OBAMA’NIN MONİCA’SI YOLDA MI?


  • Ağustos 25, 2010
  • 2034

ABD’de “sağlık reformu” dendiğinde, “sağlık reformu” kavramı dünyanın ABD dışında her yerinde “sağlıkta özelleştirme” anlamına geldiğinden, Türkiyeli okur, zaten tamamen özelleştirilmiş olan ABD sağlık sektöründe bu reformun ne anlama geldiğini anlamakta zorlanabilir. Zaten özel olan, daha fazla nasıl özelleştirilebilir?

Aslında burada bir ezber bozma gerçekleşiyor. ABD’de Obama tarafından önerilen sağlık reformu, dünyanın her yerinden farklı olarak, sağlıkta özelleştirmeyi değil, aksine “sağlıkta devletleştirmeyi” hedefliyor. Peki, bütün dünyada sosyalizm çökerken, ABD, sağlık reformuna muhalefet edenlerin iddia ettiği gibi sosyalist olmaya mı karar verdi?

Yukarıdaki iki paragraf, ABD’de olup bitenleri anlayabilmenin o kadar kolay olmadığını açıklamakta yeterlidir.

Bilindiği gibi ABD, kuruluşundan beri dünyada “serbest girişimciliğin” (Osmanlı liberalleri buna “teşebbüsi şahsi” derlerdi) kalesi ve piyasalar üzerine kamusal denetimin amansız düşmanı olmuştu. Popüler bir sosyal demokrat partinin dahi örgütlenemediği, sağcı liberallere dahi “kriptik komünist” denen bir ülke olan ABD, tarihsel olarak sadece ülkesinde değil, bütün dünyada solun düşmanı olmuş ve bu düşmanlığını eyleme dökmekten hiçbir zaman çekinmemişti.

ABD dünyayı ilk kez, küresel ekonomik krize karşı aldığı, doğrudan devletleştirmeleri içeren kapsamlı ekonomik paketiyle şaşkına çevirdi. Birçok yazar bu önlemleri ABD’nin sosyalizme geçişi olarak değerlendirdiler. Ancak kısa zamanda korkuların boşa olduğu, ABD yönetiminin niyetinin, meşhur “görünmeyen el” hurafesinin karizmasını çizme pahasına batan şirketleri devlet aracılığıyla halkın cebinden kurtarmak ve sonra yine özele devretmek olduğu anlaşıldı.
Ancak Obama’nın işbaşı yapması ardından gelen sağlık reformu paketi, sosyalizm öcüsünün yeniden hortlamasına neden oldu.

Komünist Obama Ne Yapmaya Çalışıyor?

ABD’de sağlık sektörünün patronu özel sigorta şirketleridir. ABD’de sağlık tarihsel olarak her zaman bireyin sorumluluğu olmuştur ve hiçbir zaman sağlık bir hak olarak görülmemiş, sağlık hizmeti her zaman ücreti ödenerek satın alınan bir hizmet olarak kabul edilmiştir. Gerçekten sağlık hizmeti satın alamayacak kadar yoksul olanlar için ise bu hizmetler hayır kurumları aracılığıyla sunulmuş ama hiçbir zaman bir hak haline getirilmemiştir.

Kar amacıyla kurulmuş olan sigorta şirketleri, kuşkusuz önce kendi karlarını düşünerek hareket edince, ABD sağlık sistemi SICKO filmine yansıyan noktalara gelmiştir. Kapitalist ideolojinin en temel argümanı olan “açgözlü kapitalistin kendi cebini doldurma çabası, son tahlilde bütün toplumun yararınadır” iddiası, ABD’de 50 milyon sağlık sigortasız insanı SİCKO filmine figüran konumuna düşürmüştür.

Açgözlü sigorta şirketlerinin kar hırsları yüzünden ABD’de sağlık hizmetleri kelimenin tam anlamıyla bir kaosa sürüklenince ilk kez Clinton yönetimi bu kanayan yaraya müdahale etmek istemiş ve meşhur Hillary planı ile sağlı reformu, yanı bütün yurttaşları kapsayacak bir kamusal sigorta düşüncesi gündeme gelmiştir. Bu maceranın sonunu biliyoruz. Sağlık sigortası şirketleri bir Oval Ofis skandalıyla Clinton’ı bertaraf ederek ve ardından bütün dünyanın gözü önünde ABD seçimlerine hile karıştırarak Bush’u iktidara taşımıştır.

