Şef-şef yrd. sözlü sınav mağduriyetleri


  • Ağustos 25, 2010
  • 2755

TARAFLI BİR JÜRİ İLE ADİL VE OBJEKTİF OLMAYAN ŞEKİLDE
ŞEF VE ŞEF YARDIMCILIĞI SINAVINA TABİ TUTULAN
BÜTÜN HEKİMLERE DUYURU
İHLALLERİ YARGIYA TAŞIMAK İSTEYEN ÜYELERİMİZİN
HUKUK BÜROMUZA BAŞVURMASI YETERLİDİR.

Bilindiği gibi klinik şef ve şef yardımcılarının nasıl atanacağı uzun yıllardır yargıyı meşgul etmektedir. Hukuka uygun en son sınav 1998 yılında yapılmıştır. Aradan geçen zaman içinde ise sınavlı atama esasının yerini, sınavsız ve doğrudan atama almıştır.

1999 yılından bu yana, hekimler arasında objektif bilimsel ölçütler üzerinden adil bir değerlendirme yapılarak atama yapılmamış, bu nedenle söz konusu düzenlemeler yargıya taşınmış ve hemen hepsi iptal edilmiştir. Danıştay 5. Dairesi’nin istikrarla verdiği iptal kararları sonrasında ise Danıştay denetimini aşacak bir “çözüm” bulunmuş ve Yönetmelik yerine Kanun ile düzenleme yapılmıştır.

Önce 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 1. maddesinde 5413 Sayılı Yasa ile değişikliğe gidilmiştir. Yasa maddesinin yürürlüğü Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2005 günlü kararı ile durdurulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nce verilen yürürlük durdurma kararı Resmi Gazete’de yayımlanıncaya kadar 176 kadroya; ilan edilmeden hiçbir hekimin başvurusu alınmadan ve başvuranlar arasında bilimsel bir değerlendirme yapılmadan sırf doçent ve profesör unvanlarına dayanarak atama yapılmıştır.

Akabinde 5748 Sayılı Yasa yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemede sınavlı atamaların esas olduğu belirtilmiş; ancak mart, haziran ve ekim aylarında klinik şefi ve şef yardımcısı kadrolarına sınavsız atama yoluyla doçent ve profesör unvanına sahip hekimler atanmıştır. Sağlık Bakanlığı, Yasa’nın istisnai bir atama yöntemi olarak düzenlediği sınavsız atama yöntemini asil yöntem olarak uygulamış, nesnel değerlendirmeler yapmaksızın kadrolara keyfi bir biçimde atama yapmış, boş kadroları bu şekilde doldurmuştur.

Sınav yoluyla yapılacak atamaların esaslarını belirlemek üzere ‘Sağlık Bakanlığı Eğitim Ve Araştırma Hastanelerinde Klinik Şefi, Klinik Şef Yardımcısı Ve Başasistan Kadrolarına Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Sınavlara İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’ 01.12.2008 gün ve 27071 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Yönetmelikte yabancı dil başarı puanı ve yayın sayısı adayın başvurusu için ön şart olarak kabul edilmiş, her iki koşulu sağlayan adayların ÖSYM tarafından yapılacak yazılı mesleki bilim sınavı ve jüri üyeleri tarafından yapılacak sözlü sınava girecekleri düzenlenmiştir.

Yönetmeliğin 9. maddesinde ise jüri üyelerinin jüri havuzundan çekilecek kura ile belirleneceği, jüri havuzunun jüri sayısının iki katından az olmamak üzere tıp fakülteleri ile eğitim ve araştırma hastanelerindeki, SCI, SCI-E, SSCI veya AHCI’de kayıtlı dergilerde yayınlanmış en az üçü ilk isim olmak üzere, yedi yayını olan şef ve/veya profesörler arasından oluşturulacağı belirtilmiştir. Bu çerçevede sınavlar yapılmış, 4 Nisan 2010 tarihinde yazılı mesleki bilim sınavına girip 60 ve üzerinde puan alan adaylar, Haziran ayında üç grup olarak jüriler tarafından gerçekleştirilen sözlü sınavlara girmiştir.

Ancak Türk Tabipleri Birliği’nin jüri havuzunun sınavdan önce ilan edilmesi ve hekimlerin isimlerinin, usulüne uygun olarak oluşturulan havuzdan, kura ile belirlenmesi isteği karşılanmamış; jüri havuzunun oluşturulup oluşturulmadığı, kura çekimi yapılıp yapılmadığı açıklanmadan sözlü sınavlar gerçekleştirilmiştir.

Adayların seçimi için yapılacak değerlendirmelerin, atanacak görevin özellikleri de dikkate alınarak objektif, yansız ve sadece liyakati ölçmeyi amaçlayan bir yöntemle yapılması zorunlu iken; jüri üyelerinin seçiminin nesnel değerlendirmeye dayanan kura yöntemi yerine Bakan’ın öznel değerlendirmelerine bırakılması, kura yönteminin uygulanması durumunda ise bunun aleni hale getirilmeyip, idarenin her türlü etkisine açık biçimde yapılması, sözlü sınav sürecini baştan hukuka aykırı kılmaktadır.

Nitekim Sağlık Bakanlığı web sayfasında ilan edilen yerleştirme sonuçları incelendiğinde, yazılı sınavda başarılı olup, sözlü sınavda başarısız kabul edilen 294 hekim olduğu görülmektedir. Yazılı sınav puanı 84 olan bir hekimin sözlü puanına 5 verildiği, yazılı sınavda 98 alan bir başka hekime sözlüde 55 puan verilip başarısız bulunduğu, yine bu listeden anlaşılmaktadır.

Keza başarılı bulunup kadrolara yerleştirilen toplam 696 hekimden 467’sinin sözlü sınav puanı yazılı sınavda aldıklarından fazla olup, örneğin yazılı sınavı 61 olan bir hekim sözlüde 100 alabilmiş, yazılı sınavda 60-68 arası alan 40 civarında başvurucunun sözlü puanı 90 civarında olabilmiştir.

Türk Tabipleri Birliği tarafından sınavları yapan jüriler ve sınavda başarılı ve başarısız sayılan hekimlerin isimlerinin bildirilmesi istenmiştir. Gelecek yanıt üzerine gerekli girişimler ve hukuki işlemler yapılacaktır.

İstanbul Tabip Odası süreci yakından takip etmektedir. 16 Temmuz Cuma günü, bu gündemle bir toplantı yapılmış ve sınav sürecindeki ihlaller katılımcı hekimler ile birlikte değerlendirilmiştir. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, tıpkı daha önceki atama dönemlerinde olduğu gibi taraflı bir jüri ile adil, objektif olmayan bir sınava tabi tutulan bütün hekimlere hukuki destek sunma kararlılığındadır.

Bu süreçte yaşanan ihlalleri yargıya taşımak isteyen hekimlerin, danışmak ve/ veya dava açmak için Hukuk Büromuza başvurması yeterli olacaktır.

Katılımcılar tarafından temmuz ayı sonunda, çağrı ve duyuruları daha iyi yapılmış bir toplantı daha yapılması ve bu toplantıya kadar dava hazırlık sürecinin tamamlanması benimsenmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu


Bu HABERİ Paylaş!