SAĞLIK HAKKI, MESLEKİ ÖZERKLİK, GÜVENCELİ İŞ VE GELİR İÇİN BİR KEZ DAHA GÖREV E HAZIRLANIYORUZ.


  • Ağustos 24, 2010
  • 2347

HASTALIKLARIMIZDAN TİCARET YAPILMASINI DEĞİL SAĞLIĞIMIZA YATIRIM YAPILMASINI İSTİYORUZ.

Sağlık ortamında son günlerde/son aylarda tıp fakültesi öğretim üyeleri için rotasyon, tıp fakültelerinde kontenjan artışı, yeni tıp fakültesi açılması, “Tam Gün” Yasa Tasarısı, Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı başta olmak üzere bir dizi değişiklik gündemdedir. Hekimler ve sağlık çalışanları geleceğe dair ciddi endişe ve güvensizlik yaşamaktadırlar. AKP hükümeti Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın önemli iki yasasından biri olan “Tam Gün” ve “Zorunlu Mesleki Sigorta” düzenlemesini Meclis gündemine taşıyarak sağlık hizmetlerini piyasalaştırma programını her koşulda uygulama kararlılığı içerisinde olduğunu göstermiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı birçok kez TTB’nin değerlendirmelerine ve yıllarca devam eden mücadelesine konu olmuştur. Hükümetin her fırsatta yaratmaya çalıştığı kafa karışıklığına ve kavram kargaşasına rağmen SDP’nın bugün artık sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, piyasalaştırılması programı olduğu, IMF ve Dünya Bankası raporlarına da konu olduğu gibi Hükümet tarafından da “mahcup” bir şekilde kabul edilmektedir. Küresel krizin de katkısı ile piyasacı sağlık hizmetlerinin pek çok olumsuz sonucu giderek artan bir ivme ile yaşanmaktadır.

Sağlıkta Dönüşüm Programı daha fazla kar için sağlığın piyasa koşullarında bir hak olmaktan çıkarılması, güvenceli çalışma düzenine son verilerek emeğin ucuzlatılması ve sağlık kurum ve kuruluşlarının işletme haline getirilmesidir.

İlk olarak söylenmesi gereken şudur:
TTB mevcut durumu savunmamaktadır: Mevcut sağlık ortamımız 1980’lerden başlayarak iyileştirme yerine çok bilinçli bir şekilde kötüleştirilmiş, kamu sağlık kurumları çökertilmiş ve sağlık çalışanlarının çalışma ortamları bozulmuştur.

Bugün tıp fakültelerinde yaşanan sorunlar başta olmak üzere, sağlık alanında yaşanan olumsuzluklar AKP’nin (de) sorumlu olduğu neoliberal politikaların sonucudur: TTB bu tablonun düzeltilmesi gerektiğini ve çözüm önerilerini ısrarla söylemektedir.

Olabildiğince kısa ve net cevaplarla “en çok merak edilen” konulardan başlayarak görüşlerimizi bir kez daha açıklıyoruz. .

1- TTB “Tam Gün Yasa Tasarısı”na karşı mıdır, desteklemekte midir?
 • TTB’ye göre (her ne kadar adında yer alsa bile), ortada bir Tam Gün Yasa Tasarısı yoktur.
 • Mevcut tasarıyı böyle adlandırmak konuyu tümüyle çarpıtmaktır.
 • TTB bu tasarıyı reddetmektedir.

2- Bu yasa tasarısı “Tam Gün” tasarısı değil ise nedir?
Bu yasanın doğru adı piyasalaştırılan sağlık ortamında “Hekim İşgücü Piyasası Düzenleme Yasası” olmalıdır.

3- Bu tasarı ile nasıl bir hekim işgücü piyasası düzenlenmektedir?
İşgücü piyasası, “piyasa” koşullarında çalışanları tek başına ve güçsüzleştirerek daha düşük ücretle istihdam etmek için oluşturulan ortamdır. Piyasanın gözünde hekimler ve sağlık çalışanları sağlık işletmeleri için Nitelikli/niteliksiz ucuz iş gücüdür, maliyet unsurudur.

4- Tasarı yasalaşırsa ne gibi sonuçları olur?
Özlük hakları kaybı, niteliksiz hizmet, eğitim için daha da azalan zaman, hekim niteliğinin düşmesi, sağlık hakkının tamamen gözden çıkarılması ve çalışanların sağlığının bozulması gibi sonuçlar gündeme gelecektir.

