17 AĞUSTOS DEPREMİNİN 10. YILINDA İSTANBUL’DAKİ SAĞLIK KURULUŞLARININ DURUMU


  • Ağustos 25, 2010
  • 2218

17 Ağustos tarihi artık ülkemiz için farklı anlamlar taşıyan bir şekilde hatırlanıyor. Bu hatırlama depremle özdeş. Oysa her şey 1999 depreminde başlamış gibi görünse de depremler ülkesinde yaşıyoruz. Hemen her kuşak, ülkenin bir çok yerinde depremle yüzyüze geliyor hayatının bir döneminde.

On yıl geçti 17 Ağustos 1999’dan bu güne. Bu süre içinde neler yaptık, neler yapıyoruz, ders aldık mı, bundan sonrası için neleri düzeltmek istediğimizi biliyor muyuz, bunu istiyor muyuz? Soruları çoğaltmak mümkün. Onuncu yılda içimizi acıtan kayıplarımızı unutmadan, onları saygıyla anarak, yıldönümlerinin sadece acıların hatırlandığı zamanlar olarak kalmamasını sağlayıp, yeni acıların önlenmesi için yapılması gerekenlerin gözden geçirildiği olanaklara dönüştürmeye çalışarak sorulara yanıt aramalıyız.

Bugün başta Marmara olmak üzere ülkemizin farklı bölgelerinde yeni depremler beklenmektedir. Depreme ve diğer afet/olağandışı durumlara hazırlık ve korunma en temel hareket noktasıdır. Ancak hazırlıklı bir toplum karşı karşıya kaldığı felaketlerle baş edebilir. Yaşanan deneyimler hazırlıklı olmanın yol göstericiliğini yapmalıdır.

Bu kapsamda; yıllardır kendi mesleki alanları ve sosyal işlevleri doğrultusunda afet/olağandışı durumlarla ilgili deneyim ve birikimlerini paylaşan çeşitli afetlerdeki alan inceleme ve katkılarıyla deneyimlerini zenginleştiren İstanbul Tabip Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi beklenen Marmara depremi çerçevesinde İstanbul’daki sağlık kuruluşlarının yapısal güvenliğine ilişkin ortak bir çalışma başlatmışlardır. Bu amaçla 21 Mayıs ve 14 Temmuz tarihlerinde yapılan toplantılarla çalışmanın çerçevesi oluşturulmaya başlanmıştır.

Konuya ilişkin bazı bilgileri kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz:

1. Yapısal güvenlik açısından bakıldığında hastaneler, okullar, köprü ve viyadükler en öncelikli kamusal yapılardır. Özellikle sağlık kuruluşlarının acil evredeki işlevlerini yerine getirebilmeleri için yapısal güvenliklerinin “hayati” olmasına karşın bu alanda yürütülen çalışmaların yetersizliği açıktır. Hastanelerin olağan dışı durumlarda zarar görmesinin sosyal dengesizlik ve güvenlik kaybı yaratabileceği unutulmamalıdır. Sağlık kuruluşlarında hastaların ve sağlık personelinin, okullarda da çocukların kaybedilmesi toplumun özellikle duyarlı olduğu duygusal bir noktadır.  Hastanelerden yalnızca iyi tıbbi bakım sunması değil, aynı zamanda özellikle hassas ve bakıma muhtaç hastalarının güvenliğini sağlaması beklenir. Hastaneler 24 saat ve haftanın yedi günü çalışır ve bu nedenle gerektiğinde çabuk boşaltılmaları olanaklı değildir. Gerek okullar gerekse de sağlık kuruluşlarının depreme yapısal olarak dayanıklı olup olmadıkları, dayanıklı olmayanların güçlendirilmeleri ve bu güçlendirme çalışmaları için ayrılan kaynakların yeterli olup olmadığı üzerinde önem ve hassasiyetle durulması gereken konulardır.

2. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre İstanbul’da,  53’ü Sağlık Bakanlığı’na ait olmak üzere 201 kamu ve 132 özel hastane, 400 civarında sağlık ocağı bulunmaktadır. Üniversite ve diğer kurumların yaptığı araştırmalardan elde edilen veriler ve bu konuda yapılan çeşitli açıklamalar, İstanbul’da bulanan yüzlerce hastane ve diğer sağlık kuruluşu binasından çok azının depreme dayanıklı olduğuna ve bu binalara yönelik olarak 1999 depreminden sonra yeterli güçlendirme çalışması yürütülmediğine işaret etmektedir. Yapılan açıklamalar ve TBMM’deki soru önergelerine verilen yanıtlara göre;
• Ülke çapında 2005 yılında yapılan bir envanter çalışmasına göre 80 bin kamu binasından 4 bininin depreme dayanıklılık analizi yapılmıştır. Bunların büyük bölümünün deprem yönetmeliğinin öngördüğü performans düzeyine ulaşamadığı belirtilmektedir.
• 2002-2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kurumlarının 265’inde deprem dayanıklılık analizi yapıldığı ve 30 hastanenin güçlendirildiği bu süre zarfında güçlendirilen hastaneler arasında İstanbul’daki hastanelerin bulunmadığı görülmektedir.

• Konuyla ilgili kurulan İl Özel İdaresi’ne bağlı olarak kurulan proje birimi verilerine göre bu proje kapsamında üç hastanede güçlendirme çalışması yapıldığı bir kısmının da başlanmak üzere olduğu bilinmektedir.

3. Hastane binalarında sonradan yapılan değişiklikler ya da sağlık kuruluşu binası olarak projelendirilmemiş yapıların sağlık kuruluşuna dönüşümü sorunun boyutunu büyütmektedir.

4. Hazırlıklı olma/korunmanın öncelikli olamadığı düşünüldüğünde deprem sonrası sağlık kuruluşlarının ayakta kalmasının “hayati” olduğu açıktır. Ancak mevcut durumda başta hastaneler olmak üzere sağlık kuruluşlarının depremdeki akıbetleri açıktır: Büyük kısmı yapısal olarak tehlike altındadır. İlgili kurumların geçtiğimiz 10 yıl içinde bütçelerinin ne kadarını sağlık kuruluşlarının güçlendirilmesine ayırdıkları, bu konuda nasıl bir planlama yapıldığı bilinmemektedir.

5. Diğer yandan, kamu hastanelerinin yerleşimi ile ilgili hatalı eğilimlerin de  ortaya çıktığı izlenmektedir. Kamuya ait bazı hastanelerin bulundukları yerden başka alanlara ve çoğunlukla şehrin çeperine taşınmak istenmesi deprem sonrası bu alanlara nasıl ulaşılacağı sorusunu akla getirmektedir.

6. Deprem, konuyu ele alış yaklaşımına göre herkesin “işine geldiği gibi” kullanabildiği bir gerekçeye dönüşmektedir. Kimi zaman rant eğilimli uygulamalara gerekçe olmakta, kimi zaman da kentsel dönüşüm için gerekçe olarak kullanılmaktadır. Bu açıdan konu kentsel dönüşüm tartışmalarından bağımsız ele alınmamalıdır.

7. İstanbul’un sağlıkta özelleştirme politikaları uygulamalarının en yoğun yaşandığı şehir olduğu düşünüldüğünde, özel sağlık kuruluşlarının yapısal güvenliklerinin de önemli olduğu görülmektedir. Bu açıdan gerek ayaktan tedavi hizmetleri veren özel sağlık kuruluşlarının, gerekse de özel hastanelerin yapısal güvenliği mevcut bina projelerinin uygun olup olmadığı gözden geçirilmelidir.

Bu çerçevede, toplantıda İstanbul Tabip Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, belirtilen başlıklar kapsamında ortak çalışmalar yürütülmesinde ve konuyu gündemde tutarak ortak sorumluluk alınmasında görüş birliğine varmıştır.


İSTANBUL TABİP ODASI – İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ


Bu HABERİ Paylaş!