Dolmabahçe İftiraları Bir Kez Daha Yalanlandı


  • Haziran 12, 2015
  • 1995



Gezi olayları sürecinde, 1 Haziran 2013 günü yaşanan polis saldırısı sırasında Dolmabahçe Bezm-i Alem Camisi'ne sığınan vatandaşların ve acil durumdaki yaralılara yardım eden 2 meslektaşımızın da aralarında bulunduğu 255 sanıklı davanın 47. Duruşması 12 Haziran 2015, Cuma günü Çağlayan Adliyesi’nde görüldü.

Bugünkü duruşmada Dolmabahçe Bezm-i Alem Camisi eski imamı Halil Necipoğlu da tanık olarak dinlendi. İfadesinde "Cami içerisinde alkol kullanan herhangi birisi görmedim” diyen Halil Necipoğlu, iktidarın “camide içki içtiler, kutsalımıza saygısızlık ettiler” yönündeki iftira ve kışkırtıcı açıklamalarını bir kez daha yalanlamış oldu.

Duruşmada meslektaşlarımıza destek vermek üzere Oda Başkanımız Prof. Dr. Selçuk Erez, Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. İncilay Erdoğan, Dr. Ümit Şen ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen de hazır bulundular. Gerek duruşma öncesi yapılan yazılı açıklamada gerekse duruşma sırasında yargılamanın kendisinin bir tür cezalandırmaya dönüştüğü ve davanın bir an önce beraatle sonuçlandırılması, aksi halde ifade verenlerin dosyalarının tefrik edilmesi talebimiz yinelendi.

Ancak mahkeme hiçbir gerekçe belirtmeksizin ve dile getirilen talepleri karara bağlamaksızın duruşmayı 23 Ekim 2015’e erteledi.

Duruşma öncesi Odamızca yapılan basın açıklamasında; “Gezi Parkı eylemlerinde, anayasa ve evrensel sözleşmeler tarafından korunan toplanma ve gösteri hakkını kullanan yurttaşlarımıza uygulananlar bütün Dünyanın da kabul ettiği gibi haksızdır, orantısızdır ve vahşet boyutundadır. Öyle ki, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bile, hükümeti şiddeti durdurmaya çağırmıştır. Ama hiç oralı olunmamış, tencere-tava çalmak bile suç sayılmış; doktorlar, avukatlar, gazeteciler, hatta ‘duran adam’lar gözaltına alınmış, kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Şiddet giderek büyütülmüştür. Sağlık Bakanlığı yaralılara müdahalede gönülsüz ve tabii etkisiz kalmıştır. Hatırlayalım, Sağlık Bakanlığı o günlerde hastanelere yaralı eylemcilerin kaydedileceği özel formlar göndermişti. Fişleneceği kaygısıyla yaralılar hastanelere başvurmaktan kaçınmışlardı. Yaralılara ‘hastaneye gelme’ diyenler, bugün yaralananlara ilk yardımı dışarıda veren hekimleri yargılamaya kalkıyor! Üstelik yaralılara sağlık hizmeti sunulan camiyi de kirletmekle suçluyor! Oysa 8163 kişinin yaralandığı, yaklaşık 7700 kişi gazdan etkilendiği günlerde, Dolmabahçe Bezmi-Alem Valide Sultan Camii’ni kirletenler, yaralılardan akan kanı durmaya çalışanlar değil, o kanın akmasına neden olanlardır. Acil sağlık hizmeti verilen noktaları basıp yaralıları dövmenin cezasız kaldığı bu ülkede, o noktalarda kendi güvenliğini hiçe sayıp can kurtarmaya çalışmak suç ise, kabul, bu ‘suç’ işlenmiştir. Ancak bu ‘suç’ ve bu dava, hekimliğin ve yargılanan hekimlerin onur plaketidir.  Bu dava ile sadece ‘iyi hekimlik’ değerleri değil, halkın sağlık hakkı da yargılanmaktadır! Ama halkın sağlık hakkını umursamayan hekimlik zaten ‘iyi hekimlik’ değildir” denildi.

Basın metni için tıklayınız


Bu HABERİ Paylaş!