma özgürlüğümüz belirgin düzeyde kısıtlanmış olsa da; sınırlı olanaklarımız ile alan da çalışan arkadaşlarımıza ait 15 poster ve 8 sözlü bildiri ile sesimizi duyurmaya çalıştık.  

Doğumdan ölüme hayatın her döneminde, yaşama dair her müdahalede kendine ulaşılmasına gerek duymadan sorumluluk alan pratisyen hekimler, bu kongrede bilgilerini paylaştılar, becerilerini arttırdılar ve sağlık hakkına, mesleki geleceğimize dair mücadeleden geri dönmeyecekleri şeklindeki tutumlarını perçinlediler.

Sağlıkta dönüşüm programı ile pratisyen hekim istihdamında çok önemli değişimler yaşanmaktadır. Sözleşmeli çalışma, taşeron şirket çalışanı olma, hizmet akdi ile çalışma gibi güvencesiz istihdam ağırlık kazanmıştır. Emeğin değerlendirilmesinde performans üzerinden döner sermaye uygulaması ekip çalışması ve iş barışı önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Esnek çalışma sistemde pratisyen hekimlerin iş yükünü arttırmaktadır. Güvencesiz çalışma, güvencesiz ücret pratisyen hekimlerin gelecek kaygısını arttırmakta ve mutsuz etmektedir. Bunun da en önemli çıktısı mesleki değersizleştirme ve yalnızlaşmanın yaşanmasıdır.

Sağlık Bakanlığı’nın ana ve çocuk sağlığı alanlarının yetkin temsilcileri ile sorunlarımızı konuştuk. Güvenli annelik konusunda Sağlıkta Dönüşüm Programının en büyük tehlikeyi oluşturduğu, aile hekimliği pilot illerinde kayda geçmiş kişiler üzerinden değerlendirmeler ile sorun yokmuş gibi sunulmasına rağmen, hasta listeleri üzerinden hizmet verilmesi nedeni ile sistem dışında olan, yani saha çalışmalarının yürütülememesi nedeniyle tespit edilmeyen riskli bir grubun varlığına dikkat çektik.

İşçi sağlığı - güvenliği hizmetlerinin taşeronlaştırılması, piyasalaştırılmasına ve kamusal hizmet niteliğinin ortadan kaldırılmasına karşı durmaktayız. Bu şekilde koruyucu işçi sağlığı uygulamalarımızın sadece tedavi edici hizmetlere geriletilmesini kabul edemeyiz. İşyeri hekimliği eğitimleri taşeronlar eliyle sunulamaz, piyasalaşması kabul edilemez.

TTB GPE tarafından 10 yıldan beri pratisyen hekimlere yönelik yürütülen mesleki eğitimin, hekimlerin ve toplumun gereksinimlerini karşılayan özgün bir örnek olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen aile hekimliği birinci ve ikinci aşama uyum eğitimleri içerik, yöntem ve süre açısından “mesleki eğitim” değildir. Reformların yürütüldüğü bu ülkeler arasında en kısa eğitimin ülkemizde yürütülüyor olması talihsizliktir. 

İnsan sağlığını korumak önceliğiyle biz pratisyen hekimler, gıda güvenliğini, dolayısıyla insanın sağlıklı kalma hakkını yok sayan tüm uygulamaların ve özellikle genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili yasal düzenlemelerin geri çekilmesini talep ediyoruz. Bu konuda kongremizde bir imza kampanyası da gerçekleştirilmiştir.

Yine insan yaşamının en önemli gereksinimi olan suyun ticarileştirilmesi ve dolayısıyla suya ulaşımı engelleme yönündeki insanı hiçe sayan politikalar derhal durdurulmalıdır. Bizler su kaynaklarımızın korunması ve eşit, adil ve ücretsiz kullandırılması konusunda takipçi ve ısrarcı olacağız.