5-   Tasarı hekimlerin çalışma koşullarını nasıl etkileyecektir?
 • İnsanca yaşanacak bir özlük hakkı düzenlemesi içermemektedir.
 • Daha uzun süre ve daha yüksek tempoyla çalışma ile çalışanların sağlığını bozacaktır.  Çalışma süresinin asgarisi belli günlük 8 saat, üst sınırı yoktur.
Aylık 160 saatlik normal çalışma süresinin üzerine, 130 saat nöbet, 120 saat icap nöbeti tutturup parasını ödeyeceğini, söylemektedir!  Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri herhangi bir meslek mensubunun fazla çalışmasının yılda 270 saati aşamayacağını söylüyor. Tasarı bir yıllık toplam fazla çalışma süresini sadece 1 ayda yaptırmayı öngörebiliyor.
 • Parça başı hizmet/ödeme anlayışı ile çalışma barışı daha da bozulacak, Rekabet ve yabancılaşma yaygınlaşacaktır.
 • Tıp fakültelerinde öğretim üyelerinin özlük hakları büyük ölçüde sağlık hizmeti sunumuna bağlanmaktadır.
 • Bu durum tıp eğitiminin bütün aşamalarını olumsuz etkileyecektir.
 • Bu tasarı ile bilimsel/tıbbi araştırmalar yok sayılmaktadır.
 • Hekimlerin kamuda düşük ücretle istihdamı demek (ki bugün böyledir ve daha da düşürülmek istenmektedir) kamu/özel bütün hekimlerin, sağlık alanındaki bütün çalışanların ücretinin düşürülmesi demektir.

6- Tasarı vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımını nasıl etkileyecektir?
 • Tasarının halka verilen sağlık hizmetini iyileştiren, toplumun sağlık durumunu bütüncül olarak gözeten herhangi bir yanı yoktur.
 • Sağlık hizmetlerine ücretsiz ulaşması iddiası popülist bir söylemden ibarettir.  Tasarı prim ödeyebilenlerin bile her sağlık hizmetini alamamasına, katkı-katılım payları, fark ücretleri, geri ödeme kapsamı dışı hizmetler, eşdeğer ilaç ve malzeme ödemesi, otelcilik ve istisnai sağlık hizmetleri gibi birçok tanımlama ile cepten ödemeleri kural haline getirmektedir. Bir taraftan hizmete ulaşımı güçleştirmekte, eşitsizlikleri artırmakta, diğer taraftan harcamaları artırmaktadır.
Uygulama ile sağlığı korumak geliştirmek yerine hastalıklardan para kazandırılması teşvik edilmektedir.
 • Hastaların sağlığı tehlikeye atılmaktadır. Hekimin çalışma koşullarını nitelikli hizmet sunumu açısından (saat, nöbet, olanaklar vs) düzenlemeyen girişimler, uzun süre çalışmayı ve niteliksiz hizmeti doğurur. Tasarı bu durumu teşvik etmektedir. Bu durum hasta haklarını/sağlık hakkını doğrudan tehdit eder.
 • Bu koşullarda çalışan bir hekimin güvenli, nitelikli sağlık hizmetini verebileceğini söylemek günde 20 saat araç kullanan bir sürücünün kaza yapmayacağını iddia etmektir. Artık hekimler çok daha uzun süre çalışacak ve daha çok hata yapma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

7- Tasarıda neden zorunlu sigorta yer almaktadır?

 • Yukarıda söylenen gerekçeler göz önüne alındığında amaç sigorta piyasasını canlandırmaktır. Çünkü ne hata oluşmasını önlemek için gerekli önlemler alınmakta, ne de komplikasyon dahil bir nedenle zarar gören hastaların zararlarını hemen tazmin etmek için çözüm getirilmektedir.
 • Bir yandan da daha fazla hata yapacak hekim yetiştirmek için durmadan altyapısız tıp fakülteleri açılmakta, kontenjanlar artırılmaktadır.

8- Tasarı sağlık hizmetlerinin seyrini uzun vadede nasıl etkiler?
Tasarı tedavi edici hizmetleri önceleyen bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Hekimlere verilecek döner sermaye tedavi edici hizmetlere odaklanmıştır. İlaç ve tıbbi malzeme dolayısıyla çok uluslu tekellere aktarılan kaynak artacaktır.

9- TBMM gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri’nin (KHB) “Tam Gün” tasarısı ile ilişkisi nedir?
KHB mevcut hastaneleri işletmeye dönüştürmekte, bütçe katkısı olmaksızın SUT fiyatları ile hizmet sunmalarını öngörmektedir.
Çalışanların sözleşmeli, güvencesiz ve düşük ücretle uzun süre çalıştırılması istenmektedir. İşte KHB Yasası’nın yaşama geçebilmesi ve bu koşullarda çalışabilecek hekimler bulabilmesi “Tam Gün” tasarısı ile mümkün olabilecektir. TTB, sağlık bakanı tarafından sağlıkta dönüşüm programının son iki önemli yasaları olarak gündeme getirilen Kamu Hastane Birlikleri ve Tam Gün Yasalarına karşıdır.