Bush yönetimi ABD halkı için tam bir felaketle sonuçlanmıştır. Reel ücretlerin düşmesi, işsizlik çığ gibi büyümüş, bunlar ABD yurttaşlarının prim ödeyebilme gücünü azaltmış ve bu yüzden sağlık hizmetlerinden yoksun kalan ABD’li sayısı görülmedik rakamlara ulaşmıştır. Afganistan ve Irak hezimetleri de bunlara eklenince ABD’de bir değişim için şans doğmuş ve bu rüzgarı arkasına alan Obama, küresel ekonomik krizin ortasında işbaşına gelmiştir.

Obama’nın ajandasındaki sağlık reformu, yani ABD’de herkese sağlık güvencesi verilmesi, diğer bir deyişle sağlığın bir hak olarak kabul edilmesi, başta sigorta şirketleri olmak üzere “altta kalanın canı çıksın” ideolojisini benimsemiş kesimlerin şiddetli tepkisini çekmiştir. McCarthy dönemini anımsatan manşetleri başlığına alan Cumhuriyetçi Parti yanlısı gazeteler, Obama’yı komünist olmakla suçlamaya başlamışlardır. Muhaliflere göre eğer bugün insanlara devlet parasız sağlık hizmeti verirse, yarın insanlar parasız eğitim, parasız yiyecek, hatta Disney Land’e parasız seyahat isteyeceklerdir. Bu düpedüz komünizmdir.

Parantez veya Sigorta Şirketleri Nasıl Bu Güce Erişti?

Kuşkusuz ABD’de sigorta şirketleri her zaman güçlü ve yönetimler üzerinde etkili odaklardı, ancak ABD başkanlarını devirecek güce erişmeleri son 30 yılın olayıdır. Bilindiği gibi geleneksel olarak ABD yönetimine etkili olan güçler enerji, iletişim ve otomotiv sektörüydü. Örneğin Şili’deki askeri darbeyi ITT tezgahlamış, ABD’yi Afganistan batağına enerji sektörü sokmuştu. Ne oldu da bu sektörler arasına sigorta şirketleri girebildi?

Sorumun yanıtı küreselleşme denen, emperyalizmin 21. yüzyılda aldığı yeni işbölümü konseptiyle ilişkilidir. Bu süreçte kapitalist metropoller sanayisizleşme sürecine girmiş, sanayi bu ülkelerden perifere kaymış ve hizmet sektörünün genel ekonomi içindeki payı olağanüstü artmıştır. İşte bu sürecin sonunda hizmet sektörünün en önemli aktörlerinden biri olan sigorta şirketleri, eski ITT ve GM gibi devlerin önce yanına girmiş, daha sonra bunların yerini almaya başlamıştır. Bu anlamda artık ABD dış politikası dahil önemli kararlarda sigorta şirketlerinin öncelikleri belirleyici hale gelmiştir. Örneğin ABD’nin destekleyeceği yeni bir gerici-faşist darbe ardında artık ITT yerine sigorta şirketleri aramak daha doğru olacaktır.

Monika Yolda Mı?   

Kuşkusuz ABD’li skandal tezgahçılarının hayal güçlerinin daha geniş olduğu, bu kez sağlık reformunu bertaraf etmek için Monika yerine başka bir senaryoyu sahneye koyabilecekleri düşünülebilir. Ancak Holywood sineması bize bunun pek de doğru olmadığını, ABD’lilerin kolay kolay ellerindeki “hazır” senaryolardan vazgeçmediklerini gösteriyor. Her yıl aynı konuda, hatta aynı repliklerle yüzlerce farklı film başka türlü nasıl çevrilebilir?

Buna karşılık Obama cephesi de geri adım sinyalleri veriyor. Sağlık Bakanı Selebius’un kamusal bir sağlık sigortası yerine “kar amacı gütmeyen” bir sigortacılıktan bahsetmeye başlaması Obama cephesi için bir geri adım sayılabilir. Fakat bu gözünü kan bürümüş sigorta şirketlerini tatmin etmeye yeter mi? Kesinlikle hayır!

Büyük bir olasılıkla Monica yola çıkmıştır. Sigorta şirketleri, daha 3,5 yıl iktidarda kalacak olan Obama’ya tahammül edemez. Monica’yı durdurabilecek tek güç, yıllardır üzerlerine ölü toprağı serili olan ve sarı sendikaların pençesinde inleyen ABD işçi sınıfıdır. Monica’yı ancak bu güç durdurabilir ve ABD’yi insan haklarına ve evrensel değerlere saygılı bir ülke haline getirebilir.

Kuşkusuz bunun için Obama’nın da yüzünü işçi sınıfına dönmesi gerekiyor.


Bu HABERİ Paylaş!