Avrupa hekim örgütleri, FEMS, AEMH ve EJD Delegeleri Viyana’da Ortak Genel Kurulda Buluştular


  • Mayıs 25, 2015
  • 1612

Hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, gelişen ekonomik krizde özlük ve demokratik  haklarının korunması Avrupa Birliği’ndeki hekim örgütlerinin temel mücadele alanı olmaya deyam ediyor. Avrupalı hekimler, politikacılarının uygulamaya koyduğu vahşi kapitalizm kurallarına karşı birlikte mücadeleye devam etme koşullarını güçlendiriyorlar.

FEMS (Avrupa Ücretli Hekimler Federasyonu) AEMH ( Avrupa Hastane Hekimleri Birliği) ve EJD(Avrupalı Genç Hekimler) delegeleri 7-9 Mayıs 2015 tarihlerinde Viyana’da ortak genel kurulda buluştular. Genel Kurul, Avusturya Tabip Odası ve Ulusal Ücretli Hekimler Birliği Başkanı Harald Mayer’in ev sahipliğinde ve Çalışma ve Sosyal Yardımlaşma Bakanı Rudolf Hundstorfer’ın katılımı ile yapıldı. Bu toplantıda ülkemizden ilk defa TTB tarafından görevli genç EJD delegelerimizi görmek de ayrı umut kaynağımız olmuştur.

Avrupa’da hekimlerin çalışma koşullarının özellikle çalışma  saatlerinin düzenlenmesi konusunda Avrupa Birliği parlementosunun kararları tartışıldı. Özellikle nöbetlerin aktif çalışma zamanı olduğu, sağlık hizmetlerinin uzadığı, fazla mesai olarak ve  hafta sonları çalışma saatlerinin de ücretsel ve sosyal olarak kompanse edilmesi gerektiği konularında ortak kararlar alındı.

Ayrıca elektronik ortamda hasta bilgilerinin güvenliğinin sağlanması ve denetlenmesi de gündemin önemli maddelerindendi. Bu konuya paralel olarak İstanbul Tabip Odası adına söz alan FEMS delegesi  Dr. Arda Saygılı, sağlık hizmeti gibi güven ve güvenlik değerlerinin temel olduğu mesleğimizde hastaların doğal hakkı olarak kişisel verilerinin korunması ve hasta veri güvenliğinin sağlanmasının  zorunlu olduğunu dile getirmiştir. Türkiye’de bireylerin tüm sağlık bilgilerinin kendileri bilgilendirilmeksizin/onamları alınmaksızın toplanmakta, depolanmakta ve yaygınlaştırılmakta olduğu, özel ve resmi tüm sağlık kuruluşlarında tedavi gören hastaların bilgilerini toplama dışında şimdi de serbest hekimlerden hastalarının tüm bilgilerinin her gün sonunda bilgisayar ortamında istendiği ve kanun hükmünde kararname ile bu durumun yasallaştırılmaya çalışıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca Türk Tabipleri Birliği’nce Anayasa Mahkemesi’nde Sağlık Bakanlığı’na bu yasal yetkiyi veren 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “47. Maddesi” nin iptalinin istendindiği aktarılmıştır.

Avrupa kıtasında tüm sağlık emekçilerinin, hekimlerin geleceğinin birbirine bağlı olduğu gerçeği, “ortak örgütlenmede birlikte mücadele” ile somutlaşmaktadır .

Bu amaçla Avrupa sağlık örgütleri, konfederasyonlar, sağlık işgücünün ortak hareketi adı altında yeni bir çatı örgütlenme modeli konusunda çalışma başlatmışlardır.

İstanbul Tabip Odası

Istanbul Tabip Odası FEMS Delegesi Dr. Arda Saygılı’nın raporu için tıklayınız.

 

Raporun Türkçesi aşağıdadır.

KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİNİN KORUNMASI ŞARTTIR

Sağlık hizmetinin tüm aşamalarında kişinin sağlık ve tedavi verilerinin-bilgilerinin kayıt altına alınması birçok açıdan gereklilik içerir. Geçmiş dönemlerde uygulanan kayıt sistemlerinin yerini artık elektronik kayıt sistemi almış bulunmaktadır. Kişisel sağlık verilerinin elektronik teknik gelişmelere bağlı kayıt altına alınması kişisel ve toplum sağlığı açısından önemli yararlar sağlarken ne yazık ki beraberinde yadsınamaz sorunları da ortaya çıkarmıştır.

Türkiye’de bireylerin tüm sağlık bilgileri kendileri bilgilendirilmeksizin, onamları alınmaksızın toplanmakta, depolanmakta ve yaygınlaştırılmaktadır. Kişisel sağlık verilerinin, Sağlıkta Dönüşüm Projesi anlayışının sonucu sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine bağlı olarak Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve özel sağlık sigortaları aracılığıyla toplanması ve metalaştırılarak ulusal ve uluslararası paylaşımı sağlanmaktadır.