10- TTB ve tabip odaları Tam Gün Tasarısı ile ilgili olarak bugüne kadar neler yaptı?
TTB ve İstanbul Tabip Odası tasarının 2008 Mart’ında gündem gelmesinden itibaren bütün uzmanlık dernekleri, üniversiteler, sendika ve meslek örgütleri ile süreci paylaşarak bir taraftan hekim kamuoyu diğer taraftan genel kamuoyuna yönelik bir çalışmanın içinde olmuştur.
 • Haziran 2008’de TTB’nin tasarıya kurumsal karşı çıkışının yanı sıra, hekimler nezdinde pek çok ilde referandum düzenlenmiş ve sonuçları kamuoyuyla paylaşılmıştır. 
 • Süreç boyunca hastanelerde, tıp fakültelerinde ve tabip odalarında onlarca panel ve toplantı düzenlenmiş, konuyla ilgili bilgilendirici broşür ve afişler üretilmiştir.
 • TTB hekim özlük haklarını öncelemesi nedeniyle Ekim 2008-Mart 2009 arasında “Çalışma koşulları ve ücretlerimiz, nöbetlerimiz” başlığında bir faaliyet yürütmüş, somut taleplerini yetkililer ve kamuoyu ile paylaşmıştır. 
 • Hekimlerden toplanan binlerce imza temsilcilerin katıldığı bir yürüyüşle Başbakanlığa verilmiştir.
 • 27 Mart 2009 tarihinde “Tıp Eğitiminde Kriz” toplantısı yapılarak öğretim üyeleri ile birlikte “Tam Gün” tasarıları başta olmak üzere değerlendirme yapılmıştır. 
 • 2009 Mart ayı itibariyle yerel seçim sonrası yeni bir tasarının başbakanlıkta görüşülmesi bilgileri üzerine 8 Nisan 2009’da Sağlık Bakanlığı’nca gönderilen tasarı, 11 Nisan 2009 TTB Başkanlar Toplantısı’nda tartışılmış ve yapılacaklar kararlaştırılmıştır.
 • 13 Nisan 2009 tarihinde YÖK Başkanı ile görüşülmüş, 27 Mart 2009 toplantısı ışığında “Tam Gün” tasarısı dahil olmak üzere görüşlerimiz aktarılmıştır..
 • 5 Mayıs 2009’da TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl ile görüşülmüş, her ne kadar yasa tasarısı meclis gündeminde olmasa da hekim sayısı, tıp eğitimi başta olmak üzere görüşlerimizi komisyon üyelerine aktarmak için randevu talebimiz iletilmiştir.
 • 14 Mayıs 2009’da Sağlık Bakanı ile görüşülerek tasarıyı uygun bulmadığımız belirtilmiş, taleplerimiz aktarılmıştır.  
• 12 Haziran 2009 tarihinde Ankara’da ağırlıklı olarak tıp fakültesi öğretim üyelerinin katıldığı bir panel forum düzenlenerek görüşler oluşturulmuş ve aynı gün kamuoyu ile bir basın toplantısı ile paylaşılmıştır.
Tasarının meclis gündemine taşınmasından sonra mücadelenin yaygınlaştırılarak devam ettirilmesine ilişkin karar ve kararlılık sonucu 24 Haziran 2009 da her ilde bir hastanede kitlesel basın açıklamaları yapılması kararı alınmıştır. •
Ancak geçtiğimiz Perşembe günü TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirilmiş ve itirazlar sonucu tasarı bir alt komisyona gönderilmiştir.

İstanbul Tabip Odası olarak 24 Haziran Çarşamba günü saat 12.30’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bahçesinde bir araya geleceğiz ve Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi’ne kadar yürüyerek yasa tasarısı ile ilgili görüşümüzü bir kez daha kamuoyuyla paylaşarak taleplerimizi dile getireceğiz.
 • 24 Haziran sürecinde-sonrasında tabip odalarınca yapılan toplantı, broşür vb. çalışmaların yanı sıra milletvekilleri ile tasarıya ilişkin değerlendirmeler paylaşılacaktır.
 • Tasarının geri çekilmemesi durumunda 26-27 Haziran 2009 tarihinde gerçekleşecek olan 58. TTB Genel Kurulu’nda süreç değerlendirilerek, programlanacaktır.

Bir kez daha ifade ediyoruz ki  sağlığımızın metalaştırılarak pazarlanmasına, emeğimizin ucuz ve niteliksiz iş gücü haline getirilmesine yani sağlığın piyasalaştırılmasına sessiz kalmayacağız.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ 
İSTANBUL TABİP ODASI


Bu HABERİ Paylaş!