Bağışıklama konusunda plansız programsız ve öngörüsüz uygulamaların tüm uyarılarımıza rağmen devam ettiğini görmek bizleri derinden etkilemektedir. Sadece aile hekimliği pilot uygulaması yürütülen 33 ilde yapmak gibi garip bir yöntemle uygulanan kızamıkçık aşı programının istenmeyen sonuçlarını üzüntüyle izledik. Bağışıklama konusunda, uygulayıcısı olan biz pratisyen hekimlerin de karar süreçlerinde yer almamızın sağlanmasını istiyoruz.

Kardiyo-serebro-vasküler olay sonrası eve bağımlı kalmış hastanın takibi, ülkemizde giderek artan bir sağlık sorunu olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir sorundur. Kendi haline bırakılmış bu soruna bir an önce çözüm bulunmalı, ticari şirketler üzerinden kısmi çözüm arayışları yerine biran önce birinci basamak sağlık hizmetleri yönetiminde sektörler arası işbirliği ile çözüm yoluna gidilmelidir.

Sporcu sağlığı koruyucu hekimlik uygulamaları ile geliştirilip sürdürülebilir bir kavramdır. Ülkemizde sporcu muayeneleri ve raporlamaları konusunda farklı uygulamalar ve belirsizlikler mevcuttur. Bu konuda tüm tarafların bir araya gelerek, standartları belirlemesi ve rehberler oluşturması gerekmektedir.

Aile Hekimliği Pilot illerinde yapıla gelen uygulamaların takipçisi olmaya devam ediyoruz, Zor şartlara rağmen aile hekimliği sürecini değerlendiren bilimsel çalışmalarla tespitlerimizi ortaya koyuyoruz. Binlerce pratisyen hekim arkadaşımızı iş güvencesinden yoksun bırakan, birinci basamak sağlık hizmetlerini parçalayan Aile Hekimliği uygulamasının yaygınlaştırılmasına son verilmesini ve bilimsel tarafsız kurumlarca dönüşümün uygulandığı illerde araştırma yapılmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Kongremizde, şu anda tüm dünya ile birlikte ülkemizin önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen Pandemik İnfluenza A H1N1 (Domuz Gribi) hakkında, sağlık çalışanları olarak medya aracılığı ile Sağlık Bakanlığı’ndan bilgi almak yerine, alanının yetkin isimleriyle bilimsel bir tartışma ortamı yarattık. Bu salgın bize bir kez daha gösterdi ki, kendi ulusal aşı üretim mekanizmalarınızı oluşturmaz iseniz halk sağlığınızı dışa bağımlı ve belirsizliğe terk etmiş olursunuz. Bu toplantımızı basın kuruluşlarının takip etmesine olanak sağlayarak halkımızın da doğru bilgiye ulaşmasına katkı sunduk. 

Sağlığı piyasalaştıran sağlıkta dönüşümün ve bu kapsamda birinci basamağın özelleştirilmesi sürecinin, toplum sağlığını olumsuz etkileyeceği, iyi hekimlik uygulamalarından uzaklaştıracağı, halkın sağlık hakkını elinden alacağı görüşlerimizi yineliyor ve yetkililere bir kez daha sesleniyoruz; Bu yanlıştan dönebilmek mümkündür, bu yıkımı bir an önce durdurun.

İŞGÜVENCESİ, EKİP ÇALIŞMASI, BÜTÜNCÜL SAĞLIK HİZMETİ İÇİN SAĞLIK OCAĞI,

ONURUMUZ; EMEĞİMİZ; EĞİTİMİMİZ İÇİN GENEL PRATİSYENLİK,

İYİ HEKİMLİK TOPLUM SAĞLIĞI VE MESLEKİ GELECEĞİMİZ İÇİN HEP BİRLİKTE HEP BERABER; TİCARET DEĞİL SAĞLIK HİZMETİ

   Pratisyen Hekimlik Derneği

   TTB-Pratisyen Hekimler Kolu

   TTB-Genel Pratisyenlik Enstitüsü


Bu HABERİ Paylaş!