SGK’nın kuruluşuyla birlikte daha çok muhasebe amaçlı oluşturulmuş MEDULA adlı elektronik kayıt sistemiyle sınırlı olarak toplanan kişisel sağlık verileri artık daha kapsamlı toplanmakta ve yaygınlaştırılmaktadır.Ayrıca Sağlık Bakanlığı, Sağlık Net 2 Veri Gönderimi adını verdiği bir sistem çerçevesinde gönderdiği genelgelerle özel ve resmi tüm sağlık kuruluşlarında tedavi gören hastaların bilgilerini toplama dışında şimdi de serbest hekimlerden hastalarının tüm bilgilerini her gün sonunda bilgisayar ortamında istemektedir. Hükümet daha da ileri aşama olarak da kanun hükmünde kararname ile bu durumu yasallaştırmağa çalışmaktadır.

Hukuken anayasal ve evrensel haklara set çeken, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 16. Maddede hekimleri “gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek ve  47. maddesi ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına “bütün kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarından; sağlık hizmeti alanların, aldıkları sağlık hizmetinin gereği olarak ilgili sağlık kurum ve kuruluşuna vermek zorunda oldukları kişisel bilgileri ve bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri her türlü vasıtayla toplama, işleme ve paylaşma yetkisi verilmiştir.

Kamu ve özel bütün sağlık kuruluşlarınca Sağlık Bakanlığına ileteceği ve Bakanlığın da otomatik işleme tabi tutup paylaşabileceği sağlık verileri, bildirimi zorunlu hastalıklara ilişkin bilgilerle sınırlı değildir. İstenen bilgiler içinde bütün kimlik, adres, iletişim bilgileri, hamilelik testleri, sağlık geçmişi, özürlülük durumu,medeni hal, alkol-madde-sigara kullanımı, iş, meslek, öğrenim durumu, gelir durumu, hastalık şikayetleri, hastanın öyküsü, bütün tetkik sonuçları, tetkik istenen kurumlar, 15-49 Yaş arası kadınların, doğum, düşük türü ve sayıları, kadın sağlığı işlemleri, kullanılan aile planlaması yöntemi, gebelik tespiti sonuçları, son adet tarihi, babanın kan grubu, gebe olduğu tespit edilmiş olsun ya da olmasın, doğum ya da düşükle sonuçlanan tüm gebelikler, ağız ve diş sağlığı ile ilgili tüm koruyucu hekimlik, teşhis ve tedavi işlemleri ve daha pek çok bilgi yer almaktadır.

Türkiyede Anayasa’nın 20. Maddesiyle özel yaşamın gizliliği koruma altına alınmıştır. Özel bilgiler kişinin rızası veya yargıç kararı olmaksızın kullanılamaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına göre “kişisel bilgi olarak tıbbi bilgi ve verilerin tıbbi işlemler dışında başka kurum ya da kişilerce toplanması ve kullanılması özel yaşam gizliliğinin ve kişilik haklarının açıkça ihlalidir.”

Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 8.maddesinde “Herkes kendisini İlgilendiren kişisel verilerin korunması hakkına sahiptir.” kuralına yer verilirken Dünya Tabipleri Birliği tarafından 1981 yılında yayımlanan Lizbon Hasta Hakları Bildirgesi’nde ise “Hasta hekimden, tüm tıbbi ve özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliğine saygı duyulmasını bekleme hakkına sahiptir” İlkesine yer verilmiştir.

Hukuk devletinde, dayanağını Anayasa ve yasadan almayan hiçbir yetki kullanılamaz ve özellikle kişi hak ve hürriyetlerine kısıtlama hiç getirilemez. Sağlıkla ilgili kişisel verilerin toplanmasının Anayasa ve “yasa” olarak dayanağı olmadığından, uygulama sadece kanun hükmünde kararname ile yürütülmeye çalışıldığından, “kişisel veriler” kavramı özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı kapsamına girmesi sebebiyle kanun hükmünde kararnameye konu edilemeyeceğinden, bireylerin sağlık bilgilerinin kayıt altına alınmasına yönelik veri toplama ve paylaşmaya ilişkin Yönetmelik Taslağı hükümleri hukuka aykırıdır. Bu nedenle; Anayasa mahkemesi Sağlık Bakanlığı’na “hastaları fişleme” yetkisi veren 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi “47. Maddesi” derhal iptal etmelidir

Bunun dışında kişisel verilerin korunması kadar, verilerin güvenliğinin sağlanabilmesi de önemlidir. SGK’nun bütçe açıklarını kapatmak amacıyla sağlık verilerini sattığı iddiasının ulusal basında yer alması, siber saldırı sonucu bir özel sağlık sigorta şirketlerindeki 80 milyon kişinin belgelerin çalınması, konunun çok boyutlu önemini  artırmış, kaygılarımızı artırmıştır.

İlaç firmaları, sigorta şirketleri, organ mafyaları için bu bilgiler hazine değerindedir ve bugünkü teknolojiler ile hackerliğin geldiği bu noktada mutlak bilgi güvenliğine inanmak ve daha önemlisi hastayı verdiği bilgilerin/sırların emin ellerde olduğuna inandırmak çok zordur. Bu bilgilerin 3.şahısların eline geçmesi halinde hastalar ve doktorlar mağdur ve hatta tehdit edilebilirler.

Sağlık hizmeti gibi güven ve güvenlik değerlerinin temel olduğu mesleğimizde hastaların doğal hakkı olarak kişisel verilerinin korunması ve hasta veri güvenliğinin sağlanması zorunludur.


Bu HABERİ Paylaş!